Kılıçdaroğlu'ndan Başbakan Yıldırım Ve MHP Lideri Bahçeli'ye Çağrı

Kılıçdaroğlu'ndan Başbakan Yıldırım Ve MHP Lideri Bahçeli'ye Çağrı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Binali Yıldırım’a, Sayın Devlet Bahçeli’ye çağrı yapıyorum. Buyurun arkadaşlar gelin sizin istediğiniz televizyon kanalı olsun, sizin istediğiniz gazeteciler olsun. Gelin oturalım konuşalım. Bana 15 dakika versinler, onlara yarım saat versinler, ben buna da razıyım" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada siyaset kurumunun görevinin vatandaşın sorunlarını çözmek olduğunu belirterek, “Vatandaşların kredi kartı ve tüketici kredisi borcu 424 milyar lirayı aştı. Bu borçla ilgili olarak iktidar kanadından bir Allah’ın kulu çıkıp da sevgili vatandaşım seni bu borçtan kurtaracağım diyor mu? Diyemiyor, söyleyemez. Onlar da emin olun sonunda hayır diyecekler göreceksiniz. Bu söylediğim 424 milyar lira henüz daha icra safhasına gelmemiş rakam. Bir de bunun dışında icra dairelerine intikal eden var. Onun miktarı 18 milyar lira. Vatandaşın derdi bu. Sadece bu mu? Vatandaş borç batağına teslim edildiği gibi, faiz yüküne de teslim edilmiş. Sadece geçen yıl vatandaşın ödediği faiz miktarı 48 milyar 932 milyon lira. Son 13 yılda ödenen faiz miktarı 321 milyar lira. Vatandaşın derdi bu, bu dertten kurtulmak istiyor. İcra dairelerindeki dosya sayısı, 26 milyon 178 bin dosya var icra dairelerinde. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan vatandaşların yarısı icralık. Bunlar işsizliği doğuruyor” diye konuştu.



Siyasi Partiler Yasası’na göre bir üniversite hocası arzu ettiği siyasi partinin üyesi olabilir"

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Hep beraber Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız. Hep beraber Türkiye için hayırlı bir iş yapacağız, hiç kimse merak etmesin. Bütün bunlara rağmen 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu, hep beraber dik durduk ve darbeyi püskürttük. Ama 20 Temmuz’da bir başka darbe oldu. OHAL ilan edildi. Binlerce insan hapislere tıkıldı. 1 milyondan fazla aile mağdur edildi. 12 Eylül darbesinde Kenan Evren’in darbe yapıp başkan olduğu dönemde ihraç edilen öğretmen sayısı 3 bin 854 kişi. 20 Temmuz darbesinden sonra 160 günde ihraç edilen öğretmen sayısı 30 bin 470. Banka hesaplarına el koydular, ömür boyu kamuda çalışmayacak. Kenan Evren’in bile yapamadığını bunlar yapıyorlar. 12 Eylül döneminde ihraç edilen akademisyen, 120 akademisyen ihraç edildi. 20 Temmuz darbesinden sonraki dönemde ihraç edilen akademisyen sayısı 4 bin 811. Siyasi Partiler Yasası’na göre bir üniversite hocası arzu ettiği siyasi partinin üyesi olabilir. Siyasette kalite yüksek olsun diye. Akademisyenler beğendikleri siyasi partilerde ya görev üstlenirler veya doğrudan doğruya düşünsel olarak hizmet verirler. Şimdi siz kalkıyorsunuz düşüncesini beğenmediğiniz üniversite hocalarını bir Kanun Hükmünde Kararnameyle kapı önüne koyuyorsunuz. Bizim inancımızda da, ahlakımızda da bilim insanına saygı vardır. Bilim insanını hep el üstünde tutarız. ‘Alimin ölümü alemin ölümü gibidir’ deniyor. Hangi gerekçeyle bu üniversite hocalarını kapı önüne koyuyorsunuz?”

