Kemal Burkay ve Kürt açılımı
Kürt siyasi hareketinin önemli isimlerinden birisi olan Kemal Burkay, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden bu...
Kürt siyasi hareketinin önemli isimlerinden birisi olan Kemal Burkay, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden bu yana yurtdışında yaşıyor. Burkay, 12 Eylül darbesinden önce, Kürtler içindeki en etkili hareketin lideriydi. Burkay, başından beri PKK’nın uyguladığı şiddet yöntemlerini Kürt sorununun çözümü için zararlı gördüğünü dile getiriyor...
Star gazetesinin ‘Açık Görüş’ ekinde Kemal Burkay’ın, açılım sürecine ilişkin bir yazısı çıktı.
PKK’nın son eylemlerini ve hükümetin açılım sonrası hatalarını eleştiren ‘Kurt kapanından nasıl çıkılır?’ başlıklı yazı, Kürt cephesinden gelen farklı bir bakış açısını yansıtması açısından önemli.
Burkay, hükümetin başlattığı açılımı olumlu bulduğunu belirtirken, süreçteki hatalara da dikkat çekiyor. “Hükümet ilk iş olarak 30 yıla yakın süren çatışma ortamına son vermek, PKK’nın dağdan inmesini sağlamak istiyordu... Böylece Kürt sorununun barışçı yöntemlerle çözümü için uygun bir zemin oluşabilirdi. Bu nedenle ben de açılım sürecini olumlu buldum ve destekledim...Belli ki hükümet açılım sürecinde yalnızca derli toplu bir projeden yoksun değildi, aynı zamanda karşısındaki güçlükleri, engelleri gereği gibi hesaplamamıştı ve kararsızdı.”
Burkay, hükümetin DTP ile görüşmekten kaçınmasını eleştirirken, “Eğer amaç silahları susturmaksa DTP ile yürütülecek diyalog bu işi kolaylaştırırdı” diyor. DTP’nin kapatılmasını, KCK mensubu oldukları gerekçesiyle yüzlerce DTP’linin tutuklanmasını, taş atan çoçuklara yönelik acımasız tutuklamaları ve son olarak ‘hükümete güvenip barış sürecine hizmet için Habur’dan giriş yapanların tutuklanmasını’ açılım süreciyle bağdaşmayan gelişmeler olarak değerlendiriyor.
***
Burkay, bu süreçte yalnızca hükümetin değil, ‘PKK ve yandaş örgütlerin de bilerek ya da bilmeyerek önemli yanlışlar yaptığını’ düşünüyor. ‘Hükümetin projesini yetersiz bulabilir, eleştirici ve önerici olabilirlerdi... Statükocu güçlerin ağır saldırıları karşısında hükümete omuz vermeliydiler. Oysa onlar da, ne yazık ki statükoyu değil, hükümeti karşıya aldılar.’
Statükonun direnişinin yanısıra hükümetin ve PKK-BDP kesiminin yanlışlarının birbirlerini besleyerek açılım süreciyle ortaya çıkan olumlu ortamı berhava ettiğine savunan Burkay, son PKK eylemlerinin gerisindeki nedenleri tahlil etmeye çalışıyor.
“PKK belli koşullarla silah bırakmaya da karşı değil. Yani siyasetin yolu açılır ve silah bırakanlar cezaevine gitmezlerse PKK pekala silah bırakabilir...Öcalan bunu yargılama sürecinde dile getirdi. Dağdaki komutanları da evet dediler. Ama devlet buna yanaşmadı.”
Burkay, Son PKK eylemlerinin nedenini ‘PKK’nın kapana kıstırılması ve Öcalan’ın içerde can kaygısı’na düşmesi olarak görüyor. Burkay’a göre, bu eylemler Türkiye’deki derin yapı tarafından hayata geçiriliyor. “Amaç bellidir, gerilimi artırmak. AK Parti hükümetini köşeye sıkıştırıp düşürmek, demokratikleşme sürecini, AB ile bütünleşmeyi engellemek, ülkeyi geçmişten beri yöneten bürokratik kliğin tekelini sürdürmek, bir başka
deyişle statükoyu korumak.”
Burkay’a göre; “Son Anayasa değişikliği girişimi kavgayı kızıştıran etken oldu.”
Burkay’ın bu eleştirel saptamalarına benzer değerlendirmeler Türkiye’deki bazı çevrelerde de yapılıyor. BDP’liler ise bu eleştirilerin haksız olduğunu ve hükümetin statükoyla birleşerek kendilerine saldırdığını söylüyorlar ve ‘Kürt açılımı’nın başından beri bir oyun olduğunu ifade ediyorlar.
***
Hükümetin başlattığı açılım bütün eksiklerine ve yanlışlarına rağmen bir başlangıçtı. Şimdi, karşılıklı hatalar nedeniyle ve bazı güçlerin süreci dinamitlemesi yüzünden ciddi bir tıkanma ve kriz yaşanıyor.
Türkiye, yeniden şiddet sarmalında. Bu krizden çıkabilmek için hükümetin de BDP’nin de yeniden durumu değerlendirmelerine ve bazı adımlar atmalarına gerek bulunuyor.
Başbakan Erdoğan, “DTP’yi biz mi kapattık, BDP’li yönetici ve belediye başkanlarını biz mi tutukladık, Habur’dan dönenleri biz mi içeri attık” diyerek, farklı bir dil kullandı. DTP kapatılma davası sırasında, KCK tutuklamaları sürecinde AK Parti yöneticilerinin değerlendirmeleri ve tutumları güven verici değildi. KCK operasyonu bir polis operasyonuydu ve İçişleri Bakanlığı gözetiminde yürütüldü.
Hükümet, eğer bu yapılanların kendi iradeleri dışında olduğunu iddia ediyorsa ve bu durumdan memnun değilse, o zaman onu değiştirecek yasal ve siyasi adımları bir an önce atmalı ve tabii daha da önemlisi PKK’nın dağdan indirilmesi hedefiyle ilgili bir projeyle ortaya çıkmalıdır.
O zaman ‘statükonun oyunları’ gerçekten engellenebilir...
Radikal