'komutanın, Aşağıdakilere Suç Yükleyip Kendisini Kurtarması Yakışıksız' (özel)

İdam edilen Binbaşı Fethi Gürcan`ın oğlu Ömer Gürcan, darbeye teşebbüs suçundan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ`un tutuklanmasının doğru olduğunu söyledi.

Darbe teşebbüsünün Genelkurmay Başkanının bilgisi haricinde yapılma imkanının bulunmadığını vurgulayan Gürcan, "Bir Türk subayına, bir komutana aşağıdakilere suç yükleyip kendisini kurtarması çok yakışıksız." ifadesini kullandı.
1962 ve 1963 yılları arasında Ankara`da Harbiyelileri isyana teşvik ettiği gerekçesiyle asılan Süvari Birliği Komutanı Binbaşı Fethi Gürcan`ın oğlu Ömer Gürcan, Cihan Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda Devrimci Halk Partisi Genel Başkanı da olan Gürcan, Başbuğ olayına ilişkin "Babamlarla karşılaştırdığım zaman; babam mahkemede `Ben gelseydim sizi asacaktım, siz de beni asın. Bu işi yapan benim ve bunun suçlusu 15 kişidir. Arkadaki teğmenleri, genç subayları, harbiyelileri bırakın.` diyerek olayı üstlenmiştir. Talat Aydemir de aynı şekilde `soracaksanız hesabını bana verin` demiştir. Şimdi bu olay da belli ki Genelkurmay Başkanının bilgisi dahilinde yapılmıştır, bilgisi haricinde yapılma imkanı yok." dedi.
Albay Dursun Çiçek`in neredeyse iki seneye yakındır mahkeme mahkeme süründüğünü ve buna sahip çıkılmadığını, hatta aşağılandığını dile getiren Gürcan, "Bir Türk subayına, bir komutana aşağıdakilere suç yükleyip kendisini kurtarmak çok yakışıksız." ifadesini kullandı. "Orduda bir komutan dendiği zaman, altında ne oluyorsa, haberi olsa da olmasa da, sorumluluk onundur." diyen Gürcan, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ`un tutuklanmasının da doğru olduğunu ifade etti.
Ordunun iki türlü hareketi olduğunu dile getiren Gürcan, bunlardan birinin tepeden, yani Amerika`nın müsaade etmesiyle yapılan hareketler olduğunu, diğerinin de hiyerarşi dışında yapılan olduğunu belirtti.
Başbuğ`un Yüce Divan`da yargılanmasına yönelik tartışmalar için ise Gürcan, "O, işin mırmırı. Adam yargılanacak, nerde yargılanacak; altındaki insanlar nerde yargılanıyorsa orda yargılanacak." dedi. İki kişinin, üç kişinin imzasıyla yapılacak bir çalışmanın neredeyse yüzlere yakın insana imzalatılmasının komedi olduğunu vurgulayan Gürcan, bunun anlamının ise "Birbirine güvenmemek, hani başımıza bir şey gelirse hep beraber gidelim psikolojisi." olduğunu ifade etti.

Demokrasinin 1980 sonrası konuşulan bir kelime olduğunu savunan Gürcan, "Şu anda Çevik Bir yargılanmıyor, Büyükanıt yargılanmıyor, niye? Kenan Evren hala tutuksuz olarak savcı gidip evinde ziyaret ediyor. Herkes gücünü göstermeye çalışıyor. Sonra bunu Ordu diye de düşünmemek lazım. Ordu üzerindeki, belli kademedeki, yukarıdaki bir kadro. Sonra bunlar sabah akşam Milli Güvenlik Kurulu`nda iç içeler. Sivil iradenin istihbaratı yok mu? Kimin ne yaptığını hepsini biliyor. Darbe yapacak adam yapar, tutup da izin istemez." diye konuştu.

Ordunun da polisin de zaten sivilin emrinde olduğuna dikkat çeken Gürcan, asıl `Siviller niye sisteme hakim olamıyor, politikacılar?` sorusunun sorulması gerektiğini söyledi. "Belli konularda anında tavır koysalar, tamam." diyen Gürcan, "Mesela o albay, orda sahte imza bilmem ne dolaşırken bilmiyorlar mıydı Genelkurmay? Kalkıp borudur morudur diye ötüp duruyordu. O anda üzerine yürümek lazım." şeklinde konuştu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile