Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonel Konseyi Toplantısı‘nda Konuştu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekillerinin meclise gelerek yemin edebilmeleri ve kendilerini seçen halkın iradesi doğrultusunda görevlerine başlayabilmeleri için tutukluluk hallerine son verilmesi gerektiğini savundu.

Atina‘da gerçekleştirilen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı‘nda konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye‘de evrensel hukuk ve insan haklarına aykırı bazı uygulamaları ifade etmek istediği söyledi. "12 Haziran‘da yapılan genel seçim sonuçları kesinleşmiş, bu seçimlerde milletvekili seçilenlerin mazbataları, il seçim kurulları tarafından hazırlanarak kendilerine teslim edilmiştir. Bu kişilerin böylece, TBMM‘de 24. Dönem Milletvekili olarak yer almaları da resmen onanmıştır. Bu milletvekillerinin bazılarının

tutukluluk sürelerinin 800 günü geçtiğini, bu süre içinde yapmış oldukları 50‘yi aşkın tahliye talebinin AİHM‘nin öngördüğü ölçütlere tamamen aykırı olarak klişe gerekçelerle reddedildi. Yasalarımıza göre, TBMM‘ye seçilen milletvekillerinin, parlamento faaliyetlerinde bulunabilmeleri için TBMM‘de yemin etmeleri gerekmektedir. Bilindiği gibi Türkiye‘de milletvekillerinin yargı dokunulmazlıkları vardır, ancak sözü edilen milletvekilleri hakkındaki dava süreci, seçilmelerinden önce başlamış olduğu için,

kendilerinin bu dava ile ilgili olarak dokunulmazlıklardan yararlanmaları söz konusu değildir. Kaldı ki biz CHP olarak mevcut milletvekili dokunulmazlığı sınırlarını fazla geniş bulduğumuzu açıklamış ve dokunulmazlığın demokratik ülkelerde olduğu gibi milletvekillerinin bu sıfatla siyasi işlevlerini yerine getirmelerine izin verecek düzeye indirgemek için gerekli yasal düzenlemelere öncülük etmeyi halkımıza taahhüt etmiş bulunmaktayız" diye konuştu.

"Milletvekili seçildikten sonra, görevlerine başlayabilmek için tutukluluk hallerinin kaldırılması istemiyle mahkemeye başvurmuşlar, ancak bu istekleri mahkeme tarafından ‘dava ile ilgili dellilerin henüz toplanmadığı‘ gibi, kendilerinin sorumlu tutulamayacakları dayanaksız bir gerekçeyle reddedilmiştir" diye devam eden Kılıçdaroğlu, "Bu karara karşı itiraz merci olan üst mahkeme, milletvekillerinin tutukluluk hallerinin devamı yolundaki ilk mahkemenin kararını onaylamıştır" ifadelerini kullandı.

Genel seçimlerde halk tarafından seçilen 8 parlamenterin, bu görevi yapmalarının, "12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan özel yetkili mahkemeler tarafından engellendiğini" iddia eden Kılıçdaroğlu, bu milletvekilleri hakkında tutuklu bulundukları davalarla ile ilgili mahkumiyet kararının bulunmadığının ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Milletvekilleri haklarındaki davanın sürmesine ve yargılanmalarının tamamlanmasına karşı değildirler, ancak kendilerini seçen halkın iradesinin yerine gelmesini istemektedirler.

Sözünü ettiğimiz yargı kararları ise bunu engellemektedir. Bu yargı kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin, özgürlükten yoksun bırakılmaya ilişkin 5. maddesine, seçme ve seçilme hakkına ilişkin ek birinci protokolün 3. maddesine aykırı olduğu açıktır. 8 milletvekilinin tutukluluk halleri milletvekili olarak seçilmeden önce dahi yasal değildi ve AİHM kriterlerlerine uymamaktaydı. Mahkeme kararları ayrıca Ek Birinci Protokolde yer alan seçme ve seçilme hakkına ilişkin içtihada ve AİHM‘nin

tutuklama süreleri, yetersiz gerekçeler, klişe kararlar, katalog suçlar, adi koruma önlemlerine yer verilmemesi, duruşma yapılmaması gibi temel hususlara ilişkin tüm içtihadına her yönden aykırı olduğu açıktır‘‘ dedi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye‘deki bu durumun, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmes‘inin siyasi hayata katılmayla ilgili 2. ve 25. maddelerine de aykırı düştüğünü belirterek, "Bugüne kadar bu 8 milletvekilinin herhangi bir suçtan mahkum edilmemiş olmaları gerçeğinden hareketle kendilerine yöneltilen suçlamalar ve haksız tutuklama hallerinin devam etmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin 6 (2) maddesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklara ilişkin Sözleşmesi‘nin 14 (2) maddesinde

belirtilen ‘suçu ispat edilinceye kadar kişi masumdur‘ temel ilkesinin ihlalidir" diye konuştu.

‘Arap Baharı‘nın Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen ve Suriye‘ye sıçrayarak Arap dünyasını derinden sarstığını ifade etden Kılıçdaroğlu, ‘Arap Baharı‘nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasının kendine özgü tarihi, beşeri ve fiziki şartları dahilinde incelenmesinin, bu devrim rüzgarının anlaşılması adına son derece önemli belirtti. Kılıçdaroğlu, ‘Arap Baharı‘nın sadece bölgesel değil, küresel nedenlerle ortaya çıktığını söyledi. Kılıçdaroğlu, ‘Arap Baharı‘nı oluşturanların haklı mücadelelerine Sosyalist

Enternasyonal‘in de el uzatması, onların özgürlük ve adil yaşam hedeflerine destek vermesi gerektiğini ifade etti.

İsrail-Filistin ilişkilerine de değinen Kılıçdaroğlu, iki tarafın barış içinde, hukuk ve adalet çerçevesinde ilişkiler geliştirmesi isteniyorsa, konuya yaklaşırken ve konuyla ilgili akıl üretirken taraflığın çemberinden kurtulması gerektiğini ancak bu şekilde iki tarafın da kabul edebileceği bir çözüm inşa edilebileceğini söyledi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile