Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mübeccel Gönen, edebiyatın dil ile sanatın birleşmesinden doğan söz ve yazı sanatı olduğunu belirterek, "Çocuk kitapları zengin dil deneyimi için her zaman hazır ve temin edilebilen kaynaklardır. Kitaplar çocuğun kendi öykülerini anlatması için hazır bir basamaktır. Çocukta dile karşı hassasiyet oluşturur." dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Marmara Üniversitesi ve Üsküdar Belediyesinin iş birliğiyle düzenlenen "2. Uluslararası Çocuk Kütüphaneleri Sempozyumu" Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde başladı.
"Çocuk Kütüphanelerinde Okul Öncesi Dönem" temasıyla 4 gün sürecek sempozyumun açılış konferansını ise Prof. Dr. Mübeccel Gönen verdi.
Mesleğinde 40'ıncı yılının içinde olan Gönen, bundan sonraki yıllarda kütüphanelerin daha işlevsel olarak görevlerini yerine getireceğini ve yeni kadroların açılacağını söyledi.
Çocuk gelişimciler ve okul öncesi eğitimcilerin de kütüphane çalışmalarının içinde yer alacağını aktaran Gönen, "Çocuk kütüphaneleri çocukların okur yazar bir dünyanın içine açılmasında son derece önemli role sahipler. Çocuk doğduğu andan itibaren ailesinin, evinin içinde çeşitli kitaplar, dergiler, alışveriş işleriyle, yazılarla karşılaşıyor ve onları anlamlandırmaya çalışıyor. Okula gittiği zaman da posterler, afişler yazılı olarak onun karşısına çıkıyor ve onun farklı şeyler öğrenmesini sağlıyor. Çocuklar yaşamlarını bunların içinde sürdürürken ileride de okuyan yazan bireyler haline geliyor." diye konuştu.
- "Öğretmen veya anne babaların, okuyup anlatmaya günde ortalama 20 dakika ayırması gerekmektedir"
Gönen, yazıyla kaliteli ve sık etkileşime girmenin çocuğun gelecekte iyi bir okur yazar olma şansını artırdığına dikkati çekerek, "Resimleri incelemek için çocuğun görsel becerileri, okunan kitabı takip etmek için de dinleme becerilerinin gelişmesiyle sonuçlanıyor bunlar. Bir yaşından itibaren ebeveynin kucağında resimli kitapları okuyup bakan çocuk, yazıyla resim arasındaki farkı ayırt etmeye başlıyor. İki ve üç yaşlarındayken çevrelerindeki görselleri birkaç işaret ve harfi tanıyabilir ve bazı kelimeleri fark edebilirler. Hatta bu yaşlarda yazının bir iletişim aracı olduğunu bilerek 'erken okur yazarlık' olarak adlandırılan, kendi yazılarını yazmaya başlarlar." ifadelerini kullandı.
Birçok çocuğun 4-5 yaşlarında bazı basit kelimeleri ve çevrelerindeki işaretleri okuyabildiğini, öykü bile üretebildiğini belirten Gönen, çocukların çevrelerindeki yazılara farkındalıklarını artırmaya çalışarak okuma yazma gelişimlerinin erken ve sağlıklı bir biçime sokulabileceğini dile getirdi.
Prof. Dr. Gönen, okul öncesi eğitimin önemine değinerek, şöyle devam etti:
"Öğretmen veya anne babaların, okuyup anlatmaya, hakkında soru sormaya ve tartışmaya günde ortalama 20 dakika ayırması gerekmektedir. Dil, bildiğiniz gibi düşünce ve öğrenmeyle ilişkilidir. Dolayısıyla çocuk kitaplarının da çocuk gelişimini hedefleyerek yazılmasında fayda vardır. Burada yazarların son derece önemli rolü var. Aynı konular etrafında piyasada çeşitli kitaplar var ama hep aynı konu etrafında dolaşıyor. Halbuki çocukların öğrenmesi gereken çok daha farklı konular var. Okullarda uygulanan eğitim programlarındaki konu çeşitliliğine bakarak, yazarlar birazcık daha onları katıp çocukların eğitimine ağırlık verecek şekilde kitaplar okurlarsa, okul öncesi eğitimcilerin çocuk gelişimcilerin de eğitim programlarını uygularken işleri biraz daha rahatlayacaktır."
- "Kütüphane eğitim sisteminin bir parçasıdır"
Edebiyatın dil ile sanatın birleşmesinden doğan söz ve yazı sanatı olduğunu anlatan Gönen, "Çocuk kitapları zengin dil deneyimi için her zaman hazır ve temin edilebilen kaynaklardır. Kitaplar çocuğun kendi öykülerini anlatması için hazır bir basamaktır. Çocukta dile karşı hassasiyet oluşturur. Çocuğun kitapla karşılaşması hem duyarak öğrendiği sözcükleri görerek tanımasını hem de bilmediğini görerek öğrenmesini sağlar. Dolayısıyla çocuğun sözcük hazinesine katkıda bulunur. Duyduklarıyla gördükleri arasında ilişki kurması ise çocuğun öğrenmeye başlaması demektir." ifadelerini kullandı.
Mübeccel Gönen, çocuk kütüphanelerinin bebekler, çocuklar, ebeveynler, bakıcılar ve eğitimcilere hizmet verdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Kütüphane eğitim sisteminin bir parçasıdır. Eğitimi destekleyen ve yaşam boyu öğrenme için ortam sağlayan bir kurumdur. Bunun hiçbir zaman unutulmaması gerekiyor. Türkiye'deki çocuk kütüphaneleri bildiğiniz gibi yeterli bütçe olmadığından materyal çeşitliliği sağlayamamakta ve hedeflenen etkinlikleri genelde yapamamaktadır. Personel ise bilgi belge yönetimi ve eğitim alanında uzmanlaşmamıştır. Dış erişim programlarıyla kütüphaneye gelemeyen çocuklara erişim hizmeti verilememektedir. Dolayısıyla kütüphanelerin özel gereksinim duyan çocuklara hizmet veremediğini burada söyleyebiliriz."
Kitaplardaki karakterlerin de çocukların olumlu benlik geliştirmelerine ve ahlaki değerlendirmeler yapmalarına fırsat verdiğine işaret eden Gönen, çocukların kitaplar sayesinde sosyal ve duygusal becerilerini geliştirdiğini sözlerine ekledi.
'Kitaplar Çocuğun Kendi Öykülerini Anlatması İçin Hazır Bir Basamaktır'
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Marmara Üniversitesi ve Üsküdar Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen '2. Uluslararası Çocuk Kütüphaneleri Sempozyumu' başladı Prof. Dr. Mübeccel Gönen: 'Çocuk kitapları, zengin dil deneyimi için her zaman hazır ve temin edilebilen kaynaklardır. Kitaplar çocuğun kendi öykülerini anlatması için hazır bir basamaktır. Çocukta dile karşı hassasiyet oluşturur' 'Çocuk kütüphaneleri çocukların okur yazar bir dünyanın içine açılmasında son derece önemli role sahipler' 'Çocuğun kitapla karşılaşması hem duyarak öğrendiği sözcükleri görerek tanımasını hem de bilmediğini görerek öğrenmesini sağlar'