Karayılan: Müdahale olursa süreç tıkanır

Karayılan: Müdahale olursa süreç tıkanır

PKK yöneticisi Murat Karayılan ANF aracılığıyla çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Devlet güçlerinin geri çekilme sırasında 1999 'dakine benzer operasyonlar yapması durumunda sürecin tıkanacağını söyleyen Karayılan,' Müdahale olursa süreç tıkanır” dedi.

İşte Karayılan 'ın ANF aracılığıyla yaptığı açıklamanın satırbaşları:

Geri çekilmenin 8 mayıs tarihinde başladığını, olası sorunların çıkmaması durumunda çekilmenin kısa sürede tamamlanacağını belirten Karayılan, Olası saldırıların olması durumunda geri çekilmenin durdurulacağını belirtti.

PKK'nın tehdit olmadığını, Kürtlerin mütevazi savunma gücü olduğunu savunan Karayılan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın 'Geldikleri gibi gitsinler'sözüne; “Biz bir yerden gitmedik, zaten oradaydık ve güçlerimizin yüzde sekseni oldukları yerlerde katıldılar. Amed 'te, Dersim 'de, Erzurum 'da bulunan gücümüzün yüzde sekseni Medya Savunma Alanlarını görmemiştir”şeklinde cevap verdi.

Geri çekilmen kendi mecrası içinde sürdüğünü, ilk grupların birkaç gün içinde Medya Savunma Alanları 'na ulaşacağını söyleyen Karayılan, ateşkes sonrası karakol ve barajların yapımın yeniden başlamanın fırsatçılık olduğunun altını çizdi.

'Pazarlık yapıyorlar'sözüne 'temel haklar pazarlık konusu yapılamaz'diye yanıt veren Karayılan, tarafların çözüm konusunda ilkeli ve kararlı olmasını gerektiğini söyledi.

'PKK SÖZÜNDE DURAN BİR HAREKETİR'


Geri çekilme açıklandığınız tarihte başladı mı?


PKK sözünü tutan bir harekettir. Biz bir şey söylemişsek bunu yaparız. Dost veya düşman, bizi yakından takip eden herkes bu gerçeği teslim etmek durumundadır. Biz karar almışsak, söz vermişsek, halka, topluma karşı bu sözü ifade etmişsek, bunun gereğini yerine getiririz. Bu bizim temel bir özelliğimizdir. Bu anlamda ilan ettiğimiz karar pratikleşme sürecine girmiştir. 8 Mayıs itibarıyla birçok şehirde geri çekilme süreci resmen gündeme girmiş, kararlaşmış ve pratikleşme safhasına girmiştir.

Size intikal eden şu ana kadar bir bilgi var mı? Bir sorun yaşanıyor mu?


Şimdi henüz başlangıcındayız. Yani 2-3 gün geçti. Bize yansıyan fiilen engelleyici, herhangi bir durum söz konusu olmamıştır. Zaten biz daha önce yaptığımız açıklamada da ifade ettiğimiz gibi kendi tarzımızla hareket etmeyi esas alıyoruz. Yani isteyen de öyle kolay kolay engel olamaz ama engel olabilecek yerler, noktalar var tabii. Yani bu konuda her şeyin istenilen düzeyde olduğunu söylemek erken olur.

MÜDAHALE OLURSA SÜREÇ TIKANIR

Bu da bir tehdit değil


Hayır. Bir tehdit değil, bir gerçekliktir. Biz hiç kimseye “Her şeye rağmen ölümü de göze alın, ölerek gelin” diyemeyiz. Hiç kimse de bunu bizden isteyemez. Bu açık bir şeydir. Öyle bir tehdit falan da değildir. Orada bir konsept konulmuştur. O konseptin bir maddesidir. Müdahale olursa tabii ki süreç tıkanır. Onu demek istiyoruz. Ve aslında herkese bir uyarıdır. Aynı zamanda güçlerimize de bir uyarıdır. Ve aynı zamanda güçlerimizin bir takım tereddütlerine karşılık da söylenmiş bir sözdür. Bu da önemli.

Daha önce 'orta kademede tereddütler var'demiştiniz. Şu anda bir tereddüt var mı?

'Tereddüt nasıl; kendi inisiyatifi altında hareketi başlatmış olan bir komutanın,'önüme engeller çıksa, tuzaklar kurulsa, çeşitli yerlerde kuşatmalar geliştirilse ne yaparım'anlamındaki tereddüdüne de verilmiş bir perspektiftir. Yani “size dönük böyle bir şey olursa siz de kendi tavrınızı koyar ve kendi gücünüzü savunmayı esas alırsınız” anlamında verilmiş bir yanıttır.'

Geri çekilme başladı. Türkiye'de tartışma, işte 5 bin kişi Medya Savunma Alanları 'nda bir araya gelecek, ellerinde silah oldukları sürece de bunlar bir tehdittir.

Şimdi her şeyden önce şunu söyleyeyim: Yani Kürt halkının çok mütevazi bir şekilde bir savunma gücü vardır. Bu savunma gücü, Kürt halkının temel hakkı olan var olma hakkını savunmakla mükellef bir güçtür. Şimdi iki de bir bunu tehdit gibi göstermek yanlıştır, bir çarpıtmadır. Yani Ortadoğu bugün bir çatışma ortamında; herkes silahlanıyor, kendi savunmasını yapmaya çalışıyor. Kürtlerin de belli bir gücü varsa -ki bu az sayıda bir güçtür- kalkıp bunu sürekli ona buna karşı bir tehdit gücü gibi göstermek bir çarpıtmadır yani. Biz hiç kimse için bir tehdit değiliz, öncelikle onu söyleyeyim. Hele hele bizim bu kararlaşmamızdan sonra Öcalan'ın Nevruz'da kamuoyuna sunduğu tarihi deklarasyondan sonra biz hiç kimse için tehdit değiliz. Bize dönük tehdit durumunda olan güçlere karşı savunma durumundayız. Yani güçlerimizin varlığı bu amaçladır.

CHP 'NİN SÜRECE DAHİL OLMASINI İSTİYORUZ


CHP 'den devam edelim. Tartışmalı diğer bir konuda bu mesele. Komisyona CHP neden vermedi, çekinceleri vardı, MHP de bu komisyona üye vermedi. Tartışmalar halen devam ediyor. Ancak geride bıraktığımız günlerde CHP 'den 30 milletvekili de içinde bulunduğu solda duran 114 aydın; ''Barış İçin Özgürlükçü Demokrasi Bildirgesi'' yayınladır. ''Süreci destekliyoruz'' dediler. CHP 'nin durduğu noktaya, bu bildiriyi nasıl yorumluyorsunuz?

Her şeyden önce bildirge tabi ki önemlidir. Şunu belirteyim, biz hiçbir zaman zaten CHP 'yi tümden devre dışı kılan bir yaklaşımı uygun görmedik. Bakın, demin Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu 'na ilişkin bazı şeyler söylendi. Biz aynı yaklaşımı CHP için de öngördüğümüz için CHP 'nin sürece dahil olması gerektiğini düşünüyoruz. Yaklaşım nedir? Yani biz tümden geçmiş ile hesaplaşan, geçmişin sorunlarını kapatan değil, netleştirerek gideren, yaralarını saran bir anlayışı taşıdığımız için CHP 'nin de bu sürece dahil olmasını önemli görüyoruz. Neden? Çünkü CHP inkar siyasetinin başından bu yana sorumlu bir güç olarak bulunmuştur. Bu bence CHP için de önemli bir durum.

Şimdi CHP 20. yüzyılın bakış açısıyla yapılmış olan bir takım uygulamaların 21. yüzyılda da takipçisi mi olacak, yoksa “onlar o tarihte yapılmıştır, bunun özeleştirisini vermek gerekir, biz bugün yeni Türkiye 'de daha çağdaş bakış açısıyla yeni Türkiye 'nin inşasında yer almak istiyoruz” mu diyecek? Bundan önce CHP 'nin ve CHP çizgisinin geleceği açısından da önemli bir husustur.

APO BAZI BİRİMLERLE GÖRÜŞTÜRÜLMELİDİR


Apo 'nun bizzat bir takım birimlerle ilişkilenme olanağının yaratılması, bu sürecin pratikleşmesini bizim açımızdan daha da rahatlatır. Bunun gibi şeylerden bahsediyoruz. Üzerimizde bir ağırlık var, bir yük var. Hareketin yönetiminin almış olduğu karar ve bugün uygulamakta olduğu süreç açısından üstlenmiş olduğu bir sorumluluk ve ağırlık vardır. Şimdi bu ağırlığı hiç görmeden, hiç de hissetmeden, “tamam işte siz şunu yapın, ama biz de bildiğimizi okuyacağız” diyen bir yaklaşım işi zora sokabilir.

Bu konuda herkesin sorumlu yaklaşması önemlidir. Gerçekten de sorumlu yaklaşılmalıdır. Biz bunu ifade ederken bu, bir tehdit değil, bir pratiğin uygulanması için olması gereken şeyler, yine kolaylaştırıcı yaklaşımların ne olduğunun ortaya konulması olarak anlaşılmalıdır. Bunun böyle anlaşılması gerekiyor. Yani kimse fırsatçı yaklaşmamalı. Eskiden fırsatçı yaklaşılıp tuzaklar kuruldu, güçler imha edildi. Şimdi henüz tuzak göze çarpmıyor ama öbür taraftan fırsatçı yaklaşılıp bir daha adeta kimsenin hareket edemeyeceği bir pozisyon yaratma, alanı tümden askerileştirme gibi bir niyet de herhalde iyiye yorumlanamaz. Bu doğru da değildir.

MECLİS UZUN TATİL EDİLMEMELİDİR

Süreç ve Anayasanın gündem de olduğu bir dönemde Parlamento Temmuz 'da tatile giriyor olmasına ne diyorsunuz? Cemil Çiçek sanki uzun tatilden yana değil.

Bu aşamada Türkiye 'nin en temel sorunu olan Kürt sorunun gündemde olduğu ve çözüm sürecinin tartışmada olduğu ve yine birbiriyle çakışan iki husus ki bu durumla birlikte anayasanın da gündemde olduğu bu dönemde bizce de meclisin fazlaca uzun bir tatil yapmaması gerekir. Eğer Meclis Başkanı Cemil Çiçek 'in de böyle bir eğilimi varsa doğrudur. Türkiye 'nin gündemde olan çok önemli sorunları var. Bu sorunların bu dönemde çözülmesi gerekiyor. En önemli sorun ise anayasanın yapılması. Yine bu yeni anayasada Kürt sorunun çözümünü kapsayan bir çerçevede ele alınması konusu çok önemli.

İKİNCİ AŞAMA İÇİNDE ÖNEMLİDİR

Bu sürecin ikinci aşaması içinde parlamentonun açık kalması önemli değil mi?

Evet. Zaten ikinci aşama budur. Birinci aşama bitiyor. Başladı ve hızla bitecektir. Böylece ikinci aşama gündeme giriyor. Bu ikinci aşamada da daha çok anayasal düzeyde bir takım reformların yapılması çözüm sürecinde geliştirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda da normal bir şeydir. Bu sürecin duraksamaması ve sistematik bir şekilde ilerlemesi için meclisin daha fazla devrede olması gereklidir ve bu normal bir şeydir.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile