Kore Savasi'nda Edindigi Cep Sobasini 73 Yildir Sakliyor

Kore Savasi'nda Edindigi Cep Sobasini 73 Yildir Sakliyor

Kocaeli’de yasayan 93 yasindaki Kore Gazisi Kamil Baser, savasin 73. yildönümü öncesi yasadiklarini anlatti. Savasta Kore’de makam soförlügü yapan Baser, cephede araçlarina aldiklari yasli bir Çinli’nin el bombasi biraktigini fark edip Çinli’yi öldürdükten sonra ele geçirdikleri cep sobasini 73 yildir sakliyor. Torunlarina bir tarih anlatmak istedigini belirten Baser, evinin bir kösesinde de savastan kalan fotograflarini sergiliyor.

25 Haziran’da Kore Savasi’nin 73. yildönümü öncesi Kocaeli’nin Izmit ilçesinde yasayan 93 yasindaki Kore Gazisi Kamil Baser, yasadiklarini anlatti. Güney Kore’ye destege giderken deniz yolculugunda korku dolu anlar yasadigini belirten Baser, 1950-1951 yillari arasinda 1 yil cephede kaldi. Cephede makam soförlügü yapan Gazi Kamil Baser, aracina aldigi yasli bir Çinli’nin el bombasi birakarak indigini, bombayi fark ettikten sonra hemen disari firlattiklarini belirtti.

Baser, Çinli’nin ölümünden sonra aldigi cep sobasini ise hala sakliyor. Zor zamanlardan geçtigini ve savastan döndükten sonra da uzun süre etkisinden çikamadigini söyleyen Baser, torunlarina ve torunlarinin çocuklarina bir tarih anlatmak maksadiyla evinin bir kösesinde savastan kalan hatiralarini topladi. Fotograflar, plaketler ve madalyalarla dolu kitapliga her gün gözü gibi bakan Baser, Kore’de yasadiklarini siirlere de döktü.

“Cepheye vardigimizda top seslerinden durulmuyordu”

Kore Savasi’na yolunun nasil düstügünü anlatan 93 yasindaki Kore Gazisi Kamil Baser, “Kore’ye asker istegi olunca sabah içtimasinda bölük komutani kura çekmek için ikiye böldü. Bizim taraf Kore’ye ayrildik. Ben ordonat bölügüne ayrilmis oldum. Zanaatkar oldugumdan dolayi piyadelikten ordonatörlüge döndürdüler beni. Agir is makine operatörüyüm. Biz ordonat bölügü, Bornova’da 65. Tümen’de toplandik. Oradaki günlerimiz de dolduktan sonra yolculuk vakti geldi ve bindik gemiye. Bir de baktik ki gemi ilk önce Yunan askerlerini almis. Gemiden Izmir kordona baktigimizda aglamayan insan yoktu. Kore’ye 27 gün 27 gecede vardik. Öyle korkulu denizler vardi ki ‘Tamam artik sag gidemeyiz buradan’ dedim. Düsman bir birligin geldiginin haberini almis Vietnam’i geçtikten sonra. Japonya’ya gittik. 1 gün 1 gece orada kaldiktan sonra tekrar Kore’ye yönlendik, Busan kentine vardik. Oraya gidinceye kadar Yunan askerleriyle boyuna kavga ediyoruz. Gemi süvarisi gemiyi böldü, kalin bir halatla ortaya hat çekti. Fakat kim dinler? Kavga, kiyamet gidiyoruz gemide. Neticede vardik. 1 gün, 1 gece trenle cepheye dogru hareket ettik. Cepheye vardigimizda sisli, yagisli bir hava vardi ama top seslerinden durulmuyordu. Tanklar savasa devam ediyordu” dedi.



“Ben onu öldürmesem kim bilir kaç kisi öldürecekti”

73 yildir sakladigi cep sobasinin kendisine geçtigi hikayeden bahseden Baser, “Kuzey Kore’ye Çinliler yardim ediyordu. Biz Çinlilerle savasiyorduk. Kuzey Korelileri almak 1 günlük is ama Çin bitmiyor ki. Karinca gibi kayniyor. Benim bir tane cep sobam var, Çinliden aldim. Nasil aldim? Makam soförüyken bir hadiseden dolayi kurtaricilara alindim. Yolda yasli bir adama acidim. Arka tarafa aldirdim. Muhafizlarim da vardi. En yakin birlige adami birakiyordum. 500 metre gittikten sonra inmek için isaret etti. Indi ama dikiz aynasindan bir sey gördüm. Eliyle bir sey biraktigini biliyorum. Adam indikten sonra arkadakilere ‘Hemen oraya bakin, bir sey birakti mi?’ dedim. El bombasini birakmis. Konyali arkadasimiz el bombasini disari atti, atar atmaz patladi. Hemen geri gitmeye basladim. Orada acirsam acinacak hale düsecegimi ögrendim. Tabancamla adami yok ettim. Ben onu öldürmesem kim bilir kaç kisi öldürecekti” diye konustu.



“’Pusuya düstüysek, yaniltabilirsek ne ala’ dedim”

Düstükleri pusudan kurtulduklari ani anlatan ve en çok zorluk çektigi anin bu olduguna deginen Gazi Kamil Baser, “En zorluk çektigim ani makam soförüyken yasadim. Hicri Sönmezer adli yüzbasimiz vardi, bölük komutanimizdi ayni zamanda. Onu ve Türkçe de bilen Amerikali bir albayi 8. Ordu Komutanligi’na götürüyordum. Çok süratli kullaniyordum arabayi. Omzuma dokunup dedi ki, ‘120’ye kadar araba senin emrinde, 120’den sonra sen arabanin emrindesin’. Geri dönüsümüzde Amerikali albay tekrar sirtima dokundu, ‘Su yoldan git, daha kisa’ dedi.

Onun dedigi yoldan gittim. 2-3 kilometre gittikten sonra çatal yol ayrilmisti. Nereden gidecegimi sorup tekrar Amerikali albayin dedigi yoldan girdim. Ormanlik bir alandan geçiyorduk. ‘Komutanim galiba pusuya düstük. Düsman varsa, pusuya düstüysek yaniltabilirsek ne ala’ dedim. Artik sonumuz gelmis durumda. ‘Bütün kozunu kullan’ dedi.

Ben de dörtlüleri yakip indim arabadan asagi. Sanki bölük komutanina soruyormusum gibi hareketler yapip suraya park edelim, yemek yiyelim dedim. Giris noktasina gelmeye çalisiyordum. Giris noktasina dogru dönünce sag sinyali yaktim, park edecegimizi zannetsinler diye. Bir gaza basiyorum, arkadan yaylim atesi. Selamete çiktiktan sonra dikiz aynasina bakiyorum Amerikali albay bembeyaz olmus, ölmüs sanki korkudan. Unutulmayacak seyler bunlar ama tabii 70 sene geçti aradan. Bazi seyleri unutmus durumdayiz” seklinde konustu.



“Savastan döndükten sonra etkisi 2-3 sene daha devam etti”

Savastan döndükten sonra ilk 2-3 yil etkisinin sürdügünü ve rüyalar gördügünü anlatan Baser, “Savastan döndükten sonra oranin etkisi 2-3 sene daha devam etti. Gece bazi rüyalarimda birdenbire firliyordum, kalkiyordum. Bazen bagirarak uyaniyordum. 1 sene orada kaldim, 2 yil ayni hadiseyi burada yasadim. 2-3 sene oranin etkisinden kurtulamadigimi oranin belediye baskanina da söyledim. ‘Ikinci vatanim burasi’ dedim. Ben orada makam soförü olunca Kore’yi karis karis biliyordum. Çünkü bir yerde duramiyorduk, her yerde vazife çikiyordu” ifadelerini kullandi.

“Bir tarih anlatayim diye resimlerimi bir arada tuttum”

Evinde savastan kalan tüm fotograflarinin bulundugu köse hakkinda da konusan Kamil Baser, “Torunlarima bir sey dursun diye, bir tarih anlatayim diye resimlerimi bir arada tuttum. Elimde tuttugum kadariyla bir tarih aydinlansin istedim. 1956’nin 6. ayinin 15’inde de evlilik yaptim. Iki gülüm, iki bülbülüm, bir de gonca gülüm vardir. Yani iki kizim, bir torunum bir de torunumun çocugu var” dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile