Azim, milyonlarca öğrencinin 2013-2014 eğitim öğretim yılına 16 Eylül'den itibaren başlayacağını ancak Milli Eğitim Bakanlığı'nın son 10 yıldır uygulamaya koyduğu 1. sınıf öğrencilerini okula alıştırmak için bir hafta önce eğitimin start almasının bu yılda uygulanacağını söyledi.
Azim, ilkokul birinci sınıfa başlayan bazı öğrencilerde okula gitmekte isteksizlik, zorlanma görülebildiğini belirterek, bu konuda hem veliler hem öğretmenler hem de rehber öğretmenlerin dikkatli olması gerektiğini ve sorun büyümeden gerekli önlemler alınması gerektiğini söyledi.
Özellikle kaygı bozukluğu olan çocuklarda, okul fobisinin daha sık görüldüğünün altını çizen Azim, kaygı bozukluklarının temelinde biyolojik etkenlerin yer aldığının kabul edildiğini açıkladı.
Azim, okul fobisinin çözümünde profesyonel bir destek alınması gerektiğini, ancak eğitim-öğretim faaliyetlerine bakan yönüyle ailelerin ve öğretmenlerin, dolayısıyla okulun olaya olumlu yaklaşımı, problemi azaltacağını ve çözümü hızlandıracağını ifade etti.
Okulun açıldığı ilk günlerde, okul bahçesinde bazı mutsuz çocukların görülebildiğini, bu öğrencilerin hepsinin okul fobisi olduğu anlamına gelmediğini vurgulayan Azim, şöyle konuştu: "İlk önce çocuk, yakınlarının yanında olmasını isteyebilir ama zamanla bu talebinden vazgeçer. Yakınlarının yanında bulunmasını istemesi uzun süreli bir istekse burada dikkatli olmak gerekir. Okul fobisinde günler geçmesine rağmen çocuk, annesinin sınıfta veya okulda bulunmasını ister, yanından ayrılmasına izin vermez. Kısa süreli talepleri okul fobisinin dışında tutmak gerekir. Örneğin bir iki haftada sona eren talepler, korkulacak bir durum olmadığını gösterir."
Çocuğun, vaktinin çoğunu ailesinin yanında geçirdiğini, onun başarısında ve hayata en güzel şekilde hazırlanmasında aile takibinin önemli bir yeri olduğuna dikkat çeken Azim, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne sıkıp zarar vermek ne de tamamen bırakıp nereye gideceğini bilmeden uçup kaçmasına neden olmak gerekir. Hem aşırı koruyucu hem de aşırı eleştiren ailelerde büyüyen çocuklarda, yanlış anne-baba tutumuna bağlı olarak okul fobisi gelişebilir. Burada orta bir yol bulmak gerekir."
Çocuğun, okul dışında farklı nedenlerle de olsa sık sıkan neden ayrı kalması, ömür boyu taşınacak etkilere neden olabileceğinin önemine işaret eden Mehmet Azim, anneleri uyararak şunları söyledi: “Anneler, zorunlu olmadıkça çocuklarından uzun süre ayrılmamalıdır. Ayrı kalma durumlarında, annenin yerini alacak yetkin aile bireylerine ihtiyaç vardır. Onlar, annenin yokluğunu hissettirmemeye çalışmalıdır. Okul fobisi olan çocukların çoğunda, anneden ayrılma kaygısının olduğu araştırmalarla belirlenmiştir."
Aile içinde güven duygusunun gelişmesi için bir diğer nedenin uygun baba modeli olduğunu anlatan Azim, babalara şu tavsiyelerde bulundu:
"Çocuk, her zaman babanın varlığını, sıcak nefesini, yakın ilgisini ister. Dolayısıyla iş yoğunluğu, yorgunluk bahanesiyle çocuklardan uzak duran babalar, okul fobisi, başarısızlık, disiplinsizlik gibi birçok sıkıntının oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Küçük zihinsel engelleri olmasına rağmen, bazı çocukların, ailenin ilgisi ve yetkililerin hassasiyeti sayesinde normal öğrenciler gibi öğrenebildiğinin birçok örneği vardır. İlgisiz aileler nedeniyle kaybedilmiş birçok öğrenciden bahsetmek de mümkündür.”
Öğretmen ilgisinin de çok önemli olduğunun altını çizen Azim, sözlerine şöyle devam etti: "Çocuğun, okulda sıcacık bir öğretmen ilgisiyle karşılaşması, fobi riskini azaltacaktır. Daha okulun ilk günlerinde öğretmenin iyi bir gözlem yapması, öğrencileri tanımaya çalışması ve çocuklarla tek tek ilgilenmesi, öğrencilerle öğretmen arasında sıcak ilişkilere vesile olacaktır.” Azim, ilkokul birinci sınıf seviyesinde fazla verilen ödevlerin, çocukta başarısızlık duygusu oluşturabileceğini ve telafi edilemeyecek performans kaybına sebep olabileceği konusunda öğretmenleri uyardı.
Okul fobisinde zamanlamanın çok önemli olduğuna işaret eden Azim, okul fobisi tedavisinin çözümünde zamanlama çok önemli, bunun için öğretmenin, velinin ve diğer paydaşların hassas olması gerektiğini kaydetti.
Problemin erken belirlenmesinin çözümü kolaylaştıracağını anlatan Azim, sözlerini şöyle tamamladı: "Problemin farkına geç varılması çözümü güçleştirecektir. Değişik çözüm yolları ve vesileler bulunarak çocuk mutlaka okula götürülmeli ve alıştırılmalıdır. Çocukta güven duygusu oluştukça, yanında bir yakınının bulunması isteğinden zamanla vazgeçecektir. Okul fobisini dile getirmeyin. Kaygılı olduğunuzu belli etmeyin. Çocuklarla etkili zaman geçirin. Eğlenceli eğitim ortamı fobiyi ortadan kaldırır."
Kaygı Bozukluğu Olan Çocuklarda Okul Fobisi Daha Sık Görülüyor
Eğitimci Yazar Mehmet Azim, özellikle kaygı bozukluğu olan çocuklarda okul fobisinin daha sık görüldüğünü beliterek, "Bozukluğun temelinde biyolojik etkenler yer alıyor" dedi.