“Osmanlı’yı da bilmiyorlar”

Soner Demirsoy’un Yavuz’un Çamurlu Kaftanı diye bir kitabı olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, kitaptan bir bölümü anlattı. Kılıçdaroğlu, Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ın Osmanlı hanedanına katıldıktan sonra İstanbul’a geri dönüşü sırasında yanına Anadolu Kazaskeri Kemal Paşazade’yi davet ettiğini ve beraber gittikleri esnada Kemal Paşazade’nin atının bir su çukuruna bastığını ve oradan sıçrayan çamurun Sultanın kaftanına geldiğini aktararak, “O bir görevliyi çağırır ve sakin bir ifadeyle şunu söyler, ’Bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur benim için şereftir, öldüğüm zaman bu kaftanı böylece sandukamın üstüne koysunlar’ der. Yavuz Sultan Selim öldüğü zaman bu çamurlu kaftan onun sandukasının üstüne konur. Alime verilen, ilim adamına verilen değere bakın. Bunlar hani diyorlar ya Osmanlı Osmanlı, Osmanlı’yı da bilmiyorlar. Alime, bilim insanına verilen değeri de bilmiyorlar. Kendisi gibi düşünüyorsa el üstünde, kendisi gibi düşünmüyorsa koyun kapının önüne” dedi.



“Hayır dediğiniz andan itibaren bu Türkiye derin ve güzel bir nefes alacak”

12 Eylül’de tutuklanan gazeteci sayısının 31 olduğunu, 20 Temmuz darbesinden sonra tutuklanan gazeteci sayısının 150’yi aştığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Zalimlikte rekor kırdılar. 15 günlük çocuğu annesinden ayırdılar. Şimdi diyorlar ki, ’Kim hayır derse bunlar terörist sayılır.’ Akla bakın. En güzel cevabı bir şehit annesi veriyor, diyor ki ‘Ben hayır diyorum, ne yapacaksın bana? Sen benimle tabuta mı sarıldın? Benim oğlum nişanlıydı, düğünü olacaktı. Sen beni tehdit edemezsin. Bende seni tehdit ediyorum. Hakkım haram olsun’ diyor. Biz ne diyoruz? Onlar ’hayır’ diyenleri terörist, 15 Temmuz yanlısı olarak gösteriyorlar. İster evet de, ister hayır de vatandaşımızın başımızın üstünde yeri var. Aramızdaki fark siyahla beyaz kadardır. Bizde sevgi, onlarda kin var. Hayır dediğiniz andan itibaren bu Türkiye derin ve güzel bir nefes alacak. Şuanda vatandaşa sandığa git ayın 16’sında evet oyunu kullan diyemiyorlar. Çünkü gerekçe yok. Ne diyecekler? Hayır diyeni terörist diye tanımlarsan söyleyecek bir lafın yok demektir” şeklinde konuştu.



“Sayın Binali Yıldırım’a, Sayın Devlet Bahçeli’ye çağrı yapıyorum”

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Sayın Binali Yıldırım’a, Sayın Devlet Bahçeli’ye çağrı yapıyorum. Buyurun arkadaşlar gelin sizin istediğiniz televizyon kanalı olsun, sizin istediğiniz gazeteciler olsun. Gelin oturalım konuşalım. Bana 15 dakika versinler, onlara yarım saat versinler, ben buna da razıyım. Vallahi soru da sormayacağım. Yeter ki oturalım, medeni insanlar gibi konuşalım. Vatandaş değişikliğin ne getirip, ne götürdüğünü tam bilmiyor. Niçin bilmiyor? Televizyonları yasakladılar, görüşmeleri kısıtladılar. Bütün vatandaşlarımızdan tek bir şey istiyorum, Nisan’ın 16’sında yapılacak referandum bir parti seçimi değil, bir demokrasi seçimi. Demokrasiden yana mı tavır takınacağız, otoriter yönetimden yana mı tavır takınacağız? O nedenle bütün vatandaşlarımdan istirham ediyorum, sandığa giderken düşünün. Her şeyden önce kendi vicdanımızla tartalım, ölçelim. Sorun Türkiye sorunu, sorun demokrasi sorunu. A partisi, B partisi, sağ sol olayı değil. Bu bir demokrasi olayı.”

“Ek 50 milletvekilinin aldığı para haramdır”

“Elini vicdanına koy ve şu soruyu kendi vicdanında tart. Cumhurbaşkanı taraflı mı olsun tarafsız mı?” diye soran Kılıçdaroğlu, “Neden tarafsız olması lazım? Çünkü cumhurun başkanıdır. Görüşü, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun 80 milyonu temsil ettiği için tarafsız olması lazım. Tarafsız olmasını istiyorsan hayır oyunu kullanacaksın. Bir partinin de genel başkanı cumhurbaşkanı olursa cumhurun başkanı olamaz. Cumhurbaşkanı bize göre tarafsız olmalı. Kışlaya, camiye, adliyeye siyaset girmesin diyoruz. Siyaset buralara girdiği zaman Türkiye’nin çivisi çıkar. Bir başkan çıkıp Meclisi tek taraflı bir iradeyle feshediyorum desin mi demesin mi? Feshetmesin diyorsan gideceksin hayır oyu vereceksin. Böyle bir yetki bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e verilmemiştir. Bir kişi kalkıp milli iradenin yüzde 100 temsil edildiği bir Meclisi feshetmemelidir. Feshederse demokrasi yara alır. Referanduma gidecek anayasa değişikliği çıkarsa başkanın kaç yardımcısı olacak ve kaç bakan olacak? Bu sorunun cevabı yok. İstersen bin başkan yardımcısı, 50 tane bakan olabilir. Elini vicdanına koy ve düşün vatandaşım. Bu uygulama Türkiye Cumhuriyeti’ni maceraya sürükler mi, sürüklemez mi? Bu yetki şuan TBMM’de. Referandumda size sunulan anayasa değişikliğinde güvenoyu yok. Kurulacak hükümet diyor ki, ’Ben niye Meclise gideyim.’ Bir hükümet 550 milletvekilinden güvenoyu istesin mi istemesin mi? İstemelidir diyorsan buna hayır diyeceksin. Milletvekili sayısını 550’den 600’e çıkarıyorlar. 550 milletvekili bile fazla. Normali 450 milletvekilidir. Oturacak maaşını alacak. Ek 50 milletvekilinin aldığı para haramdır. 5 yıllık maliyeti 187 milyon 950 bin lira. Bu vatandaşın cebinden çıkacak. Türkiye’de en hayırlı işi yapacaksın. Toprak rengindeki kahverengiye tercih damgasını vuracaksın. Bu bir rejim değişikliğidir diyorum. Hep beraber itiraz ediyorlar. Libya’da, Suriye’de, İran’da, Mısır’da, Irak’ta cumhuriyet var mı? Var. Bizim cumhuriyetimizle onların cumhuriyeti aynı değil. Bir tek adam rejimi getiriyorsun. ’Çift başlığı önlemek için bunu getiriyoruz’ diyorlar. Şimdi çift başlılık var mı? Hayır. Binali Yıldırım Bey, Erdoğan’ın söylediğinin aksine bir cümle kullanabilir mi? Mümkün değil, 500 metre öteden görse 80 düğmesini 10 saniyede ilikler” ifadelerini kullandı.

“’CHP, 18 yaşta seçilmeye karşı’ diyorlar, hiç de karşı değiliz"

Bunun normal bir referandum olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin bekası, geleceği için, huzurumuz, barışımız için önemlidir. Hayır çıkarsa Türkiye derin bir nefes alır. Herkes görevinin başında olur. Hayır çıkarsa ne olur? Sayın Erdoğan cumhurbaşkanı, Sayın Binali Yıldırım başbakan, bakanlar görevlerini yapmış olacaklar. Millet diyecek ki ’Anayasal sınırlarına çekil.’ Sayın Başbakan, ‘Otur Türkiye’yi adam gibi yönet’ diyecek. Herkes görevine dönmüş olacak. ’CHP, 18 yaşta seçilmeye karşı’ diyorlar. Hiç de karşı değiliz. Gençlerin oyunu almak için onları kandırıyorlar” açıklamasında bulundu.

“Provokasyona karşı hepimiz dikkatli olmalıyız”

“Provokasyona karşı hepimiz dikkatli olmalıyız” diyen Kılıçdaroğlu, “Tahriklerde bulunabilirler. Bir minibüste başörtülü kızımızın başının zorla açıldığı söyleniyor. Biz CHP olarak, herkesin giyim kuşamının güvencesiyiz, teminatıyız. Referanduma sunulan anayasa değişikliği gerek içerik, gerekse görüşme usulleri açısından birçok yönüyle anayasaya da, hukuka da aykırıdır. Egemenliği milletten alıp tek adama veren bu değişiklik hukuk devletini yok etme projesidir” dedi.

Öte yandan CHP’nin grup toplantısına Ankara Üniversitesinden ihraç edilen akademisyenler de katıldı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile