Korona Virüsün Psikolojik Etkilerinden Korunma Yolları

Korona Virüsün Psikolojik Etkilerinden Korunma Yolları

Uzman Klinik Psikolog Gülcem Yıldırım’ın Korona virüsün psikolojik etkilerinden korunma yolları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Son zamanlarda bütün dünyayı etkisi altına alan Korona Virüsü hastalığının fiziksel sağlımızı bozduğu kadar ruhsal sağlığımızı da bozduğunu belirten Psikolog Gülcem Yıldırım, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünyanın farklı noktalarında eşzamanlı olarak kitleler üzerinde görülen bulaşıcı hastalıkları ‘pandemi’olarak isimlendiriyor. Corona Virüsü salgınını da geçtiğimiz günlerde ‘pandemi’ grubuna aldı. Corona Virüsü insan psikolojisi üzerinde travmatik bir etki yaratıyor. Travmatik etkiye sebep olmasının en önemli nedeni kontrol edilemez oluşu ve tıp dünyasının virüsü engelleyebilecek bir yönteme henüz sahip olmayışı. Bu durum herkeste panik, korku, çaresizlik, umutsuzluk gibi duyguların açığa çıkmasına sebep oluyor” diye konuştu.

Virüsün ülkemizde ve dünyada çok hızlı yayılması da insanlarda şok etkisi dediğimiz durumun ortaya çıkmasına sebep olduğunu anlatan Psikolog Gülcem Yıldırım açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Yaklaşık birkaç aylık bir süreç içinde okullar tatil oldu, iş yerleri kapandı, günlük hayat durma noktasına geldi. Herkes alıştığı normal rutin hayatından sürekli ev içinde vakit geçirilmesi gereken bir başka hayata geçiş yaptı. Başlı başına sadece rutinin bozulması bile beyin için bir stres nedeniyken virüsün oluşturduğu korku ve panik havası herkeste yoğun bir ölüm ya da hastalık korkusuna yol açtı.

Panik ve korku bağışıklık sistemini zayıflatır

Sosyal medyadan, watsapp gruplarından mesaj ya da mail yoluyla gelen, içeriğinde kaygı, panik ve umutsuzluk barındıran her türlü veri bağışıklık sisteminizi zayıflatır. Bağışıklık sisteminin zayıflaması ise sizi bulaşıcı hastalıklara yatkın hale getirir.Dolayısıyla bu tip görüntülerden yazılardan veya videolardan kendinizi korumak ruhsal anlamda stresle daha kolay başetmenizi sağlar.

İnsan beyni yoğun kaygı ve panik anlarında fabrika ayarlarına geri döner. Fabrika ayarları demek perfrontal korteksin devre dışı bırakılarak(akılcı, mantıklı ve sakin beyin), limbik sistemin (savaş-kaç modundaki bütün memelilerde bulunan hayvani beyin) aktive olmasına sebep olur. Beynimiz hayatımızın riske girdiğini düşündüğünde ;ki beynin en önemli görevi bizi hayatta tutmaktır, savaş-kaç-don tepkilerini devreye sokar.

Dolayısıyla bu kriz sırasında sağlığımızı bozacak, bağışıklığımızı düşürecek en önemli şey strese girmek ve kaygıyı büyütmek. Stres sindirim sistemini kitleyen bir unsur, limbik sistem stresi hayati bir tehlike olarak algıladığında kaçma moduna geçer. Kaçma modunda sindirim sistemi donar. Bağışıklık sisteminin bağısakta yer aldığını biliyorsunuz. Sindirim donunca bağırsak da donar. Bağışıklık sistemi çalışmayı keser. O halde bilinçli bir şekilde stresi azaltmamız, sakinleşmemiz gerekiyor.”

Psikolog Gülcem Yıldırım, stres ve kaygıdan korunma yolları konusunda şu bilgileri verdi;

“Bağ kurmak stresi azaltan en önemli etken. Sevdiğiniz, görüştüğünüzde kendinizi emniyette ve güvende hissettiğiniz insanlarla bağ kurun. Telefonla ya da online yüz yüze görüşebilirsiniz.

Günlük rutinler oluşturun. Rutinlerinizin olması beyne güvendesin kaygılanacak bir şey yok mesajı gönderir. Örneğin her gün aynı saatlerde kahvaltı yapın. Kitap okuma saatlerinizi güne yaymak yerine belli saat aralıklarına koyun. Gün içinde kendi oluşturduğunuz rutinler belirsizlik duygusuyla başa çıkmak için en etkili yöntemdir.

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için evde egzersiz yapın. Yoga ve pilates bu anlamda evde yapılabilecek egzersizlerin başında gelir. Her ikisi de iç kasları çalıştırdığından beyne buradayım, varım mesajı göndererek sinir sisteminin yatıştırılmasını sağlar.

Yavaşlayın. Evde olsanız da ev içinde hızlı yemek yapmak, hızlı hareket etmek, hızlı konuşmak, hızlı yemek yemek stres hormonlarını tetikler. Yavaşlamak kişinin anda kalmasını sağlar, anda kaldığınızda ise anın içinde herhangi bir tehdit ya da tehlikenin olmadığını fark edersiniz.

Kendi iç dünyanızla tanışın. Yaşanan bu durum ne kadar yeni olsa da her insanda oluşturduğu travmanın etkisi farklı. Çocukluk döneminde travmatik anıları fazla olan kişiler bu durumdan daha fazla etkilenirken diğerleri daha az kaygılı ve akılcı davranabiliyor. Yani panik atak hastası olanlar, okb’si olanlar, kişilik bozuklukları olanlar, anksiyete bozukluğu olanlar bu süreci ağır semptomlarla geçiriyor.

Son zamanlardan yaşananlardan dolayı olumsuz olarak etkilendiğinizi düşünüyorsanız, yukarıda bahsettiğim psikolojik problemlere sahipseniz bir uzmandan destek alın.”
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile