İş yaşamında genel olarak iki grup tanımlandığını, bunlardan birincisinin bedensel çalışmanın daha yoğun olduğu "mavi yakalı" diye tabir edilen grup olduğunu, diğerinin ise bedensel çalışmadan çok zihinsel üretim beklenen "beyaz yakalı" grup olduğunu anlatan Psikiyatrist Yrd.Doç.Dr. Rıdvan Üney, "Beyaz yakalı grup memurdan genel müdüre kadar uzanan, esasen masa başı işler yapan kişilerdir. Beyaz yakalı grup, işinin gereği olarak daha teknolojiye bağımlıdır. Üretim planlama, mühendislik, üretim yönetimi, laboratuvar, kalite yönetim ve kontrol, araştırma-geliştirme, pazarlama ve satış gibi birçok alanda çalışan bu grup, diğer çalışan gruplar gibi psikolojik risklerle karşı karşıyadır" dedi.
Psikiyatrist Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, beyaz yakalıların genelde iyi eğitim görmüş, yabancı dil bilen, görece daha fazla kazanan, işlerinde daha hırslı bir grup olarak tanımlandığını belirterek, beyaz yakalıların psikolojisini zorlayan 12 sorunu şöyle sıraladı:
“1. Sürekli Çalışma: Çalışanların, günlük ve haftalık çalışma saatleri belirlidir. Ancak beyaz yakalılar için, bir farklılık vardır. Bitirilmesi gereken bir proje için geç saatlere kadar çalışma, tatilde deniz kenarında ya da gecenin bir saati gelen maile yanıt verme, bu sınırları bozar. Bu da dinlenme zamanının çalışma zamanıyla karışmasına neden olur. Sadece eve iş götürmezler, işi her yere götürmek zorunda kalırlar.
2. Hedef Baskısı: Bugün belki birçok iş alanında, bu durum söz konusudur. Ancak beyaz yakalılar için hedefin gerçekleşmemesi ile işten atılması arasındaki süreç çok kısadır. Bu yoğun stres kişinin psikolojik dengesini çok zorlar.
3. Kariyer Hedefi: Birçok kişi çalışma hayatına girdiğinde, kariyer zorlamasıyla karşı karşıyadır. Kariyer hedefleri, şirketler için istenen bir durumdur. Böylece, kişinin verimliliğini artırmak isterler. Kişi sürekli yeni ve daha yukarıda bir pozisyon için kendini hazır tutar. O yönde düşünür ve çalışır. Bu durum; eş pozisyonda olan kişiyle rekabet nedeniyle, ilişkileri olumsuz yönde etkiler. Aynı konumda uzun süre devam etmek, iş hayatının sona ereceği ile ilgili baskı oluşturur. Yani sürekli yukarıya bakmak; olduğu durumun keyfini ve imkânlarını yaşamaktan, kişiyi alıkoyar. Bunun sonucu olarak yakın ilişkiler yerini, samimiyetten uzak ve yapay ilişkilere çevirir.
4. Rekabet: Birçok iş alanında ekip çalışması işleri kolaylaştırır. Ancak beyaz yakalılarda hem ekip olarak çalışma, hem de rekabetin aynı anda var olması zorlayıcı bir durumdur. Şirketler bunu sağlamak için çalışanların ekip çalışması ile ilgili seminere katılmalarını isterler.
5. Sosyalleşme Sorunları: İş hayatının yoğunluğu ve stresi kişiyi yorar. Sosyal yaşantı, kişi için koruyucudur. Ne yazık ki bu alanda da sorun vardır. Yoğun iş temposu zamanla kişiyi sosyal gruplarından koparır. Sosyal alan olarak iş çevresindeki arkadaşları kalır. Ancak onlarla olan ilişki; hem rekabet hem de hiyerarşi durumları nedeniyle içtenlikten uzak bir hal almıştır. Onlarla sosyalleşmesi; işyerinde geçirdiği bir günden farklı olmayacak, bu da kendisini rahatlatmayacaktır.
6. Tatminsizlik: Sürekli rekabet ve kariyer hedefleri kişinin işten memnuniyetini de azaltacaktır. Olduğu pozisyon kişiye yetmemesi ve sürekli fırsat kollamak; çalıştığı pozisyondan tatmin olmasını da engelleyecektir.
7. Ekonomik Sorunlar: Aşırı yoğun iş temposunda yaşayanlar, bu durumla baş edebilmek için daha fazla dinlenme ve eğlenmeye ihtiyaç duyarlar. Tüm fırsatları tatille değerlendirmeye çalışırlar. Kendilerinin ödüllendirmek için, harcamalarında kısıtlama yaparak strese girmemeye çalışırlar. Aynı zamanda iş ortamı bazen podyum gibidir. Şık ve marka giyinmek, bir şekilde zorunluluk gibi gösterilir. Hatta şirketlerin bir kısmı giyim için çekler vermektedir. Ancak bu çeklerin harcanacağı giyim markaları, neredeyse asgari giyim standartlarını oluşturur. Hem giyime hem tatil ve diğer zamanlarda harcanılan paralar ekonomik anlamda ciddi bir yük oluşturur. Birçok beyaz yakalı, kredi kartı borçları ve geleceğin ipotek altında olması tehlikesiyle karşı karşıyadır.
8. İlişki sorunları: İş yaşamlarındaki yoğunluk, özel hayata yeterince özen göstermeyi engelleyebilmektedir. Bu da, doğal olarak ilişkilerde sorunlara neden olacak ve çatışmaları artıracaktır. İşteki sorunlar ve ilişkilerdeki sorunlar birbirlerini olumsuz yönde, beslemeye başlar.
Mutsuzluk, tatminsizlik, huzursuzluk artar. Boşanma aldatma gibi durumlar daha sık görülebilecektir.
9. Mahremiyet: Çoğu çalışma alanı artık açık ofis şeklindedir. Bu durum şirket politikası açısından; çalışanların denetlenmesini kolaylaştırır. Diğer yandan ise çalışanların mahremiyetini zorlaştıracaktır. Eşle, sevgiliyle, aileyle telefonda konuşmak, bir yakınının ziyarete gelmesi, mola vermek engellenmiş olur. Kendine ait alanın olmaması, kişiyi çıplak ve savunmasız hissettirir. Bir yandan rekabet kamçılanırken, diğer yandan insanların kişisel sınırlarının oluşumu engellenir. Kişisel sınırların azalması ise, dejenere ilişkiler için zemin oluşturabilecektir.
10. Plaza dili: Beyaz yakalı grup bir süre sonra; artık gelenek gibi olan, yarı İngilizce yarı Türkçe "plaza dili" konuşmaya başlar. Bu dil, "işin dili" olarak algılanabilir. Oluşan bu tuhaf dil; kişiyi kendine ve yakınlarına yabancılaştıracaktır. Yabancılaşma, yakın ilişkilerden kopmasına neden olacaktır. Bununla birlikte; oluşan dili ve yaşam alışkanlıklarıyla, kişi başka birisi olacaktır. Durumu doğal görecek ve sistemin içinde kalmasını sorgulamak istemeyecektir.
11. Mobbing: Ast-üst ilişkilerinde; üst pozisyonda olan kişinin, astına psikolojik şiddet ve baskı uygulamasına MOBBİNG denir. Yani, yönetici/patron kabadayılığı olarak adlandırılabilir. Bunun içinde düşmanca tutum, aşağılama, bilgi saklama, kasten bitirilemeyecek işler verilmesi, yetkilerin sınırlanması, kişinin görmezden gelinmesi gibi birçok alan vardır. Mobingin içine psikolojik taciz girdiği gibi cinsel taciz de girebilmektedir. Türkiye’de yapılan bir araştırmada; 10 kişiden birinin buna maruz kaldığı görülmektedir. Yıldır-kaçır olarak da bilinen bu yöntemle, kişi hem yasal haklarından feragat etmekte hem de psikolojik olarak yaralanmaktadır. Beyaz yakalılar bu stresli ortamda, bir de mobbingle baş etmeye çalışmaktadırlar.
12. İş Güvencesi Sorunları: Kişilerin genç yaşta bu sıkı tempoyu kaldırması, nispeten daha kolaydır. Bir yandan iyi kazanç, diğer yandan iyi imkânlar cezbecidir. İş organizasyonun temelindeki hedef ve kariyer odaklı çalışma, çalışma piramdinin tepesine doğru çıkmayı emreder. Oysa tepeye doğru çıktıkça, kalan kişi sayısı giderek azalmaktadır. Yani her çalışan, gelecekte o piramide tırmanamayacak ve işten ayrılmak durumunda kalacaktır. Enerjisi azalmış ve yaşı ilerlemiş kişi, işten ayrıldıktan sonra yeni bir iş bulmakta daha fazla zorlanacaktır. İş başvurularında genç ve dinamik kavramları, bugün için tecrübe kavramının önüne geçmiş durumdadır."
Kariyer Endişesi Psikolojiyi Bozuyor
Psikiyatrist Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, kariyer endişesinin psikolojiyi bozduğunu söyledi.