'Kendi Hikayelerimizi Beyazperdeye Taşımaya Devam Edeceğiz'
Yapımcı Mustafa Uslu: 'Beyazperdede insanların kalbine dokunmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız filmlerle 13 milyon insanın kalbine dokunmayı başardık' 'Şartlar ne olursa olsun, biz Türk sinemasına ve Türk halkına çok güveniyoruz. Türk halkı her şeyin en iyisini bilir, sever ve sahiplenir. 'Ayla' filmi de bunun en büyük örneğidir. Türk milleti Ayla'yı, kendi evladı gibi bağrına bastı' 'Yabancı ve Türk oyuncuların birlikteliğiyle ortaya şahane bir iş çıktı. Bunun için de yönetmene ve oyuncularımıza teşekkür ediyorum. Filmin içerisinde çokça mesaj var' 'Seyircilerimizden aldığımız destekle kendi hikayelerimizi beyazperdeye taşımaya devam edeceğiz' Yönetmen Can Ulkay: 'Avrupa'ya nazaran sinemada kendi filmlerine giden ülkeler içerisinde birinci sıradayız. Çünkü kendi hikayelerimizi seyretmeyi seviyoruz' 'Filmde, Çanakkale gibi büyük bir savaşa çok farklı gözden baktık. Çanakkale Savaşı aslında anlatmakla bitmez. Yüzlerce cephede binlerce hikaye var'
Avustralya'da 1900'lü yıllarda yaşayan iki Türk gencin gerçek hikayesinden yola çıkarak beyazperdeye uyarlanan "Türk İşi Dondurma" adlı film, bugün vizyona girdi.
Gürkan Tanyaş'ın senaryosunu kaleme aldığı, yönetmen koltuğuna "Ayla" ve "Müslüm" filmleri ile tanınan Can Ulkay'ın oturduğu filmin yapımcılığını ise Dijital Sanatlar Yapımevi adına Mustafa Uslu gerçekleştirdi.
- "İnsanların kalbine dokunmaya çalışıyoruz"
AA muhabirine filme ve Türk sinemasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Uslu, sinemanın tıpkı müzik ve tiyatro gibi sanatın ana damarlarından biri olduğuna işaret ederek, sinemasız bir hayatın düşünülemeyeceğini söyledi.
Uslu, son dönemde Türk sinemasının kötü günler geçirdiğine dikkati çekerek, "Şartlar ne olursa olsun, biz Türk sinemasına ve Türk halkına çok güveniyoruz. Türk halkı her şeyin en iyisini bilir, sever ve sahiplenir. 'Ayla' filmi de bunun en büyük örneğidir. Türk milleti Ayla'yı, kendi evladı gibi bağrına bastı." diye konuştu.
Herkesin Türk sinemasına sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Uslu, şöyle devam etti:
"Meydanları boşaltmamamız lazım. Meydanı boşaltırsak, Amerikalılar, Koreliler, İngilizler doldurur. Biz de kendi sinemamızın sahibi olmaktan çıkarız. O zaman da geleceğe, çocuklarımıza kendi sinemamız adına hiçbir şey bırakmamış oluruz. Seyircilerimizden aldığımız destekle kendi hikayelerimizi beyazperdeye taşımaya devam edeceğiz."
Mustafa Uslu, insanların kalbine dokunmanın kıymetli olduğunu vurgulayarak, "Biz sinema filmi üretmeye çalışıyoruz. Sinema filmlerinin ana mecraları da sinema salonlarıdır. Bir film, sinema salonlarında halkın beğenisiyle taçlandırıldığı zaman sinema filmi olur. Biz de beyazperdede insanların kalbine dokunmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız filmlerle 13 milyon insanın kalbine dokunmayı başardık. Allah hepsinden razı olsun." ifadelerini kullandı.
