Iklim degisikligiyle mücadelede süregelen savaslardan biri sehirlerde gerçeklesiyor. Birlesmis Milletler Kalkinma Programi (UNDP) tarafindan hazirlanan en son raporda da sera gazi emisyonlarinin yüzde 70’inden kentsel alanlarin sorumlu oldugu vurgulandi. Bu duruma dikkat çeken uzmanlar, belediyelerin basta iklim ve enerji eylem planlari olusturmak ve sonrasinda bu stratejiler dogrultusunda yapilacaklari eyleme geçirmekle sorumlu olduguna isaret ediyor. Insaatinda geri dönüstürülmüs, yenilenebilen ve ekolojik etiketli malzemelerin kullanildigi, atik sularin farkli sekilde yeniden degerlendirildigi, geri dönüsümü kolaylastiran imkanlarin bulundugu, enerji tüketimini azaltan, yenilenebilir enerji kullanan, yalitim kararlarini enerji simülasyon çalismalariyla alan, iç hava kalitesi yüksek, saglik ve konforlu ortam sunan ve daha birçok çevreci özelligi olan binalara yesil bina deniliyor. Yapim asamasinda ve sonrasinda uluslararasi çapta belirlenmis birçok kriteri yerine getiren binalara özelliklerine göre sertifikalar verilmekte. Yüksek mühendis Dr. Duygu Erten, 2000’li yillarin basindan bu yana küresel iklim kriziyle mücadelede en etkin role sahip yesil binalar ile ilgili çalisma yürütüyor. Akademiden sahaya dek her alanda yüksek bir çabayla birçok yesil bina projesinin hayata geçmesinde görev aldi. Duygu Erten, bir binanin insasindan kullanimina dek hangi prensiplerle yesil bina olabilecegini ve hem kisisel hem de ortak hayatimizin ekonomik ve ekolojik açidan nasil degistirebilecegini anlatti.
Duygu Erten, iklim degisikligi krizi ile bas etmenin yollarindan birinin yesil binalar oldugunu belirtti.
Erten, “Yesil veya sürdürülebilir bina, tasarimi, insasi ve operasyonunda izlenen metotlarla, bulundugu çevrenin yasam kalitesini koruyabilen veya artirabilen binadir. Yesil binalar enerji ve su tüketimini en aza indiriyor ve iklim degisikligiyle mücadele etmeyi amaçlayan sürdürülebilir kentsel gelisimin önemli bir parçasi. 2030’a kadar, dünya çapindaki insanlarin yüzde 28’i bir milyondan fazla nüfusu olan sehirlerde yogunlasacak. Bu, on iki yilda 5 puanlik bir artisi temsil ediyor. Bu insanlarin hepsinin konut ihtiyaci olacak.” dedi.
Iklim degisikligi ile mücadelede MARUF
Akademisyen Duygu Erten, iklim degisikligi ile mücadelede belediyelerin ortak sekilde hareket etmesinin önemine de degindi. Erten, “Kentler arasinda projeler üzerinden isbirligi saglanmasi için bir web tabanli paylasim platformu kurulmasi gerekir. Teknik bilgi, finans gibi kaynak paylasimlarinin önünün açilmasi, yenilikçi kent temelli çözümler önerilmesi ve sergilenmesi lazim. Ayrica iklim degisikligi ile mücadele eden belediye yönetimleri arasinda baglanti kurarak ve diyalog zemini olusturarak karsilikli bilgi ve tecrübe aktariminin saglanmasi sart. Çünkü herkesin her seyi bagimsiz kesfetmesine zamanimiz yok. Bunun için MARUF bir çati örgütü olabilir.” seklinde konustu.
Yesil konut finansmaninin enerji yoksullugu konusuna da çözüm getirebilecegine deginen Duygu Erten, “Bu da her belediyenin ilgisini çekecektir. Özellikle dünyada en fazla göç alan ülkelerden biri oldugumuz için. Belediyeler öncelikle bu proje kapsaminda tüm Avrupa belediyelerine imzaya açtigimiz asagida linki verilen destek metnini imzalayabilir. Türkiye’de ilk imzalayan belediye Sariyer Belediyesi oldu. Belediyeler konut ve diger binalar için açtiklari ihaleleri yesil sartnamelerle açabilirler” dedi.
'Karbon Emisyonunun Yüzde 70'Inden Kentler Sorumlu'
Küresel iklim kriziyle mücadelede en etkin role sahip yesil binalar ile ilgili çalisma yürüten Yüksek mühendis Dr. Duygu Erten bir binanin insasindan kullanimina dek hangi prensiplerle yesil bina olabilecegini ve hem kisisel hem de ortak hayatimizin ekonomik ve ekolojik açidan nasil degistirebilecegini anlatti.