Kıbrıs Rum Basını Açıklaması'Kıbrıs Sorunu Sıfır Noktasında'

Kıbrıs Rum basını, Kıbrıs sorununda her şeyin görüşüldüğünü, artık taraflardan birinin ötekine sürpriz yapamayacağı noktaya gelindiğini ancak liderlerin Salı günkü görüşmesinin esas ve prosedür açısından kavşak noktası niteliğindeki bazı konular açısından belirleyici olacağını kaydetti.

Kıbrıs Rum Kesiminde yayınlanan etkin gazetelerden Politis, “Nüfus Yüzde 80’e Yüzde 20... Salı Günü Kritik Akıncı-Anastasiadis Görüşmesi... Kıbrıs Sorunu Sıfır Noktasında” başlığıyla manşete çektiği haberinde, salı günkü liderler görüşmesinin, belirleyici olacağı noktaları şöyle sıraladı:

“1-Tarafların müzakere masasında görüştüklerinin sonunda anlaşma metninde siyah kalemle yazılıp yazılmayacağı ve geri dönüşü olmayacak şekilde yakınlaşma addedilip addedilmeyeceği.

2-Kıbrıs sorununun kesin çözüm yörüngesine girip girmediği değerlendirilecek. Bu da BM’ye, referandum tarihi mantığına girmeye başlama hakkı verecek.

3-Özellikle 2016’da genel seçimlere gidecek olan Kıbrıs Rum toplumu arasında yeni kulisler yapılacak. Bu seçimlerin ne zaman ve ne şekilde yapılacağı gelişmelere göre belirlenecek.”

Habere göre Akıncı ve Anastasiadis Salı günü görüşmede iki oluşturucu eyaletin nüfusu konusunu kapatmaya çalışacak. Bunun, mülkiyetin çözümünü kolaylaştıracağına inanılıyor. Kurulacak yeni devletin adıyla ilgili görüş alış verişinde bulunulacak. Rum tarafı “Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” ismini istiyor.

Şu ana kadar mülkiyette 24 kriter sunulduğunu ancak ‘mülk kullanıcısı’ teriminin tamamen netleşmesi için siyasi karar gerektiğini, bunun da salı günkü görüşme gündeminde olacağını belirten gazete “liderlerin elindeki sıcak patatesler neler” sorusunu madde madde (iki tam sayfada detaylı olarak) cevapladı. Gazete özetle şunları aktardı:

“Nüfus: Liderler iki toplumun nüfus oranı konusunu kapatmaya çağrılacak. Kıbrıs Rum tarafı 82/18’de ısrar ediyor. Kıbrıs Türk tarafı da kuzeydeki ‘yasal’ vatandaşların sayısını 280 bine çıkaran son iki nüfus sayımı sonucunu ortaya koyuyor. Bu nüfus kabul edilirse, Güney’deki 734 bin kişilik nüfusla bağdaştırıldığında oran 72/28 oluyor. Kıbrıs Rum tarafının bu oranı kabul etmesi mümkün değildir. Aksine, Kıbrıs’taki tarihi nüfus oranını da yansıtan 80/20 mantıklı uzlaşı, anlaşmaya yeşil ışık yakabilir. Bu pratikte, Kıbrıs Türk toplumunun, Federal Kıbrıs vatandaşı olarak 180-190 bin civarında bir nüfus beyan edeceği anlamına geliyor. Bu rakama 40-50 bin kadar Türk’ün veya Kıbrıslı Türklerle evlenmiş veya Kıbrıs’ta doğmuş başka milletlerden kişinin de dahil olduğu açıktır. Kuzey ve Güney’deki yasal nüfusların kapatılmasının mülkiyete doğrudan etkisi olacak çünkü yasal olmayan vatandaşların Kıbrıs Türk veya Rum malı tasarruf etme veya kullanma hakkı olmayacak. Elbette bu rakam Kıbrıslı Türkler için, nihai anlaşma çerçevesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin beyan edeceği nüfusa göre, dikey değişiklik gösterebilir. Kıbrıs Rum nüfusu, Avrupa vatandaşlarıyla birlikte 800 binin üzerinde olursa o zaman Kıbrıs Türk toplumunun nüfusu 200-220 bin olabilir.