- "Çanakkale Savaşı'na bambaşka bir pencereden bakıyoruz"
Çekimleri yaklaşık 4 ayda tamamlanan "Türk İşi Dondurma" filmine ilişkin ise Uslu, oyunculuk açısından üniversitelerde ders niteliğinde okutulacak bir yapım olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Yabancı ve Türk oyuncuların birlikteliğiyle ortaya şahane bir iş çıktı. Bunun için de yönetmene ve oyuncularımıza teşekkür ediyorum. Filmin içerisinde çokça mesaj var. Bunların bir kısmını oyuncuların ağzından duyacağız. Örnek olarak 'bir çocuk babasız büyür ama vatansız büyüyemez' gibi. Çok önemli bir mesajdır. Mesela 'savaşa gidene mi, yoksa kalana mı yanarsın' diye de bir laf var. Filmi seyredenler, insanların hangi milletten, hangi dinden olursa olsun ya da neye inanırsa inansın kardeşlik ve dostluk gibi iyi ilişkiler kurabildiklerini görecekler. Bu açıdan Çanakkale Savaşı'na bambaşka bir pencereden bakıyoruz."
Uslu, ayrıca yapımcılığını gerçekleştirdiği "Naim: Cep Herkülü" filminin bu yıl 25 Ekim'de, "Dumlupınar Vatan Sağolsun" filminin ise 6 Mart 2020'de vizyona gireceğini sözlerine ekledi.
- "Dünyanın bütün renkleriyle geniş bir oyuncu kadrosu oluşturduk"
Yönetmen Can Ulkay ise "Türk İşi Dondurma" filminde komedi ve dram türünü bir araya getirmeye çalıştıklarını kaydetti.
Yapımın savaş karşıtı bir film olduğuna işaret eden Ulkay, "Filmde, Çanakkale gibi büyük bir savaşa çok farklı gözden baktık. Çanakkale Savaşı aslında anlatmakla bitmez. Yüzlerce cephede binlerce hikaye var. Bizim filmimiz de bu hikayelerden birisi. Savaşın ne kadar gereksiz olduğunu, gereksiz canlar verildiğini ve savaşta en çok acıyı annelerin, babaların, çocukların çektiği bir hikaye anlatmak çalıştık. Filmin özü de savaşın kötülüğü üzerine." dedi.
Ulkay, filmde birçok yabancı oyuncunun da yer aldığını dile getirerek, şunları anlattı:
"Oyuncularımızın yarısı Türk, yarısı yabancı. Çoğunluk olarak ana karakterlerde İngiliz oyuncular yer aldı. Yardımcı oyuncuların tamamı ise çeşitli ülkelerden geldi. Dolayısıyla Fransızı, İngilizi, Asyalısı diyerek dünyanın bütün renklerini buluşturmaya çalıştık ve geniş bir oyuncu kadrosu oluşturduk. Yabancı oyuncularla Türk oyuncuların arasındaki maya da çok iyi tuttu. Çok büyük bir set kurduk. Oyuncular bu set içerisinde çok büyük performans sergilediler. Gerçeğe çok yakın bir setin içinde olmak oyuncuların performanslarını da yüzde yüz arttırdı."
Son dönemde insanların sinemaya küsmek üzere olduğu yorumunda bulunan yönetmen Ulkay, "Vizyon tarihini erteleyen filmler bir gün seyirci toplayacaksa, biz bu dönemde seyircileri sinemaya küstürmediğimiz için toplayacak. Yoksa biz de filmlerimizi vizyondan çekersek, ortada sadece yabancı filmler olacaktı. Biz ki Avrupa'ya göre sinemada kendi filmlerine giden ülkeler içerisinde birinci sıradayız. Çünkü kendi hikayelerimizi seyretmeyi seviyoruz." değerlendirmesini yaptı.
- Film hakkında
Ali Atay, Erkan Kolçak Köstendil, Şebnem Bozoklu ve Will Thorpe'nin başrollerini paylaştığı filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Caner Kurtaran, Marleen Mathews, Tristan Alexander, James Farley, Alma Terziç, Carl Warthon da yer alıyor.
Filmin konusu ise özetle şöyle:
"Avustralya'da yaşayan iki Türk, geçimlerini devecilik ve el arabası ile dondurma satarak sağlar. 1915 yılında memleketlerinde savaş çıktığını öğrenen ikili, Çanakkale'ye cepheye gitmeye karar verir. Ancak, yetkililer onların adadan çıkmalarına izin vermez. Bu sırada Avustralya'da Türkler aleyhine propaganda yapılmaya başlanır. İngilizlerin Avustralya'da asker devşirmek için broşür dağıttığını öğrenen iki Türk, ülkelerinde veremedikleri mücadeleyi Avustralya'da vermeye karar verir."