Kendini Kamera Kayıtlarıyla Savundu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bursa programı sırasında bir otelde yapılan yemekli toplantıda içkiyi fazla kaçırıp otel görevlisi bayanı taciz ettiği iddiasıyla görevinden alınan CHP Mudanya eski İlçe Başkanı Hasan Yıldırım, hakkında bu iddiayı
Toplantıya geç katıldığını, bunun otelin güvenlik kamerasıyla tespit edildiğini belirten Yıldırım, “Adımı ve partimi haksız yere karalayanların, attıkları iftirayı belgelerle ortaya koymak istedim. Bunu yazan gazetecinin, yazdığı her bir satırın gerçek dışı olduğunu belgeleriyle ortaya koymak için tüm sürecin tamamlanmasını bekledim. Bursa Asliye 1. Hukuk Mahkemesine dava açtım. Söz konusu akşam, otelin kamera kayıtlarını delil olarak elektronik mühendisi bilirkişi vasıtası ile tespit ettirdim. 30 Kasım 2010 günü, genel başkanımızın BTSO organizasyonundan sonra, M. Kemal Paşa, Karacabey, İznik,Yıldırım ilçe başkanı olan arkadaşlarım ile birlikte söz konusu toplantının yapılacağı otele gitmek üzere BTSO’dan ayrıldık. Kamera kayıtlarında da açıkça göreceğiniz üzere genel başkanımız otele saat 20.18’de giriş yaparak toplantı odasına çıkmıştır. Ben ve dört arkadaşım ise ancak genel başkanımızdan sonra saat 20.29’ da otele gelebildik. Açıkça görüldüğü üzere geç kalmış olduğumuz toplantı salonuna gitmek üzere aceleyle asansöre binerek toplantının yapıldığı yemek salonuna girdik. Toplantıya geç kalmıştık ve Orhan Karabaş, İsmail Güleç, Ali Togan arkadaşlarımla birlikte oturduğumuz masa biz salona girdikten sonra açılarak servise hazırlandı. Sayın gazetecinin yazdığı gibi, otele toplantıdan saatler önce gelmedim, (otele giriş saatim kamera kayıtları ile tespit edilmiştir). Toplantıdan önce gelmediğim gibi otelin herhangi bir yerinde toplantıdan önce içki içmedim. (Otele geç kaldığımız ve hemen toplantı salonuna çıktığımız tespit edilmiştir ) İçkiyi şişesinin dibini bulup bayan servis elemanına yazılan saygısızlığı yapmadım. Söz konusu çirkin iftirayı ben de herkes gibi gazetecinin köşe yazısında okudum ve İl başkanı Gürhan Akdoğan’ı arayarak, tüm ilçe başkanlarının töhmet altında kalmasının doğru olmadığını, konuyu çözmek için ilçe başkanlarını toplamasını rica ettim. Kendisi buna gerek olmadığını söyledi. Hatta birlikte konuyu incelemek üzere otele dahi gittik. Otel çalışanları da konuyu gazeteden öğrendiklerini söylediler. Kastedilen ilçe başkanının ben olduğumu öğrenince, inanamadım ve hak verirsiniz ki üzerine böyle bir iftira atılan herkes gibi sert tepki göstermiş olabilirim. Gazeteci bayanı aradım ve kendisi bana konuyu Abdullah Özer’in kendisine anlattığını söyledi. Abdullah Özer’ i aradım, o da ben başkalarından duydum dedi. İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ı aradım, otele gittik, bir şey bulamadık, sen basın açıklaması yap dedi. İlk basın açıklamasını yaptım ve aynı gün Gürhan Akdoğan başkanlığında il yönetimince görevden alınmama karar verildi. MYK’ya sunduğum dilekçemi askıya almamın sebebi ise, asıl amacımın ilçe başkanlığına dönmekten önce haklılığımın ortaya çıkmasıdır. Partime zarar vermemek için dilekçemin askıya alınmasını talep ettim. Amacım haklılığımı ve partime asıl zarar vermek isteyenlerin iftiralarını ortaya çıkartmaktır. Malum konunun muhatabı ben olmadığım ortaya çıktığında, MYK’nın adaleti yerine getireceğine olan inancımdır. Daha söyleyecek sözlerim, ortaya koyacak delilerim var. Ancak, gazeteci hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusundu bulundum ve 6. Asliye hukuk Mahkemesine tazminat davası açtım" dedi.Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:"Otele saat 20.29’da girdiğim kamera kayıtlarıyla tespit edildi. Otele toplantıdan saatler önce gelip şişenin dibini görene kadar içtiğim iftira değil de nedir? Bu olayın karşı tarafı kimdir? BTSO’dan saat 20:10’da çıkıp otele toplantıdan saatler önce gelmem mümkün müdür? İl başkanı Gürhan Akdoğan hakkımda verdiği kararı hangi delillere dayanarak vermiştir? Muhatap yoktur, delil yoktur, iftira vardır".