Federasyonun ismi: Kıbrıs Rum tarafı, 1960’ta Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler tarafından ortaklaşa kurulan devletin devamı mantığı da olan Federal Kıbrıs Cumhuriyeti (Federal Republic of Cyprus) ismini istiyor. Kıbrıs Türk tarafı bu isme peşinen itiraz etmedi ancak bu salı günkü görüşmede belli olacak. Halen kuzeyde bu isme itirazlar var. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne gönderme yapan bir isim istemiyorlar. Kıbrıs Türk tarafı Birleşik Kıbrıs (United Cyprus) isminde ısrar edebilir.

Kamu Görevlileri: Kıbrıslı Türklerin ve Rumların kamu hizmetlerindeki oranı -Kıbrıslı Türkler oranlarının biraz daha fazla olmasını istiyor olsa da- Zürih’te olduğu gibi 70’e 30 civarında olacak. Bu, başka konulardaki tavizlere bağlı olacak.

Yetkililer: Bakanların ve diğer bağımsız yetkililerin atanması da görev süresi de nüfus oranına dayanacak. Federal yapı, iki eş başkan dışında 5’e yakın federal bakanlık ve diğer bağımsız yetkilileri (Merkez Bankası başkanı, AB Komiseri, Başsavcı ve Başsavcı Yardımcısı, Sayıştay Başkanı) içerecek. Kıbrıslı Rum yetkililer 2, Kıbrıslı Türk yetkililer 1 dönem görev yapacak. Yine, Dışişleri Bakanlığı altında Avrupa Konuları Bakanlığı veya müsteşarlığı kurulması ve bu mevkilerin aynı toplumdan kişilerle doldurulamaması düşüncesi de var.

Yürütme erki, mülkiyette nihai kriterlerin belirlenmesi, toprakta harita sunulması, garantiler, çözümün uygulanmasına geçiş dönemi gibi daha önemli konular da var.

1-Yürütme Erki: Bu konu kapatılabilecek olsa da, al-ver çerçevesinde toprak ve garantiler ile çaprazlanmak (karşılaştırılmak) için son ana kadar açık tutulacak. Kıbrıslı Türkler yürütme erki aracılığıyla siyasi eşitliklerini güvenceye almak istiyorlar. Masada birçok öneri var ancak henüz nihai bir anlaşma yok. Kıbrıs Rum tarafı kozmetik rolü olacak daimi Rum başkan ve daimi Kıbrıslı Türk Başkan Yardımcısı’ndan parlamenter sistem ve başbakana kadar bazı öneriler sundu. Türk tarafı, Talat-Hristofyas döneminin dönüşümlü başkanlık, ağırlıklı ve çapraz oy yakınlaşmasını ortaya koydu. Üçüncü bir öneri de başkanlık için müşterek ancak ağırlıklı oy olmadan ve hiçbir adayın mensup olduğu toplumdan en az yüzde 25 oy almadan seçilemeyeceği şartıyla yapılacak bir oylama ancak ile Kıbrıslı Türk ve Rumların ortak oy pusulası (common ticket) ile ilgilidir. Masaya, Başkan ve Başkan Yardımcısı için Kıbrıs genelinde, ağırlıklı oy olmadan ve Kıbrıs sakinlerinin tamamının çoğunluk oyuyla seçileceği ortak oy pusulalı seçim önerisi de konuldu.

2-Mülkiyet: Mülkiyet kriterleriyle ilgili 24’ü aşkın kriter var ve ileride daha fazlası da olabilir. Bunlardan bazıları (ör: üzerinden yol geçen, okul, göçmen evi veya hastane geçen mülkler iade değil tazmin edilir) 2004 Annan Planı zamanında getirildi.

