Kılıçdaroğlu, partisince Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen aday tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, halkın temiz siyaset, barış içinde yaşam, herkesin aşı ve işinin olmasına özlem duyduğunu söyledi.
İktidara gelmeleri halinde hiç kimseyi ötekileştirmeyeceklerini, rengi, dili, doğduğu yer ne olursa olsun bu topraklarda yaşayan herkesi baş üstünde tutacaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, CHP'nin halkın partisi olduğunu ve halkla beraber yaşayacağını bildirdi.
Halkın her sorununa çözüm üreteceklerini, bunu da en temel görev olarak gördüklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, 'Bu topraklarda bir çocuk yatağa aç giriyorsa o dert benim derdim olacaktır. Bu topraklarda üniversiteyi bitiren genç, işsiz ise gencin o işsizliği benim derdim olacaktır. Çünkü ben siyaseti zenginleşme aracı olarak görmüyorum. Siyaset, halka adanmışlıktır' diye konuştu.
Vatandaşların, siyaseti zenginleşme aracı olarak görenlere tanık olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'Türkiye'yi bir hortumcular vadisine dönüştürdüler. Hepsi köşeyi döndü. Yedi sülaleleri zengin oldu emin olun. Geçen gün söyledim, 'Doymadınız mı? Ne yapacaksınız bu kadar parayı? Öbür dünyaya giderken bir kefenle gideceksiniz.' Hatta bir de teklifim oldu; 'Ne kadar parayla doyacaksınız? Allah aşkına söyleyin de bir yardım kampanyası açalım, parayı verelim ve bu milletin yakasından düşün artık '.17 Aralık'ta neler yaşandığını hepiniz gördünüz. Bir hükümet düşünün, bir hükümet, 4 bakanı yolsuzlukla suçlanıyor ve istifa etmek zorunda kalıyorlar.'
Bu sırada bir grup partili, hükümete istifa çağrısında bulundu. Kılıçdaroğlu bunun üzerine şunları kaydetti:
'Hükümetin istifa etmesi için bir adamda biraz utanma duygusu olması lazım, ar damarı olması lazım. Yolsuzlukla geçinen adamın ar damarı olmaz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz koyanın ar damarı olmaz. Kul hakkı yiyen adamın ar damarı olmaz. Defalarca söyledim; sende yürek varsa çık milletin karşısına de ki 'Kul hakkı yemedim.' Diyemiyor, diyemez de zaten. Alnını karışlarım ben onun, dediği andan itibaren. Türkiye'yi çeteler yönetiyor. Ben söylemiyorum. Başbakan, 'Çeteler var' diyor. Kendisine teklif yaptım; çeteyi görmek mi istiyorsunuz, kimlerden oluşuyor, topla Bakanlar Kurulunu orada çeteleri göreceksin zaten. Ayrıca diyebilirsin ki 'Bu çeteleri kim yönetiyor, çete reisi kim?' Bunun da cevabı çok basit. Aynaya bakarsın, çete reisini görürsün zaten orada. Bakınız bunların bir bakanı, adı yolsuzlukla anılan bir bakan sabah gitmiş bakmış masasının üzerinde bir dilekçe; istifa dilekçesi. 'Niye imzalayayım bunu?' 'Başbakan istedi, onun için imzala '.'Ayrıca bir de deklarasyon yayınlayın, beni rahatlatın' demiş. O ne diyor? 'Vallahi diyor ne söylediyse o söyledi, ben de altını imzaladım. İstifa edecek birisi varsa o da Recep Tayyip Erdoğan'dır' diyor. 'Önce o istifa etsin.' Kim söylüyor bunu? Ben söylemiyorum, yıllar yılı beraber çalıştığı mesai arkadaşı söylüyor.'
- 'Türkiye'de hiç kimse ötekileştirilmemeli'
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin temiz siyaset, birlik, barış, üretim, iş ve aşa ihtiyacı olduğunu belirtti.
Ülkede ayrışmanın değil, beraber olmanın zamanının geldiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, 'Türkiye'de hiç kimse ötekileştirilmemeli. Birliğe, kardeşliğe, ihtiyacımız var. Türkiye'de dost olmaya ihtiyacımız var. Sabah sokağa çıkarken güler yüzlü insanlarla karşılaşmaya ihtiyacımız var. Çatık kaşlı değil, birbirini seven, kucaklayan insanlara ihtiyacımız var. Bunun için de kul hakkı yemeyen bir siyasete ihtiyacımız var' ifadesini kullandı.
