" Savaş mı çıkıyor?" soruları gündeme gelirken, bunların bir blöften ibaret olduğu ve en kötü senaryonun ise küçük çaplı bir çatışma şeklinde yorumlanıyor.Kuzey Kore bugün son olarak, savaş durumunda olduğunu ilan ettiği Güney Kore ile aralarındaki son iletişim bölgesi olan Kaesong’daki ortak sanayi bölgesinde çalışan Güney Koreli işçilerin girişi yasaklayarak, gerilimin bir adım daha tırmanmasına neden oldu. Güney Kore, Kuzey’in yaklaşık 480 işçiyi engellediği ve 3 işçinin de Güney'e döndüğünü bildirdi. Pyongyang yönetimi dün de 2007’den beri kapalı durumdaki nükleer reaktörü Yongbyon’u yeniden faaliyete geçireceğini açıklamıştı. ÇİN ÜZÜLDÜSon gelişmeler üzerine taraflara itidal çağrısında bulunan Çin, Kuzey Kore’nin son açıklamasından üzüntü duyduklarını ve Kore yarımadasının nükleer silahlardan arındırılması ve Kuzeydoğu Asya'da barışın korunmasından yana oldukları görüşünü yineledi. Çin Kuzey Kore’nin en büyük ticaret ortağı ve Kuzey Kore ile ticaretin yüzde 70’ini gerçekleştiriyor (2011’de 6 milyar dolarlık ticaret olmuştu).Japonya da gelişmeleri yakından takip ettiklerini, Güney Kore ise olası saldırıya sert karşılık vereceklerini bildirdi. ABD yönetimi ise tümüyle Kuzey Kore konusuna odaklandıklarını ve Pyongyang’a müzakere masasına dönme çağrısı yaparak, müttefikleriyle hareket edeceklerini açıkladı.
Rusya da Çin gibi taraflara itidal çağrısı yaptı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ise diyalog eksikliği nedeniyle kötüleşen durumun bir an önce normalleştirilmesi gerektiğini, provakasyonların ve askeri tehditlerin sadece düşmanlık, korku ve istikrarsızlık getireceğini vurguladı.Aslında en çok merak edilen şu: Bu gerilim nereye kadar tırmanacak? Savaş olacak mı? Tüm parametreler savaş ihtimalinin çok zayıf olduğunu gösteriyor. Çünkü başta ABD olmak üzere, gerilim Kuzey Kore’nin de işine geliyor. Dolayısıyla ‘’savaş olmaz’’ görüşü ağırlık kazanıyor.
GERGİNLİK KİMİN İŞİNE GELİYOR?
Gerginliğe ABD açısından bakıldığında, Washington, Çin’e karşı dengeleyici unsur olması açısından Asya Pasifik’teki askeri varlığını arttırmak istiyor ve bunun için de Güney - Kuzey Kore, Japonya, Tayvan, Vietnam, Filipinler gibi ülke ve bölgelerin Çin ile ilişkilerinin gerilmesi işine geliyor. 2012’de ABD, 'dünyanın yeni denge merkezi' olarak tanımladığı Asya Pasifik'e yönelik yeni askerî stratejisinde donanmasının yüzde 60’ını bu bölgeye konuşlandıracağını açıklamıştı. İşte bu strateji kapsamında Kuzey Kore gibi tansiyonun artmasına neden olan hamleler Washington’un bu stratejisine hizmet ediyor.Kuzey Kore’nin Rusya ile birlikte can damarı niteliğindeki Çin ise Kuzey Kore’deki statükonun böylece devam etmesi ve sorunların siyasi yöntemlerle çözülmesinden yana tavır çiziyor. Zira Çin’in, Kuzey Kore’nin gireceği savaş nedeniyle milyonlarca mülteciyi kabul edecek durumu yok. Bunun yanında bölgenin istikrarsız olması, yada olası savaş sonrası Pyongyang’da oluşabilecek yönetim değişikliği, Çin’in uzun yıllardır devam eden çıkarlarını altüst edecektir.
Öte yandan Japonya ile tartışmalı adalar krizi yaşayan Çin’in, Kuzey Kore konusundaki tavrı da yeni Çin yönetiminin dış politikasının şeklini belirlemesi açısından önemli ipuçları verecek. Yeni Çin yönetimi, Japonya ile yaşadığı krizin ve Güney ile Kuzey Kore arasındaki krizde de ABD’nin arka planda olmasını istemiyor. Nitekim daha önceki açıklamalarında da bölgedeki sorunlara üçüncü bir ülkenin (ABD) karışmasını istemiyor. Ancak ABD’nin bölgedeki konumu ve son olaylar karşısındaki adımları, Çin’in bu isteğini akim bırakıyor. Son olarak ABD’nin, müttefiki Güney Kore’yi ‘’korumak için’’ Kuzey Kore sınırına en gelişmiş hava ve deniz kuvvetlerine ait savaş uçakları ve gemilerini göndermesi, Pekin ve Moskova’yı tedirgin etti. ABD kaynaklarına göre, Çin de Kuzey Kore sınırına askeri yığınak yapıyor. Çünkü ABD askeri gücü, burnunun dibine kadar geldi.
KUZEY KORE NE İSTİYOR?
Kuzey Kore’nin tehditleri arkasında ise iki neden bulunuyor. Biricisi, Kore yarımadasının nükleer silahlardan arındırılmasına yönelik Pekin’de yapılması muhtemel olan ve daha önce ABD, Rusya, Çin, Güney ve Kuzey Kore ile Japonya’nın 2003 yılından beri aralıklarla devam eden ancak Kuzey Kore’nin ABD’nin düşmanca tutumunu bahane ederek görüşmelerden çekildiği ‘’altılı görüşmeler’’ de Pyongyang’ın taviz koparmak istemesi. Diğer bir neden ise babasının ölümü üzerine göreve gelen genç lider Kim Jong Un’un, düşman olarak gördüğü ülkelere tehditler savurarak ve tansiyonu yükselterek, halka kendisini güçlü lider olarak tanıtmak ve halkın ve generallerinin güvenini kazanmak. Nitekim bu tür stratejiler, Kim’in babası ve dedesi döneminde de yaşanmıştı.Son gelişmeler ışığında beklen ise bölgede en fazla Kuzey ile Güney Kore arasında küçük çaplı bir çatışmanın yaşanması, bunun ötesine geçmemesi şeklinde. Zira tam ölçekli savaşı çıkarlarına uymaması açısından ne ABD, ne Çin nede bölgedeki diğer ülkeler istiyor .
Kore Yarımadasındaki Gerginlik Kimin İşine Geliyor?
Kuzey Kore’nin bir aydır savurduğu tehditler ve ardından bölgede yaşanan gerginlik, gözleri bölgedeki ülkelerin atacağı adımlara çevirmiş durumda.