Kılıçdaroğlu ile CHP'de ikinci Ecevit dönemi

Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin de, Türk siyasetinin de ezberini bozmaya devam ediyor.
Dün bunun bir örneğini daha verdi. Bülent Ecevit’in 4’üncü ölüm yıldönümü nedeniyle CHP’de yapılan törendi bu örnek. Doğrusu, 2007 seçimlerinden önce Deniz Baykal, DSP ile seçim işttifakı çerçevesinde Ecevit’in adını saygıyla anmıştı. Ama bildik CHP için onu koalisyon ortağı olarak da olsa iktidara taşımış tek isim olan Ecevit’in adı yakın zamana kadar adeta tabuydu.
Dün Ecevit CHP’deki törenin baştacı değildi yalnızca; eşi Rahşan Ecevit de baş konuktu.
O kadar ki, Kılıçdaroğlu salona onunla birliktre girdi ve Önder Sav ile (evet yanlış duymadınız, Önder Sav ile) aralarındaki koltuğu, baş koltuğu ona verdi.
Ecevit, son iki gündür birbirlerine ağır sözler söyleyen Kılıçdaroğlu ve Sav’ın tokalaşıp Ecevit’i anma töreninde aynı çatı altında bulunmalarına vesile oldu.

Ecevit’in eski CHP’si
Buna karşın Kılıçdaroğlu, Sav’ın tutumunu dolaylı olarak ve Ecevit’in 6 Mayıs 1972’de genel başkan seçildiği kurultayda yaptığı konuşmanın bir bölümünü okuyarak eleştirmekten geri durmadı. O müthiş bir gündü. Sabahın erken saatlerinde Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan idam edilmişti. Hava kurşun gibi ağırdı.
Aslında Kurultay tamamen 12 Mart 1971 askeri darbesi sonrasındaki tartışmaların gölgesinde yapılıyordu. CHP Genel Sekreteri Ecevit, efsanevi parti şefi İsmet İnönü’nün CHP’li Nihat Erim’i askeri rejimin hükümetine üye vermesine karşı çıkmış, sözünü dinletemeyince istifa etmişti. Parti içinden gelen baskıyla İnönü üç gencin idamını engellemeye çalışmış, başarılı olamamıştı.

O gün toplanan kurultayda İnönü ‘Ya ben, ya Bülent!’ diye rest çekti.
Ecevit resti gördü ve şunları söyledi: “Aslında sorun CHP’yi eski yörüngesine veya yeni yörüngesine oturtma sorunun da ötesindedir. Hatta sorun ‘Ya ben, ya Bülent’ sorunun da ötesindedir. CHP’de buyruk mu işleyecek hukuk mu işleyecektir. Buna karar vereceğiz. Demokratik bir partinin kanunlara saygılı özgür üyeleri mi olacağız, kapı kulları mı olacağız? Karar sizin.”
CHP delegeleri kararını 507 İnönü oyuna karşın 709 Ecevit oyu kullanarak verdi. Ecevit’in İnönü’ye karşı 1972’de yaptığı eski yörünge, yeni yörünge konuşmasının bir parçasıydı dün Kılıçdaroplu’nun okuduğu.

Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’si
Ecevit CHP’yi gerçekten yeni bir yörüngeye oturttu. Devletin ta kendisi sayılan CHP yerine Ecevit ‘Ortanın solu’ adı altında bir tür yerli sosyal demokrasi cilik’ ilkelerini yeniden yorumlayarak öne çıkardı ve ‘Dağlara taşlara Karaoğlan yazılan’ 1973 seçimlerinden birinci parti çıktı. Bugünkü seçim sistemi olsa, açık arayla tek başına iktidar olabilecekken, Necmettin Erbakan ile koslaiyona mecbur kaldı, ama Türkiye’deki siyasi iklimi değiştiren bir rüzgar estirdi.

O rüzgardan etkilenenler arasında genç Kılıçdaroğlu da vardı. Sav’la karşılıklı kılıçları çektikleri 3 Kasım günü yaptığı ‘yeni CHP’ tanımının bir tek özelliği varduı. Bu özelliği seçilmesinden itibaren değişik vesilelerle söylemişti aslında: Yeni CHP’nin ‘özgürlükçü’ olmasını istiyordu.

Özgürlükçülüğün, CHP’nin 7’inci oku olabilir mi? Ya da altı okundan birinin yerini alıp alamayacağı tartışmasını biraz sonraya bırakalım.
Şimdi Süheyl Batum’un genel sekreter olmasına, Kılıçdaroğlu’nun yeniliği yönetimin yeni olmasıyla izah etmesine bakıp peşin hükümlerden kaçınmak lazım. Kılıçdaroğlu’nun Ecevit töreninden az önce (yine) twitter mesajında başı örtülü bir Atatürkçüden bahsedip, herkesin inancına saygı duyduğunu vurgulamasına dikkat edelim. Unutmayalım ki yeni MYK da, bölünme günü elinde kalan Parti Meclisi üyeleri arasından oluşuyor ve ne kadar güveneceği belirsiz olan bir Meclis grubuna yaslanıyor.
bence Kılıçdaroğlu’nun kurmak istediği CHP bir şans verilmeyi hak ediyor.