Kılıçdaroğlu, Mujica İle Bir Araya Geldi

İSTANBUL - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partideki kurultay sürecine ilişkin, "Olağan da olsa, olağanüstü de olsa zaten ocakta olacak. Zaten süreç başlamış vaziyette. Bazen şaşırıyorum. 'CHP'de karışıklık'. Ya ne karışıklığı? Kişi çıkıyor, 'Ben genel başkanlığa adayım' diyor. Bundan daha doğal ne olabilir? Her CHP'li doğal olarak kendisini genel başkan adayı olarak görebilir, görmelidir de" dedi.

Kılıçdaroğlu, eski Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica ile Bakırköy Su Ürünleri Kooperatifi'ndeki kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıya, Mujica'nın eşi Lucia Topolansky, CHP genel başkan yardımcıları Sezgin Tanrıkulu ve Veli Ağbaba, CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın ve Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu da katıldı.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, AB ile ilgili açıklamalarda bulunduğu hatırlatılarak, "Neden AB'yi iki yüzlü buluyorsunuz?" sorusu üzerine, AB'nin Türkiye ile ilgili sürekli ilerleme raporları hazırladığını ve bunu yeri, zamanı geldiğinde kamuoyuyla paylaştığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, ancak seçimlerden önce AB ilerleme raporlarının kamuoyuyla paylaşılmadığını kaydederek, "Bunu Avrupa'nın etik değerleriyle bağdaştırmıyoruz. Görüşünüz vardır, onu açıklarsınız. Eğer açıklamada eleştiriler varsa, Türkiye o eleştirileri de rahatlıkla karşılayabilir. Hükümet bunlara yanıt verebilir. Ama 'İç siyaseti etkilememek amacıyla biz bunu erteledik' diye bir görüş egemen olursa, biz bunu doğru bulmuyoruz. Bunu açık yüreklilikle ifade ettim. Avrupa'nın bu konuda daha net bir tavır takınması lazım. Türkiye'nin AB'ye girmesi konusunda daha kucaklayıcı bir ifade, dil kullanması lazım" dedi.

Bir gazetecinin, seçim sonuçlarına ilişkin "Aradaki bu kadar fark neden kaynaklandı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "O farkın nerelerden kaynaklandığını siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Eğer tabloya bakabilirseniz hangi partilerin oy kaybettiğini, 7 Haziran ve 1 Kasım arasındaki farkları daha net görebiliriz" yanıtını verdi.

- Başkanlık sistemi

Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemine ilişkin bir soruya karşılık da Türkiye'nin dünya kadar sorunu olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Yüzde 10 seçim barajını kaldıracak mıyız? Darbe hukukunu sona erdirecek miyiz? Özgürlükleri, medya özgürlüğünü sağlayacak mıyız? İktidar kanadına destek veren bir yazar, gazeteyi hedef alarak, 'O gazeteyi artık biz yöneteceğiz' diyor. Kimsin sen, nasıl yöneteceksin, bu gücü nereden alıyorsun? Bunu Sayın Davutoğlu'na sormak istiyorum. Sayın Davutoğlu, balkon konuşması sırasında şunu söyledi; 'Biz herkesi kucaklayacağız, bütün özgürlüklerin teminatı biz olacağız, bütün vatandaşlara eşit yaklaşacağız, bu ülkede özgürlükler olacak'. Söylediği sözlerin üstünden neredeyse 24 saat geçmeden bir kişi çıkıyor, 'Ben o gazeteyi yöneteceğim, biz yönetiriz, patronu da kim oluyor' diyor. Ayrıca patrona da adeta talimat veriyor. 'Şunu şunu atacaksın işten. Diğerleri de kalabilir görevlerinde, şimdilik' diyor. Ne demokrasisinden, hangi başkanlık sisteminden söz ediyoruz. Önce Türkiye'nin bunları aşması, demokrasiyi, özgürlükleri yakalaması lazım. Seçim sonuçlarına saygılıyız. Bu sonucu aldım diye baskıcı karakterimi öne çıkarırsam ve herkesi baskılamaya kalkarsam, medya üzerine baskı kurmaya kalkarsam hangi demokrasiden, hangi özgürlükten söz edeceğiz. Bunu önce iktidar kanadına destek veren medyanın gözden geçirmesi lazım. Zafer sarhoşluğu demek, gücün zehirlenmesi anlamına geldi şimdi. Onu görüyoruz. Başkanlık sistemiyle eğer siz elinize sopayı alıp toplumu dizayn etmeyi hedefliyor ve bunu amaçlıyorsanız, hiç kimsenin endişesi olmasın CHP olduğu sürece bu süreç yaşanmaz ve gerçekleşmez."

Kemal Kılıçdaroğlu, "Cemal Temizöz'ün yargılandığı davada beraat kararı verildi. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, faili meçhullerle ilgili Türkiye'nin dosyasının pek iç açıcı olmadığını savundu. Kılıçdaroğlu, parti olarak 24. dönemde 24 kez faili meçhullerin araştırılmasıyla ilgili önerge verdiklerini ancak bunun reddedildiğini söyledi.

"Yargının bağımsız olmadığı, medyanın özgürce haber yapamadığı, baskının toplumun her kesimine egemen olduğu bir sistem içerisinde bu tür davaların adaletle sonuçlanmasını bekleyemezsiniz. Geldiğimiz süreç de bu. Faili meçhulleri eğer yargı kararıyla kapatırsanız, o ülkede demokrasiden de özgürlükten de insan haklarından da söz edemezsiniz. Dünya o nedenle Türkiye'deki demokrasiye biraz mesafeli yaklaşıyor" diyen Kılıçdaroğlu, davaların güvenlik nedeniyle başka şehirlerde görülmesini eleştirdi.

"KCK'nın tek taraflı ateşkesi sonlandırdığına dair açıklaması oldu. Buna ilişkin yorumunuz ne olacak?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Çatışma sürecine gelince, baştan beri zaten bu sorunun onların söyledikleri yöntemle çözülemeyeceğini defalarca anlattık. Aynı yöntemde ısrar ediyorlar. Kendileri bilirler" dedi.

Kılıçdaroğlu, iktidarın bu sorunu çözmesinden mutluluk duyacaklarını dile getirerek, ilk kutlayan kişinin de kendisi olacağını söyledi.

Bazı medya kuruluşlarına kayyum atanacağı iddiasına ilişkin soruya karşılık da Kılıçdaroğlu, belli medya gruplarının üzerine gidilip engellemenin, yazarlarını çıkarmanın Türkiye'nin en temel sorunlarından biri olmaya aday olduğunu savundu.

"Hükümetin eleştirilmediği bir medya ordusu Türkiye'ye demokrasiyi değil, felaketi getirir" diyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'de "iyi ve kötü polis" rolünün oynandığını, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "iyi polis"i oynadığını ileri sürdü.

Diğer tarafta ise televizyon kanallarında, belli medya organlarında yazarların suçlandığını iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bu cüreti, bu desteği nereden alıyorlar? O nedenle ben Sayın Davutoğlu'na çağrı yapıyorum. Sen bu söylemlere destek veriyor musun, vermiyor musun? Sen bu söylemlerden yana mısın, yoksa balkon konuşmasında ifade ettiğin düşüncelerden yana mısın? Bunu açıkça çıkıp Davutoğlu'nun kamuoyu önünde deklare etmesini bekliyorum. Biz de o zaman anlarız ki Davutoğlu herkesi kucaklıyor, medya üzerinde baskı olmayacak, herkes özgürce yazabilecek. Bunun güvencesi hukuk sistemi olacak. Medya çalışanlarının, medya patronlarının biraz dik durması, onurlu durması, ödün vermemesi lazım. Medyaya yönelik iktidar tarafından bir baskı gelirse, bütün medya organlarının ortak ses çıkarması lazım."

- Kurultay süreci

Kılıçdaroğlu, partide bazı kişilerin olağanüstü kurultay çağrısı yaptıklarına ilişkin soru üzerine de "Olağan da olsa, olağanüstü de olsa zaten ocakta olacak. Zaten süreç başlamış vaziyette. Süreci ocak ayında noktalayacağız. Bazen şaşırıyorum. 'CHP'de karışıklık'. Ya ne karışıklığı? Kişi çıkıyor, 'Ben genel başkanlığa adayım' diyor. Bundan daha doğal ne olabilir? Her CHP'li doğal olarak kendisini genel başkan adayı olarak görebilir, görmelidir de. Genel başkanların görevi de yeni genel başkan adaylarına yol açmaktır, ön açmaktır" dedi.

Kılıçdaroğlu, Mujica ile demokrasi, özgürlükler ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusunda güzel bir söyleşi yaptıklarını belirterek, Mujica'nın, Türkiye'de bir büyükelçiliğin olmamasını da doğru bulmadığını, iki ülkenin bu konuda çalışmalar yapması gerektiğini söylediğini kaydetti.

Güney Amerika'daki ülkelerle iş birliği olup olamayacağı, AB gibi bir birlik ortaya çıkıp çıkmayacağına ilişkin düşüncelerini aktardığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu konuda bazı adımların atıldığını öğrendiğini söyledi.

- Mujica: "Türk halkından çok şey öğrendim"

Jose Mujica da kendisine gösterilen misafirperverlikten dolayı teşekkür ederek, Türk halkından çok şey öğrendiğini kaydetti.

Mujica, "Latin Amerika birleşiyor ve dünyanın bu bölgesiyle ilişkilerini geliştirmesi gerekiyor. Son 10 yılda Çin, Latin Amerika'nın en çok alım yaptığı ülke haline dönüştü. İlişkilerimizi çeşitlendirmeliyiz. Akdeniz'e, Arap dünyasına ve küçük Asya'ya daha fazla gelmeliyiz. Bu yüzden buradayız" dedi.

Jose Mujica, gelecek yıllarda iki ülkenin birbirine daha yakın olması temennisinde bulundu.

Kılıçdaroğlu ve Mujica, basın mensuplarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile