"Kıyak Emeklilik" Tasarıdan Çıkacak

 Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesini yeniden yapılandıran tasarıda, ‘‘mahkeme üyelerine kıyak emeklilik‘‘ olarak değerlendirilen düzenlemeyi tasarıdan çıkaracaklarını söyledi.

TBMM Genel Kurulunda, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, tasarının, Anayasa değişikliği paralelinde uyum kanunu olduğu, bundan dolayı bir an önce çıkması gerektiğini ifade etti.

Anayasa Mahkemesinin bundan sonra demokrasi, özgürlük ve insan hakları anlayışıyla çalışacağını belirten Üstün, düzenlemeyle ilgili bilgi verdi.

Tasarı üzerinde şahsı adına söz alan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Yargıtay ve Danıştayın yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kanun teklif aşamasındayken, Anayasa Mahkemesi Başkanının bu teklif lehine görüş beyan ettiğini kaydetti.

Hamzaçebi, ‘‘O konuşmanın karşılığı hükümet tarafından bu tasarıyla verilmektedir. Tasarıyla, başkan ve üyeleri önemli imtiyazlarla donatılmaktadır‘‘ dedi. Hamzaçebi, şunları söyledi:

‘‘Tasarıyla olağanüstü bir emeklilik düzenlemesi getirilmektedir. Ballı emeklilik var. Emeklilik maaşları artırılıyor. Bütün sağlık harcamaları hiç bir kısıtlamaya tabi olmaksızın yapılabilecek. Hayırlı olsun başkan ve üyelerine. Bazı üyeler bundan rahatsızdır eminim. Başkan bunu hükümetten talep etmiştir ve hükümet bunu buraya koymuştur. Neyin karşılığında? Hükümet çıkaracağı Anayasa aykırı kanunlara karşı açılacak iptal davalarının reddedilmesi karşılığında.‘‘

Tasarıyla Anayasa Mahkemesine olağanüstü yetki verildiğini ifade eden Hamzaçebi, ‘‘Lütfen bu çirkin, mahkemeyi zan altında bırakacak düzenlemeleri buradan çıkaralım‘‘ dedi.

Hamzaçebi, düzenlemenin teklif değil tasarı olarak geldiğini de anımsatarak, ‘‘Hükümet, bir başka kuvvetle ilgili tasarıyı Meclise getiremez. Bu, kuvvetler ayrılığı ilkesinin rafa kaldırılmasıdır‘‘ dedi.

-‘‘BAŞKAN‘IN  HUKUKÇU OLMASI ÖNGÖRÜLMEMİŞ‘‘-

Daha sonra Hükümet adına konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, tasarının hem Anayasa değişikliği hem de ihtiyaçlardan kaynaklanan zaruret nedeniyle gündeme geldiğini belirtti.

Anayasa Mahkemesinin kararlarının hem Türkiye‘de hem de demokratik ülkelerde zaman zaman tartışıldığını hatırlatan Çiçek, ‘‘Ama hepimizin ittifak etmesi gereken husus, kararlarının tartışılması kurumların tartışıldığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine ihtiyaç olduğu, genel kabul görmüş bir görüştür‘‘ dedi.

Demokrasilerde, demokratik rejimin hukuk alanındaki en büyük koruyucusunun Anayasa Mahkemesi olduğuna işaret eden Çiçek, Anayasa Mahkemesinin, anayasal ihtilafları çözen, sonlandıran, böylece toplumsal düzeni ve barışı sağlayan en güçlü hukuk kurumlarının başında geldiğini söyledi.

Çiçek, Parlamentoların esas itibarıyla konuları düzenlediğini, ancak yapılan konuşmalarda şahıslarla  ilgili değerlendirmeler yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:

‘‘Burada bulunmayan, söz, cevap, düzeltme hakkı olmayan kişilerle ilgili, tek yanlı değerlendirme yaparsak bence çok doğru olmaz. Anayasa Mahkemesine kimlerin nasıl seçileceği Anayasada yazılı. Anayasada yazılı şartlara göre seçilmiş olan birilerine, kendimize göre ‘Şöyle olsa iyi olur‘ diyebileceğimiz bir kısım şeyleri, buraya seçilen kişilerle ilgili bir eksiklik gibi takdim etmek Anayasaya, hukuka aykırıdır. Anayasada olmayan bir şeyi, seçilmiş bir Başkana ‘Şu diploman yok, bu alanda bu eksikliğin vardır‘ şeklinde izafede bulunmak doğru değildir. Anayasa Mahkemesi başkanlarının hukukçu olacağı Anayasada öngörülmüyor. Biz buradaki kurallara göre işlem yapmak, karar vermek zorundayız. Bunun dışında ilave şart koşmaya çalışmak, Anayasaya aykırı olur.

Bugünkü Sayın Başkan‘ın, hukuk fakültesi diploması olmayabilir. Ama hukuk fakültesi diploması olmak ayrıdır, hukuk adamı olmak ayrıdır. Her hukuk fakültesi diploması olan hukuku özümsemiş insanlar değil, birçok yerde darbelerin gerekçesini de hazırlayanların da  önemli kısmının hukuk profesörleri, hukukçu olduklarını biliyoruz. Ama bu tüm hukuk camiasına teşkil edilemez. Esas olan hukuk adamı olmaktır, hukuku özümsemektir, hukukun önemini kavramak ve bunu kararına yansıtabilmektir.

Seçildiği günden beri Sayın Başkan, vermiş olduğu kararlarda, yazmış olduğu muhalefet şerhlerinde hakikaten hak ve özgürlükler, demokrasi noktasında katıldığım önemli açılımları gerçekleştirmiş ve önemli kararlara da imza atmıştır. Hukuk adamı olarak o mahkemenin başında bulunması, hukukçu olmaması noktasından hareketle bir nakisane olarak kendisine söylenemez.‘‘

Çiçek, dünyada Anayasa mahkemesi üyelerinin hepsinin hukukçu olmadığını belirterek, ‘‘Belçika‘da Anayasa Mahkemesi Başkanının öğretmen olduğu ifade ediliyor. Hepimizin beklentisi, Anayasa Mahkemesinin gerçekten kuruluş amacına uygun olarak bir taraftan Anayasa yargısını gerçekten en itibarlı noktaya taşımak, hak ve özgürlüklerin teminatını oluşturmak, siyaset hukukumuz açısından da verdiği kararlarla dünya nezdinde ‘Türkiye‘de de bir anayasa mahkemesi vardır‘ denilerek içtihatlarına atıf yapılan bir konuma getirmektir‘‘ dedi.

-‘‘EN GENCİ 1998‘DE SEÇİLMİŞ‘‘-

Çiçek, milletin karara bağladığı hususları tekrar tekrar gündeme getirmenin doğru olmadığını, yargının tümünü töhmet altına alacak değerlendirme yapmanın doğru olmadığını kaydetti. HSYK seçimlerinde birçok kişinin aday olduğunu, sonuçta belli şahısların seçimde kazanarak kurumda görev yaptığını, aynı durumun Anayasa Mahkemesi için de geçerli olduğuna işaret eden Çiçek, şöyle devam etti:

‘‘Görev yapan insanları birileri seçti diye, birilerinin döneminde seçildi diye veya ‘Siz ileride şunları yapmanız için biz sizlere bunları temin ediyoruz‘ gibi, tümünü zan altında bırakan  değerlendirmeler bence çok doğru değil. O zaman Türk yargısını dünyanın gözünde belli menfaatler karşısında vicdanları, hakkı, hukuku bir kenara bırakan, vicdanları ipotek altına alınmış kişiler haline sokarız. Hiçbir yargı mensubunu böyle bir şekilde suçlamaya hakkımız yok. Kendi vicdanlarına, hukuka göre karar veriyorlar. Kararlarda yanlışlık varsa onu tartışıyoruz, o ayrı bir olay. Ama bu söylenen, kararların doğruluğu, yanlışlığıyla ilgili değil, kişisel zaaflarıyla ilgili çok ağır suçlamada bulunuyoruz. Bu çok doğru değil.

Vatandaşımız bugün Cumhurbaşkanını, Parlamentoyu, belediye başkanını, muhtarı seçiyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren, trilyonluk davaya karar veren bu hakimlerin birilerinden emir ve talimatıyla hareket eden, kimliksiz kişiliksiz insanlar gibi göstermek doğru değil. Kaldı ki bugün Yargıtaya, Danıştaya seçilen arkadaşlarımızdan en genci 1998‘de seçilmiş. Bizim dönemimizde olanlar hiçbiri daha daha birinci sınıfa bile ayrılmamış. Geçmiş dönemlerde, önemli bir kısmı da DYP-SHP döneminde yargıya kazandırılmış arkadaşlarımızdır.‘‘

-EMEKLİLİKLE İLGİLİ DÜZENLEME- 

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile