Orta Asya Amerikan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Ruslan Jalil de bu olayların cereyan ettiği günlerde memleketi Oş kentinde bulunmuş ve tüm olaylara şahit olmuş bir akademisyen. Malezya ve Almanya'da siyasi bilimler üzerinde yüksek lisanslarını tamamlayan Jalil, Cihan'a yaptığı açıklamada Kırgızistan'ın güneyinde cereyan eden olayların çok kompleks ve karmaşık olduğunu belirtiyor.
Telefonla yaptığı açıklamada bu olayları değerlendirmeden önce bu coğrafyayı iyi tanımak gerektiğine işaret eden Ruslan Jalil, "Kırgızistan'ın güneyi tarımın yoğun olarak yapıldığı verimli topraklara sahip olması hasebiyle nüfusu yoğundur. Ayrıca sadece Kırgızlarla Özbeklerin yaşadığı bir yer değil buralar. Birçok farklı milletin ikamet ettiği, çoğunun vatanı haline gelen yerlerdir. Son cereyan eden olayların karmaşık sebepleri vardır, sadece 'Kırgız-Özbek' çatışması olarak değerlendirmek ve olayı bu açıdan çözümlemek yanlış olur." diye konuşuyor.
Kırgızistan'ın güneyinin önceden beri başkent Bişkek'in bulunduğu kuzeye göre sosyal ve ekonomik açıdan daha az gelişmiş bir bölge olduğunu anımsatan Kırgız Öğretim Görevlisi, "İşsizlik oranı çok yüksek, yaşam düzeyi düşük. Oş ve Celalabad'ın çevresindeki köylerde ise durum daha da kötü. Bundan dolayı ülkenin güneyi hep göç verir, özellikle Rusya'ya gidenlerin sayısı çok yüksek" ifadelerini kullanıyor.
Bölgedeki en büyük sorunlardan birinin Fergana vadisindeki Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan arasındaki sınırların hala belirlenmemiş olması olduğuna dikkat çeken Jalil, sınırlardan dolayı sorunların hep devam ettiğini aktarıyor. Ayrıca bu bölgede su sorunu da olduğunu bundan dolayı da tartışmalar çıktığını kaydeden Kırgız akademisyen, bölgedeki tüm sorunların günlük hayatı yakından ilgilendiren sorunlar olduğunun altını çiziyor.
Ruslan Jalil, Kırgızistan'daki olayların nasıl çıktığına ilişkin düşüncelerini ise şöyle aktarıyor: "Malum, 7 Nisan tarihinde başkent Bişkek'te Kurmanbek Bakiyev'in yönetimi kanlı olaylarla devrildi. Bu olaylar güneyde yönetim boşluğu oluşturdu. Devrik Cumhurbaşkanı Bakiyev bir müddet Celalabad'a sığınmıştı zaten, daha sonra Beyaz Rusya'ya kaçtı. İktidar boşluğundan kendi siyasal çıkarları doğrultusunda yararlanmak isteyen siyasetçiler oldu. Bunlardan biri Özbek asıllı eski milletvekili Kadırcan Batırov. Celalabad Özbek diasporasının başkanı Batırov, Özbekleri teşkilatlandırıp mobilize etmeye çalıştı ve Oş şehrinde Özbekçe yayın yapan televizyonlarda Kırgızları kışkırtıcı ifadeler kullanarak konuşmalar yaptı. 'Bugünü 20 yıldır bekliyorduk. Özbekler, isyan edin. Kırgızistan'ı Kırgızlar kontrol edemiyor, iktidarı kendi ellerimize geçirmeliyiz.' gibi ifadeler kullandı."
Batırov'un güneyin değişik yerlerinde küçük askeri birlikleri olduğunu, Celalabad'taki askeri birliklerinden biri 17 Mayıs tarihinde Kurmanbek Bakiev'in Uzak ilçesindeki evini yaktığını ve Celalabad'ta Kırgızları kışkırtıcı ifadeleri kullanınca halkın Batırov'u geçici yönetime şikâyet ettiğini belirten Jalil, "Geçici hükümet Batırov'la görüşmek üzere Celalabad'taki üniversitesine bir heyet gönderdi. Heyete ateş açıldı 3 kişi olay yerinde, 1 kişi ise hastanede hayatını kaybetti. Batırov, bu olaylardan sonra özür diledi." diye aktarıyor. Jalil, geçici hükümetin de bu olayı görmezden gelircesine geçiştirmeye çalıştığını öne sürüyor. Bu olaydan sonra ise Batırov'un üniversitesinin ateşe verilerek harap edildiğini anlatıyor.
Orta Asya Amerikan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Jalil, Celalabad'daki olayların Oş'a sıçramasını ise şu ifadelerle aktarıyor: "Celalabad'ta bu olaylar cereyan ederken, Oş'takiler çok tedirginlerdi zaten. 10 Haziran'da bir grup 'Özbek' kılığına giren provokatör Oş'taki bir öğrenci yurdunu kundakladı, yurttaki gençlerin ve polisin müdahalesi ile yangın söndürüldü. Aynı gece Oş'taki 'Güney' isimli Özbek mahallesinde gece 12'lerde ezan okundu, Özbeklere 'Özbekler var mısınız, çıkın dışarı' diye anons yapıldı. Bu tür çağrılar Özbeklerin diğer mahallelerinde de yapılmış. Şehir halkı bunu, yani 'savaş'ı ertesi gün fark etti."
Son olarak Oş ve Celalabad'daki durum hakkında bilgi veren Kırgız akademisyen, şu ifadeleri kullanıyor: "Stabilleşti desek olur. Şehirde yaşam eski rutin halini almaya başladı. Şehir içi ulaşım sağlanmış durumda. Tabii ki her şey eskisi gibi olmaz, olamaz. İki taraftan da çok acılar yaşandı. Şu an asıl önemli olan suçluların yakalanıp cezalandırılması. Suçlular ister Kırgız, ister Özbek olsun. Eğer suçlulara cezaları verilmezse 'Nasıl olsa cezalandırılmayacağım' mantığı ile ortaya karıştırmak isteyenler hep türeyecektir. Bunun önü kesilmeli."