Kılıçdaroğlu AB'ye giderken CHP
Referandumda aradığını bulamayan CHP'nin yola bu yapısıyla mı devam edeceği sorusu yanıtını arıyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisini Avrupa’ya anlatmaya bugün Brüksel’den başlıyor. Brüksel’de AB ve Avrupa Parlamentosu ağırlıklı bu temasların hemen ardından da Berlin’de Alman Sosyaldemokrat Partisi ve Alman hükümet üyeleriyle görüşecek.
Öğrendiğimize göre, Almanya Şansölyesi Angela Merkel de pek Adeti olmadığı halde Türk ana muhalefet lideriyle görüşmek istemiş, ama New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na gitme programıyla çakışınca mazeret bildirmiş.
Avrupa’da Türkiye’ye gösterilen ilgi arttıkça, Türkiye’deki muhalefete gösterilen ilgi de artıyor. Yoksa CHP Avrupa yollarını yeni keşfetmiyor. Deniz Baykal’ın CHP Brüksel Temsilciliği’ni açmak için oraya gitmesi dahi belli bir hareketlenmeyi getirmişti. Ama Kılıçdaroğlu’nun seçilmesinin ardından ilginin arttığı bir gerçek. İlginin artışında Kılıçdaroğlu ile CHP söylemine gelen değişikliğin kuşkusuz payı var.
Kimi CHP’liye göre bu söylem değişikliği AK Parti’ye karşı muhalefetin duruşunu düşürüyor, direniş silahlarını elinden alıyor. Ancak Kılıçdaroğlu, CHP’nin devlet değil, Bülent Ecevit’in 1970’lerin ilk yarısındaki yükselişi dönemindekine benzer şekilde insan ve özgürlükler odaklı olması gerektiği görüşünde.
Söylem değişti ama parti yapısı?
Kılıçdaroğlu, AB’ye biraz da son birkaç yıldır CHP’nin üzerine -AK Parti’nin de çabasıyla- koyu bir gölge gibi çöken, ‘uzlaşmaz, reform karşıtı, katı milliyetçi’ algısını değiştirmeye gidiyor. Kolay bir iş değil ama zararın neresinden dönülse kârdır.
Kılıçdaroğlu, “yeni CHP’yi” Avrupa’ya anlatmak için referandum hayal kırıklığı ile parti içi hesaplaşmayı dahi yapmadan -önceden hazırlanan programa uyarak- yola düştü ama CHP gerçekten ne kadar yenilendi?
Referandum kampanyasında -kabul etmeliyiz ki yıllardır atalete düşmüş- CHP teşkilatının yeni liderinin enerjisine ayak uyduramadığı ortada. Başka sebepler de var. Örneğin, Baykal’ın tartışmalı şekilde gidişi ve Kılıçdaroğlu’nun gelişi sonrasında parti kademelerinde yaşanan tasfiyeler sahada çalışacak insan sıkıntısına yol açmış görünüyor.
“Bir tek oyun bile önemi büyük” diyen Kılıçdaroğlu’nun oy kullanamamış olmasında var sayalım ki, İçişleri Bakanlığı’nın kastı ya da kendi ihmali var. İstanbul İl Örgütü’nün hiç mi ihmali olmadı? Varsayalım ki Melih Gökçek ilan panosu vermekte güçlük çıkardı; Ankara İl Örgütü, Tandoğan mitingini pankartlarla da duyuramaz mıydı? Yoksa Kılıçdaroğlu’nun kendi posta kutusuna AK Parti broşürü konurken, CHP broşürü gelmediğinin, kendi evinin karşısındaki duvar dışında CHP afişinin yapıştırılmadığının farkına varmayacağını mı düşündüler? İzmir CHP örgütünün ‘yattığını’ MHP’liler öne sürüyor.
Bu üç şehirdeki çalışmaları bizzat kendisine bağlayan Genel Sekreter Önder Sav’ın bu durum hakkında örgütten raporlar beklediği konuşuluyor.
İki kilitli kapı açılabilir mi?
Baykal dahi, Kılıçdaroğlu’nun tek başına gösterdiği çabayı takdir etti ama örgütteki hareketsizliğe ima yoluyla dikkat çekmeden duramadı referandum kampanyası sırasında; ne de olsa iyi tanıdığı bir örgüt. Yeni liderin parti tabanını hareketlendirdiği, yeni bir rüzgâr estirdiği ortada. Ama bu rüzgâr sonsuza dek sürmez; ABD’deki dünyayı sarsan Barack Obama rüzgârı bile devamı getirilemediği için sönmeye başladı.
CHP’nin bugünkü yapısıyla referandum hayal kırıklığını aşması, şurada dokuz ay kalmış 2011 seçimlerine enerjisini harekete dönüştürmüş olarak hazırlanması beklenemez.
Kılıçdaroğlu örgütüyle hesaplaşacağının işaretini referandumun hemen öncesinde yaptığı NTV mülakatında “Ayak uyduramayan gider” diyerek verdi. Belki de kendi üslubunca hesaplaşma için sinirlerin yatışmasını, herkesin rapor vermeye hazır olmasını bekliyor.
Belki de sıra hesaplaşmaya geldiğinde iş başına geldiğinde askıya aldığı yeni CHP tüzüğünü canlandırma yoluna gidecektir. Çünkü CHP’nin şu anda geçerli olan genel başkan ile genel sekreter modeli, adeta iki anahtarın bir araya getirilmesiyle çalışabilen nükleer silah şifreleri gibi, işlevselliği frenliyor. Askıya alınan tüzük ise ekip çalışmasını öne çıkaran çok sayıda genel başkan yardımcısı -ki AK Parti’nin örgüt başarısında bu modelin payı var- modeline göre tasarlanmış.
Kılıçdaroğlu’nun, Avrupa açılımı ardından CHP’de yeniden yapılanmayı gündemine alması yüksek ihtimal.