Hiç kimsenin kimliğinden dolayı sorgulanmadığı, kimliğini şeref olarak kabul eden bir Türkiye'ye ihtiyaç olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ülkede yaşayan herkesin, 'Doğu da benimdir, batı da benimdir. Güney de benimdir, kuzey de benimdir' diyebilmesi gerektiğini dile getirdi.
Ülkede babaların, çocuklarına temiz siyaseti öğrettiği bir rüyaya ihtiyaç olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, 'Çocukların, babalarının tavsiyesi üzerine halkı soymadığı bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Bakanların çocuklarının hapiste olmadığı bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Babaların, çocukları yolsuzluk yaptı diye gurur duyduğu değil, gurur duymadığı bir Türkiye'ye ihtiyacımız var' değerlendirmesinde bulundu.
- 'Kimse gelecek kaygısı taşımasın istiyoruz'
İzmir merkezli operasyona da değinen Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç'a dönerek, 'Kayınbirader miydi o Sayın Haluk Koç? Aranan ve kaçan kayınbirader. Babalar, oğullar diyorduk şimdi başka çeteler ortaya çıktı. Bir de kayınbirader. Bacanak mı? Vallahi kayınbirader mi bacanak mı biz de şaşırdık' dedi.
Bundan 6 ay önce Başbakan Erdoğan için diktatör kelimesini kullanmasının, bazı çevrelerce eleştirildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
'Bakınız bugün Türkiye'nin herhangi bir yerinde 1 metrekare arazi kiralanacaksa Recep Tayyip Erdoğan'dan izin almak gerekiyor. Böyle bir demokrasiyi hangi ülke düşünebilir? 1 metrekarelik yer, ister kiralayın, ister satın. Gidilecek Ankara'ya, Ankara'dan izin alınacak. Böyle bir demokrasi olabilir mi? Yolsuzluğun kaynağı budur işte. Sayıştay raporları gelmiyor Meclis'e. Neden? Yolsuzluklar ortaya çıkmasın diye. Önümüzdeki günlerde göreceksiniz daha büyük yolsuzluk olayları çıkacak ortaya. Gazeteler yazıyor, '86 milyar avroluk yolsuzluk var' diyorlar. Biz de çarptık Türk lirası değerini bulduk; 247 milyar lira yapıyor. Dün hükümet sözcüsü diyor ki 'Nereden çıkardınız bu afaki rakamı?' Ben gazetelerden okuyorum. Bu rakamın gerçek değerini kim bilir? Hırsız bilir. Benimki afaki ise sen açıkla kardeşim. Hem malı götüreceksin hem diyeceksiniz ki 'Bu rakam şöyle böyle.' Daha büyüğünü götürmüşsün ben biliyorum. Çık o zaman açıkla. Açıklayabilir mi? Açıklayamaz. Efendim diyorlar ki 'Bize kumpas kuruldu. Tam seçimlere 3 ay kaldı, siz yolsuzluk soruşturması açtınız.' Ya 14 ay önce başlamış, 14 ay. İhbar mektubu gitmiş. Hem Cumhurbaşkanı'na gitmiş hem Maliye Bakanlığına hem savcıya. Savcı ne yapacak? Soruşturma açacak. Bunlara Müslüman denir mi denmez mi ben bilmem, onu Rabbim bilir. Şunu söyleyelim; Türkiye değişim istiyor, yeni bir iktidar istiyor, temiz bir iktidar istiyor, halka hesap veren bir iktidar istiyor. Türkiye'de bunun için çalışacağız, 'Herkesin bir işi olsun, aşı olsun' diyeceğiz. Kimse gelecek kaygısı taşımasın istiyoruz.'
Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, Türkiye'de değişime önce yerel yönetimlerden başlayacaklarını, partisinin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Necati Şahin'in kente gelişi sırasında kendisine raylı sistemi gösterdiğini belirtti.
Partililerden Şahin'e destek isteyen Kılıçdaroğlu, 'Kaç liraydı başkan? 80 milyon muydu? 100 milyon liraya çıkarıyorlar. Yani arkadaşlar tam bir soygun düzeni var. Ben buradan bütün Bursalılara söz veriyorum. Büyükşehir Belediye Başkan adayımıza güvenin. O size sizin düşündüğünüz, hayal ettiğiniz Bursa'yı yeniden yaratacaktır ve Bursa'yı imrenilecek bir kent haline getirecektir' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bir partilinin 'Ergenekon'dan da bahset' diye seslenmesi üzerine, özel yetkili mahkemelerin siyasal iktidarın sopası olarak kullanılan mahkemeler olduğunu ileri sürerek, bunu yıllardır söylediklerini vurguladı. Bu mahkemelerin verdikleri kararların doğru olmadığını söylediklerini, 17 maddelik özgürlük ve demokrasi bildirgesi yayınladıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
'Dedik ki; CHP iktidarında özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız ve buradaki davaları yeniden başlatacağız. Şimdi, yolsuzluk dosyalarını kapatmak için -unutmayın bunu, bu tuzağa düşmeyin- buraya balıklama atladılar. Hiç endişe etmeyin. Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında adaleti sağlayacağız. Biz kim olursa olsun, hangi düşünceden olursa olsun, bütün mazlumların yanında olacağız. Bize oy versin vermesin, hiçbir vatandaşımızı 'Niye bize oy vermedin?' diye suçlamayacağız. Biz demokrasiye, özgürlüğe inanıyoruz. Özgürlükten ve demokrasiden yanayız. Siyasi partiye, A partisine oy verir, B partisine oy verir, benim görevim onun sorunlarını çözmektir, cebimi doldurmak değil. Bizim bir hedefimiz daha var. Ne diyoruz? 'Önce halk zenginleşecek, halkın cebi para görecek' diyoruz.'
- 'Benim çocuklarımın adını kimse bilmez'
Kılıçdaroğlu, partililerden bir isteği olduğuna da değinerek, siyasete girdiği gün, bütün mal varlığını açıkladığını ve internet sitesine koyduğunu hatırlattı. Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Açıkça söylüyorum; ben çalışma hayatı boyunca Recep Tayyip Erdoğan'dan çok daha fazla para aldım. Benim mal varlığım meydanda. Benim çocuklarımın gemileri yok. Benim çocuklarımın adını kimse bilmez. Üç tane evlat yetiştirdim, 'Bu ülkeye feda olsun' diyorum. Benim çocuklarım vakıf kurup devleti, milleti soymadı. Senin çocuğunun ne özelliği var? Silivri'ye gittim, ziyaret ettim tutukluları. Çıkışta dedim ki; burası toplama kampıdır, Silivri toplama kampı. '1942'de Hitler'in Almanya'da yaptığı toplama kampının, 2013 versiyonudur bu' dedim. Hakkımda fezleke düzenlediler. Çıktım kürsüye, Recep Tayyip Erdoğan da fezleke düzenleyen hakimleri, savcıları alkışladı. Dedim ki; benim dokunulmazlığımı kaldırmazsanız, namertsiniz. 'Hesabını vereceğim' dedim. Peki şimdi o ne yapıyor? Oğlu aranıyor değil mi? Sen niye çıkıp demiyorsun ki 'oğlum git, yiğit adamsın sen, alnında kirlilik yok senin, git hesabını ver ',niye diyemiyorsun? Senin çocuğunun ayrıcalığı ne? Ne farkı var senin çocuğunun diğer çocuklardan? O çünkü senin koruman altında. Sen diyorsun ona 'Yolsuzluk yap.' Vakıf kurmuş, ihale veriyor müteahhide, 'Git ihaleyi al' diyor, 'Ama rüşveti nereye vereceğim? ',rüşveti de götür oğlumun vakfına yatır' diyor. Biz bunu bilmiyor muyuz? Bunun adı 'nüfuz ticareti'dir. Bulunduğu makamın gücünü kullanarak, yakınlarına çıkar sağlamadır bu? Buna izin verecek miyiz? Kul hakkı yemenin günah olduğuna inanan her yurttaşıma sesleniyorum, özellikle de Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren temiz insanlarıma sesleniyorum; kul hakkı yiyenlere 'Artık yeter' deyin.'
-'Yere bakmıyoruz biz, vatandaşın yüzüne bakıyoruz'
Siyasette en önemli özelliğin, hesap verebilmek olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
'Diyor ki; efendim bize kumpas kurdular '.Kendisine 16 soru sordum, sorunun birisi şu; ya helal paranın ayakkabı kutusunda ne işi var? Üstelik bankanın genel müdürü, helal parayı götürür bankaya yatırır. Demek ki haram. 'Ayakkabı kutusundan para çıkmadı' demiyor. 'Bize kumpas kurdular' diyor. Ya kim sana kumpas kurdu? 'Çeteler yaptı bunu' diyor. Peki o bakanların çocuklarının yatak odasına kasaları çeteler mi koydu? Peki o bakanların çocuklarının yatak odalarına para sayma makinelerini çeteler mi koydu? Peki o bir bakanına 700 bin liralık saati çeteler mi verdi? Bakan ile oğlu telefonda konuşuyorlar, oğlu anlatıyor, babası da İçişleri Bakanı. Diyor ki; 'aman ha sakın oğlum, bunları telefonda konuşma, dinlerler' diyor. İçişleri Bakanına bakın, oğluna verdiği tavsiyeye bakın. Ya senin oğlun temiz iş yapıyorsa istedikleri kadar dinlesinler. Benim telefonumu da Recep Tayyip Erdoğan dinliyor. Dinlemezsen namertsin sen zaten. İstediğin kadar dinle, verilmeyecek hesabımız yok ki ne olacak yani. Alnımız temiz. Yere bakmıyoruz biz, vatandaşın yüzüne bakıyoruz, göğe bakıyoruz, yere bakmıyoruz. Allah kimseyi yere bakar hale getirmesin. En önemli özellik budur.'
Kılıçdaroğlu, bağımsızlıktan, temiz siyasetten, kadın erkek eşitliğinden, herkesin işi aşı olmasından, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'den, helal paradan, vatandaşa hesap vermeyi namuslu, onurlu görev kabul eden bir anlayıştan, siyasetten yana olduklarını dile getirdi.
- 'Kuvay-ı Milliye ruhunu ayağa kaldıracağız'
''Valilikten ve pek çok devlet dairesinden 'T.C' ibaresinin kaldırıldığını'' söyleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
'Bizim arkadaşlarımız da bir önerge verdiler, dediler ki; devlet dairesinden T.C'yi niye kaldırdınız? Bakanın verdiği cevap; 'Efendim tabelalarda yer yoktu da onun için biz bunu yaptık.' Buna inanıyor musunuz? Tabelalarda yer yokmuş da T.C'yi kaldırıyormuş. Buna izin vermeyin. Hangi görüşten olursa olsun, bu ülkenin bağımsızlığı ve özgürlüğü için mücadele eden şehitlerimiz, gazilerimiz için hiç kimseye izin vermeyin. O tabelaları kaldırdılar, yarın bunların ne yapacağını siz çok daha iyi biliyorsunuz. O nedenle söylüyorum, Türkiye yeniden ayağa kalkacak, kendisine gelecek. Yeniden Kuvay-ı Milliye ruhunu ayağa kaldıracağız. Yeniden mücadele yapacağız, bu ülkede barışı, özgürlüğü ve demokrasiyi sağlayacağız. Dostluk ve kardeşlik için hep beraber mücadelemizi yapacağız. Bu coğrafyada, topraklarda barış vardır. Mevlana'nın topraklarıdır Türkiye. Hacı Bektaş'ın, Pir Sultan'ın, Karacaoğlan'ın, Yunus Emre'nin topraklarıdır. Bu topraklarda barış, huzur vardır. Birileri barışı bozmak, huzursuzluk yapmak isteyebilir, demokratik yollarla özgür irademizle sandığa gideceğiz, kul hakkı yiyenlerden hesap soracağız.'
CHP Bursa İl Başkanı Metin Çelik, Kılıçdaroğlu'na Nilüfer Belediyesi tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda 5 bin 990 kişinin katılımıyla oluşturulan ve Guiness Rekorlar Kitabı'na giren dev Atatürk portresinin fotoğrafını hediye etti.
CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Necati Şahin ile diğer ilçe belediye başkan adaylarının tanıtıldığı programa, genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin, Haluk Koç, Gökhan Günaydın ve Sezgin Tanrıkulu da katıldı.
Kılıçdaroğlu: Kayınbirader mi bacanak mı biz de şaşırdık
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Babalar, oğullar diyorduk şimdi başka çeteler ortaya çıktı. Bir de kayınbirader. Bacanak mı? Vallahi kayınbirader mi bacanak mı biz de şaşırdık" dedi.