Bazıları 2008 Talat-Hristofyas yakınlaşmalarıyla (örneğin mülkünün üzerine otel inşa edilen kişi arazisine karşılık yüzdelik ve hisse alsın) eklenirken bazıları, mülkte kullanıcının hakkını tanıyan ve iade, takas, tazminat durumlarını inceleyen Taşınmaz Mal Komisyonu’nun da kurulduğu 2009 Dimopulos kararıyla dayatıldı. Akıncı-Anastasiadis yeni görüşmelerinden ortaya çıkan, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların Kıbrıs genelindeki kişisel mülkiyet haklarının tanınması ve bazı siyasilerin ve vatandaşların ‘vatanseverlik’ tahammüllerini Mülkiyet Komitesi önünde sınayacak bazı yeni yakıcı kriterler ortaya çıktı. Örneğin; 1974’ten önce yaşadığı yerlerden göç eden Kıbrıslı Rum veya Kıbrıslı Türk evine (to claim home) dönmeyi talep edebilir ancak bir şartla: bu eve makul bir zaman içerisinde yerleşecek. Talebi ancak bu şartla ciddiyetle incelenebilir. Aksi halde mülkünün (claim property) takas veya tazminini talep edebilir. Kıbrıs Rum tarafı kimin kesin kullanıcı olduğunu ve yasal çıkar sahibi olacağının netleştirilmesini istiyor ki müzakerecilerin son iki görüşmesinde bunun üzerinde duruldu. Burada bir yerde mülkiyet vatandaşlık, yerleşikler ve Federal Kıbrıs’ın sahip olacağı nihai sakin sayısıyla da bağlantılıdır. Ne kadar çok yerleşik Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları nihai listesinin dışında bırakılırsa mülkiyette o kadar az sorun olacak.

3-Toprak: Şimdiye kadar kriterler sunuldu ancak Annan Planı haritası, olguların nereye gidebileceği konusunda kesin olmasa da bir pusula olabilir. Ne oran, ne de olabildiğince çok Rum göçmenin geri dönmesine olanak tanıyabilecek bölgelerin iadesi belirgindir. Şu ana kadar müzakere masasına Karpaz, Kokkina (Erenköy), Luricina (Akıncılar), Lefke gibi yekpare coğrafik bölgeler ve arkeolojik anıtlar, dini ibadet yerleri, Kilise ve Evkaf’a ait mülklerle ilgili özel statülü bölgeler denilen birçok gri noktalar konuldu. Yeni müzakere ruhunda konuşulduğunda, haritalar arı (saf) ırksal bölgeleri belirlemeyecek ancak her Kıbrıslı, bazı şartlar (toplumsal, duygusal, vb.) altında yaşayacağı yeri seçme hakkına sahip olacak.

4-Garantiler: Bu konunun en son konuşulmasında anlaşmaya varıldı. Ancak bu, özellikle de -Espen Barth Eide, Komisyon ve BM tarafından- hiçbir ön hazırlık yapılmadığı anlamına gelmiyor. Eide meseleyi bütün 1960 garantör güçleriyle görüştü, Jean Claude Juncker, Federica Mogherini ve Amerikalılarla temas etti. Şu ana kadar kesin olan Yunanistan ve İngiltere’nin garantilerin devamını arzu etmediği, Türkiye’nin ise Kıbrıslı Türklerin güvensizlik duygusunu gerekçe göstererek bunda ısrar ettiğidir. Kıbrıslı Türkler, Akıncı’nın sözcüsü Barış Burcu aracılığıyla garantilerin tabu olmadığını resmen açıkladı, Türkiye de Çavuşoğlu aracılığıyla garantiler konusunun Kıbrıslı Türklerin isteğine bağlı olacağını beyan etti. Bir dizi anketten ortaya çıktığı üzere Kıbrıs Rum tarafı açısından hakim olan tercih -gerekli görülmesi halinde- BM’yle birlikte Avrupa Birliği tarafından garantiler olmasıdır. AKEL’in tepkileri karşısında NATO başlığı, Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in geçen pazar günü Fileleftheros’a verdiği röportaj aracılığıyla resmen kapanmış olabilir ancak, Federal Kıbrıs’ın güvenlik organı olup olmayacağı, bunların neler olacağı sorusu varlığını koruyor. Diyalogda Kıbrıs Rum tarafınca gayrı resmi olarak, asimetrik tehditlerin göğüslenebilmesi için Güney Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye, İngiltere ve belki İtalya’nın da katılacağı bir Avrupa güvenlik sistemi oluşturulması ve bu sistemin AB ve BM’nin işbirliğinde bu bölgedeki düzen ve güvenliği garanti etmesi tezi dillendiriliyor. Bölgedeki enerji projeleri dolayısıyla İsrail, Mısır ve Lübnan da ciddi alt ekipler olabilir. Kıbrıslı Türkler ise, Mehmet Ali Talat’ın son söyleşisini değerlendirdiğimizde, en azından Kıbrıs Türk oluşturucu devletçiğine, takvimle de olsa Türkiye garantileri için sonuna kadar savaş verecek.

