THY'nin Ankara-Muş seferini yapan tarifeli uçağıyla Muş'a gelen Kemal Kılıçdaroğlu'nu havaalanında Belediye Başkanı Necmettin Dede, eski CHP Muş Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Şerif Ertuğrul, CHP İl Başkanı İsmail Adanur ve partililer karşıladı.
Havaalanı VIP salonunda gazetecilere açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, AK Parti'yi devleti ele geçirmekle suçladı. Siyasi otoritenin yargıya müdahale etmemesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Acaba Sayın Başbakan şunu biliyor mu? Adalet Bakanı'nın kendisi ve müsteşarı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu toplantısına girmediği an o toplantı gerçekleşemez. Peki müsteşar yürütme organında önemli bir makam. Demek ki yürütme organı toplantıya katılmayınca çoğunluk bile sağlansa yargı organı karar
alamaz. Sayın Başbakan bunu nasıl bilmez? Hakim ve savcılarla ilgili soruşturma yürütme organının başı olan sayın bakanın talimatı ile başlar. Demek ki yürütme organı arzu ettiği zaman ve yerde yargı organını denetliyor. Hele giden müfettişler yandaşsa o yargı organının vay haline. Bunun çok sayıda örnekleri var. Telefon dinlemelerinden tutun da sayın başbakanın aleyhine karar verdi diye hakkında soruşturma açılan, cezalandırılan yargıçlar var. Bir üçüncü temel olgu, sayın başbakan bilmiyor mu acaba?
Yargıçların, hakimlerin ve savcıların mesleğe alınmasındaki sınavı yürütme organı yapıyor, yargı organı yapmıyor. Çin Seddi gibi büyük bir kuşatma var. Bu kuşatmadan sayın başbakanın da rahatsız olması lazım. Siyasi otoritenin yargıya müdahale etmemesi lazım" dedi.
Yargının elbette kendi kuralları içerisinde, Avrupa Birliği standartları içerisinde denetlenmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu "AB standartları içerisinde eğitimler yapılmalı, hiçbir şaibeye yer verilmeyecek şekilde yargıçların mesleğe alınmasına olanak sağlanmalıdır. Eğer Danıştay sözlü sınavlarda televizyon kameralarının zorunlu olmasını öngörüyorsa, demek ki yapılan sınavdan kaygı duyulur. Bu kaygıyı sadece Danıştay mı duyuyor? 3 kez yazılıyı kazananların sözlüde elendiklerini görüyoruz. Niçin
bunlar oluyor? Demek ki sayın başbakan Türkiye'yi yönetiyor ama Türkiye'yi yönetirken yasaların neyi öngördüğünü, yasaların yargıyı kuşatma açısından yürütme organına hangi olanakları verdiğinin farkında değil. Aslında sayın başbakan farkında da bu kuşatmayı yetersiz görüyor, biraz daha fazla baskılamak, yargıyı biraz daha kontrol altına almak istiyor. Sayın başbakanın temel hedefi bu" dedi.
AK Parti'yi devleti ele geçirmekle suçlayan Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Adalet ve Kalkınma Partisi devleti yönetmekten çok ele geçirmeye çaba harcayan bir siyasi parti. Valiler artık devletin valisi değil, AK Parti'nin valisi, kaymakamlar devletin değil AK Parti'nin kaymakamı. Şimdi savcılar da yargıçlar da AK Parti'nin savcısı ve yargıcı olsun diyorlar. Devletin bütün kadrolarına, bütün kurumlarına yerleştiler. Eskiden YÖK'ü eleştirirlerdi, şimdi YÖK'ü eleştirmiyorlar, ele geçirdiler.
Şimdi eğer siz bir ülkeyi yönetirken hukuku ihmal eder, yurttaşlara baskı kurmayı, devletin otoritesini yurttaşın üstünde hissettirmeyi öngörürseniz, böyle politikalar güderseniz bunun adı demokrasi değil, bunun adı hukukun üstünlüğü değil, bunun adı doğrudan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin devletin gücünü kullanarak yurttaşlar üzerine baskı kurmasıdır. Güvencenin verilmediği yerde, güvencenin hissedilmediği yerde, güvencenin içselleştirilmediği bir yerde insanlar korku imparatorluğuna teslim olurlar.
Türkiye bu barajı, bu korkuyu aşmak zorundadır."
Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler daha sonra parti tarafından düzenlenen yemeğe katıldılar.
(NA-MET-EA-Y)
Kılıçdaroğlu Muş'ta
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin il kongresine katılmak üzere Muş'a geldi.