Koronavirüs Salgınında Derin Ven Trombozu Hastaları İçin Altın Değerinde Öneriler

Koronavirüs Salgınında Derin Ven Trombozu Hastaları İçin Altın Değerinde Öneriler

Koronavirüs salgınında, derin ven trombozu hastaları için altın değerinde önerilerde bulunan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mert Dumantepe, merak edilen soruları da cevapladı.

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mert Dumantepe, derin ven trombozu ve korona virüs (Covid-19) hakkında merak edilen soruları cevapladı. Derin ven trombozunun (DVT) vücudun, derin toplardamarları içerisinde pıhtı oluşumu ile seyreden bir durum olduğundan bahseden Doç. Dr. Dumantepe, pıhtıların, kanın akışkanlığının değiştiği ve kümeleşmeye eğilimin olduğu büyük cerrahi ve ortopedik ameliyatlar, immobilite, uzun yolculuklar, obesite, hamilelik, hormon replasman tedavisi alma, kanser ve bazı kalıtsal kan hastalıkları durumlarında oluşabildiğine dikkat çekti.

Yıllık olarak görülme sıklığının her 10 bin kişide 5-20 hasta arasında değiştiğini belirten Doç. Dr. Mert Dumantepe, insidansı 60 yaş üzerinde yüzde 1-2’ye kadar yükselmekte olduğunu ifade etti.

Derin ven trombozu hastaları risk altında mı?

Doç. Dr. Mert Dumantepe, derin ven trombozu ve akciğer embolisi nedeniyle tedavi ettiği ve şu an takibinde olan birçok hastadan yakın dönemde endişe dolu mesajlar aldığını kaydederek, "Çünkü hem hastalık hem de kullanılan kan sulandırıcı ilaçlarla ilgili sosyal medyada inanılmaz bir bilgi kirliliği ve yanıtsız sorular mevcut. Bu karışıklığı aydınlatabilmek amacıyla, yönetim kurulu üyesi olduğum Dünya Tromboz Günü (World Thrombosis Day) organizasyonu ile Dünya Tromboz ve Hemostaz derneğinin (ISTH) birlikte hazırladığı, Covid-19 ve Derin Ven Trombozu adlı dokümandan bilgiler vermek istiyorum. İlk açıklık getirmek istediği konu ’kronik hastalık’ karmaşası. Çünkü Türkiye’de birçok kronik derin ven trombozu hastasının, ’kronik’ kelimesi yüzünden kendisini korona virüs açısından yüksek risk grubunda olduğunu zannediyor. Halbuki derin ven trombozu hastalığı için ’kronik’ kelimesinin sadece hastalığın başlangıcından itibaren 1 aydan fazla bir süre geçtiğini ve pıhtının akut dönem özelliğini kaybettiğini anlatır. Dünya Sağlık Örgütü’nün kronik hastalık tanımı ise kronik akciğer hastalıklarını, kronik kalp hastalıklarını ve çeşitli kanserleri içerir. Yani yıllar öncesinde geçirilmiş derin ven trombozu, hastayı şu an korona virüs enfeksiyonu açısından riskli gruba sokmaz." dedi.

Yakın zamanda yayınlanan birkaç uluslararası makalenin tıp dünyasında oldukça büyük tartışmalara yol açtığını dile getiren Doç. Dr. Mert Dumantepe, bu makalelerde korona virüs ile enfekte olan hastaların birçoğunun organlarında pıhtıya rastlandığını, bunun da hastalığın seyrini kötüleştirdiğini ve ölüme yol açtığını açıkladıklarını belirterek, "Ancak şunu özellikle belirtmek isterim ki enfeksiyonlarda damar içinde ve organlarda pıhtı oluşumu sadece korona virüse özgü bir durum değildir. Şiddetli seyreden ve sepsise yol açan birçok viral ve bakteriyel enfeksiyonda, damarların iç yüzeylerinde hasar oluşumu ve enflamasyon ile bağlantılı pıhtı gelişimi uzun yıllardır bilinen bir gerçektir." şeklinde açıklama yaptı.

"Derin ven trombozu geçirmek, kişiyi daha riskli hale sokmaz"

Kan pıhtılaşma bozukluğuna bağlı bir hastalık yani derin ven trombozu geçirmenin, kişiyi koronavirüs karşı daha hassas ya da daha riskli hale getirmediğinin altını çizen Doç. Dr. Dumantepe, kronik derin ven trombozu hastalarının normal popülasyona göre daha riskli grupta sınıflandırılmadığını söyledi.



Kan sulandırıcı ilaç kullanmak kovid-19 açısından tehlikeli mi?

Doç. Dr. Mert Dumantepe, kan sulandırıcı ilaçların bağışıklık sistemini zayıflatmadığını bildirerek, "Kan Sulandırıcılar hastayı daha duyarlı hale getirmez. Kan sulandırıcı kullanan hastaların, koronavirüs yüzünden kan ilaçlarını kesmemeleri, Mutlaka kan sulandırıcı ilaçlarını kullanmaya devam etmeleri gerekmektedir" dedi.

CHEST 2012 kılavuzlarında da belirtildiği üzere, Coumadin kullanan hastaların, eğer INR düzeyleri stabil ise kan tahlillerini 12 haftalık aralıklarla yaptırabileceklerini ifade eden Doç. Dr. Mert Dumantepe, daha sık kan testi yapmak için hastaneye gidip, korona virüs enfeksiyon riskinin arttırılmamasını önerdi.

Ayrıca Doç. Dr. Dumantepe, Dünya Tromboz ve Hemostaz Derneğinin son yayınlanan Antikoagülasyon ve Covid-19 kılavuzunda; sürekli kan tahlili yapılmasını ve evden çıkılmasını gerektirmediği için Coumadin gibi eski nesil kan sulandırıcılar yerine “Yeni kuşak kan sulandırıcı ilaçlara (Xarelto, Eliquis, vb)” geçilebileceği yönünde görüş bildirdiğini kaydetti.

Covid-19 enfeksiyonu INR ya da diğer kan pıhtılaşma testlerini etkiler mi?

Çin’den gelen erken raporlarda, Covid-19 ile enfekte olan ve hastalığın şiddetli seyrettiği hastalarda Dissemine Intravasküler Koagülasyon (DİK) benzeri bir kanama tablosunun geliştiği buna paralel olarak da INR/PT testlerinde uzama, D-Dimer’da yükselme bildirildiğini söyledi.



Doç. Dr. Mert Dumantepe, DVT hastalarında D-dimer yüksekliği koronavirüs enfeksiyonu destekleyip desteklemediği sorusunu şöyle açıkladı: "Yakın zamanda Wuhan’dan gelen bilgilere bakacak olursak; Covid-19’la enfekte hastaların “D-dimer” seviyeleri oldukça yüksek ve bu durum ciddi anlamda kafa karışıklığına yol açıyor. Ancak D-dimer seviyesinin travma, hamilelik, şiddetli enfeksiyonlar ve sepsis gibi birçok nedenle yükselebilir ve korona virüse özgü değildir. Bu nedenle korona virüs enfeksiyonu için D-Dimer testi, tanı ve takip amaçlı kullanılamaz".

Doç. Dr. Mert Dumantepe, hekimlerin bu amansız hastalıkla mücadelede ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını söylerken, salgınla mücadele kapsamında herkesin evde kalmasının, virüsün yayılmasını azaltarak; hasta sayısının belirli düzeyde tutulabilmesi için çok önemli olduğunu söyledi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile