Konya’da Selçuklu döneminde ilk örnekleri görülen çeşmelerde, sular kaynaklardan kanallar aracılığıyla taşınırken, taşıma sistemi Osmanlı döneminde biraz daha gelişti. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yaşar Erdemir, su mimarisinin İslam inancında ve kültüründe çok yaygın olduğunu söyledi.
Müslüman Türkler’in Anadolu’ya gelerek Konya’yı başkent yapmasıyla su kültürüne ayrı bir önem verdiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Erdemir, “Türkler başkentleri Konya’da bu su kültürünü, çeşme kültürünü en yüksek seviyeye getirmişlerdir, bunu özellikle söyleyebiliriz. Bugüne gelmese bile yüzlerce çeşme ile diğer su tesisleriyle hem inancımıza paralel olarak hem de insanlığın sağlığına paralel olarak böyle bir mimari unsuru ön plana çıkarttıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi.
Selsebiller, şadırvanlar, buzhaneler ve maksemlerin de Türk-İslam kültüründe insanların su ihtiyacını karşılamak için mimari olarak yapılmış olan yapılar olduğunu ifade eden Yaşar Erdemir, çeşmelerin İslam inancında, hadislerde ve ayetlerde yazılı olan çok önemli kutsal tesisler olduğuna dikkati çekti.
“Kalan en eski örnekler Yavuz Sultan Selim zamanında”
Kendi başına ya da bir yapıya bağlı meydan çeşmesi olarak Selçuklu eseri bulunmadığını anlatan Erdemir, “Görülen örneklerin büyük bir kısmı Osmanlı dönemine aittir. En eski örneklerinden birisi de Yavuz Sultan Selim zamanında yapılmış olan çeşmelerdir. Onun zamanında İran seferi sırasında Konya’ya uğradığında su getirmek için büyük bir çaba harcadığını ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında da bu çabanın devam ettiğini kaynaklardan biliyoruz” ifadelerini kullandı.
İlk örnekleri Selçuklu’da
Selçuklu veziri Sahip Ata Fahreddin Ali zamanında ve Selçuklu Sultanı 1. Alaaddin Keykubat zamanında çok zengin su yapılarının inşa edildiğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Erdemir, “Bunlar sadece Konya’nın içinden değil, Konya çevresinden gelen akarların kaynaklarından getirilerek Konya’ya tesis edilen yapılar olup, bunlara ait örnekler yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Nitekim İnce Minareli Medrese ile Karatay Medresesinin içinde yapılan kazılarda çok zengin su tesisleri ortaya çıkarıldı. Bu bakımdan bunlar bizim Selçuklu dönemi su mimarisiyle alakalı çok önemli ipuçları veren belgeler olarak dikkatimizi çekerler” şeklinde konuştu.
Eserlerin mimari yapıları ve beslendiği kaynaklar hakkında da bilgi veren Erdemir, şunları kaydetti: “Çok sayıda kaynak var. Çayırbağı, Mukbil, Dutlu, Beypınar kaynakları Konya’ya su getiren tatlı su kaynakları olarak bilinir. Diğerleri yer altı sularından kaynaklanan ve Konya’yı besleyen sular olarak dikkat çeker. Eserlerde genel olarak Konya çevresinden getirilen, Sille taşı dediğimiz düzgün kesme taş kullanılmıştır. Zaman zaman mermer de kullanılır ama mermer daha çok kitabeliklerde yer alır. Diğer kısımlarında köşeliklerde ya da kemer ayaklıklarında süslemeli geometrik bitkisel motiflerle çok zengin, çok şatafatlı yapılar yerine, daha sade yapılar tercih edilmiştir. Fakat daha kutsal, daha ulvi yapılar olarak bilinirler.”
Tarihi özellikleriyle öne çıkan çeşmeler arasında Yavuz Sultan Selim, Alipaşa, Hoca Habib, Ferhuniye, Sahip Ata, Ferit Paşa, Sırçalı ve Gevraki gibi yüzlerce çeşme yer alıyor.
Konya'nın Tarihi Çeşmeleri Zamana Direniyor
İslam eserlerinin seçkin örneklerini bünyesinde barındıran Konya, çoğunluğu Osmanlı döneminden kalma tarihi çeşmeleriyle yüzlerce yıldır ‘sebil’ kültürünü devam ettiriyor.