5-Ekonomi: Bu başlıkta neredeyse her şey belirlendi. İki oluşturucu eyaletin borçlarını ortak federal bütçeye taşımayacaklarına karar verildi.

Yani Kıbrıs Rum tarafı memorandum aracılığıyla yaptığı 10 milyar Euro dolayındaki borcunu üstlenecek. Kıbrıslı Türkler de yaklaşık 6 milyar dolayındaki borçlarını kendileri üstlenecekler. Kıbrıslı Türk kaynağa göre bu borç da Türkiye tarafından bağışlanacak. Doğrudan ve dolaylı vergilerden edinilecek bütün geliri merkezi hükümet tahsil edecek ve her eyaletin katkısı oranında yerel organlarına dağıtacak. Kıbrıslı Türkler, gelirleri düşük olduğundan, toplamın yüzde 6’sı kadar olacak kalkınma bütçesinden faydalanacak. Yaşam standartları Kıbrıslı Rumların yaşam standardının yüzde 80’ine erişene kadar bu bütçenin 5/6’sını alacaklar. Federal Kıbrıs’ta ilk günden itibaren tek Merkez Bankası faaliyet gösterecek ve ortak para birimi de Euro olacak.

6-Kalkınma: Federal Kıbrıs’ın kalkınması için bir teknik komite kurulması konusunda anlaşmaya varıldı, yakında ilan edilecek. Konu, Espen Barth Eide tarafından yönetiliyor. Halen, yeni ülke ekonomisinin oluşturulmasında yön işaretlerinin yer alacağı Kıbrıs’ın kalkınma yöntemiyle ilgili bir inceleme yapılması için IMF’den katkı istendi. İstenilen, Kıbrıs’a sermaye ve yatırım çekmektir. Ülke, çözümden sonra, Singapur ve İsviçre’deki gibi güvenli yatırım perspektifi sunan ancak aynı zamanda AB içerisinde işleyen bir ülke görünümü verebilecek.

7-Geçiş Dönemi: Müzakere masasında, 2 veya 3 aylık bir geçiş dönemi olacağı, bu süre içerisinde federal devlet ve organlarının işlemeye başlayacağı konusunda anlaşmaya varıldı. Bu süre zarfında sorumluluk iki lider tarafından atanacak ve (başkanlık, milletvekilliği) seçimlerin yapılmasını, Merkez Bankası Başkanı, Başsavcı ve Yardımcısı, Sayıştay Başkanı, Polis Genel Müdürü, v.b. bağımsız yetkililerin atamasını yapacak ve federal anayasa tahtında çözümün uygulanmasına nezaret edecek geçiş komitesi üstlenecek. Elbette toprak iadeleri (Maraş) ve Ada’da bulunan Türk ve Yunan askerlerinin büyük bölümünün çekilmesi gibi bir dizi başka takvim de işleyecek.”
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile