'kredi Notu Artışı, Kalıcı Politikalarla Desteklenmeli'

Kredi notu artışının nedenleri hakkında bilgi veren Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Bekmez, kredi notu artışı kalıcı politikalarla desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Açıklamasında ekonomideki gelişmelerin önemli ve olumlu olduğuna işaret eden Prof Dr. Bekmez, “Geçen hafta, Başbakan’ın ABD ziyareti sonrası gelen olumlu siyasi mesajlar, (not artışının geleceği tahmin edildiği için) Merkez Bankası’nın faizlerde 50 baz puan indirime gitmesi ve hemen sonrasında Moody’s’den gelen not artırım kararı piyasalara olumlu yansımıştır. Bu karar önem arz ediyor, çünkü Türkiye’nin kredi notu, 1992 yılından bu yana ilk kez aynı anda iki derecelendirme kuruluşu tarafından “yatırım yapılabilir” düzeye yükseltilmiş oluyor. Not artışına ilk tepki BİST-100’den geldi ve endeks 93 bin seviyelerine yükseldi” dedi.

“Cari işlemler açığındaki azalmanın not artışının nedenlerden bir tanesi olduğunu görmekteyiz” diyen Prof. Dr. Bekmez, “Cari açığın azalmış olması, Türkiye’nin dengeli bir dış ticaret politikası izliyor olmasından kaynaklanıyor. Kamu mali disiplininin güçlü olması ve iç tasarruflarda meydana gelen artışlar da, not artışının bir nedeni olarak görülmelidir. Son zamanlarda enerjiye yapılan yatırımların artmış, Türkiye’nin enerji alanındaki dışa bağımlılığını azaltacak nitelikte olması ve Türkiye’nin rekabet gücünü artırmaya yönelik yapısal değişiklikler de önemli nedenler arasında sayılmalıdır” diye konuştu.

Not artışının getirileri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Bekmez, “Önceleri, gelişmişlik düzeyi daha düşük ülkelerle aynı kategoride iken, Türkiye şu anda İzlanda, İspanya, Endonezya, Kolombiya, Romanya ve Hindistan ile aynı kategoride yer alıyor. Ekonomilerde bu tür psikolojik etkiler bile önem arz eder. Ancak, öte yandan, ekonomik göstergeleri Türkiye’den daha aşağıda olan bazı ülkelerin daha yüksek kredi notuyla değerlendiriliyor olması da, Türkiye’ye yapılmış bir haksızlık olarak algılanmalı” ifadesinde bulundu.

Not artışıyla birlikte, Türkiye’nin şu anda yüzde birden daha az olan global doğrudan yatırımlardan aldığı payın yüzde ikileri aşacağı tahmin edildiğini de anlatan Prof. Dr. Bekmez, “Not artışının kısa vadeli etkisinden çok, uzun vadeli etkisi önem arz etmektedir. Kısa vadede yükselen borsa endeksi ve faizlerdeki düşüşler, uzun vadeli gelişmeler için sinyal niteliğindedir. Bu yüzden not artışının asıl etkisi uzun vadede görülebilecektir. Uzakdoğu’daki büyük fon yöneticilerinin birçoğu yatırım yapılacak ülkeleri belirlerken en az iki derecelendirme kuruluşu tarafından “yatırım yapılabilir” niteliğinde notu ilke olarak kabul etmektedirler. Bu kural şu an için gerçekleşmiş olsa da, bu süreç biraz zaman alabilecektir” şeklinde konuştu.

Sıcak para girişleri ekonomiyi risklere karşı daha hassas yaptığı için, beklenen sermaye girişlerinin doğrudan yatırım olarak gelmesi, Türkiye açısından önem arz ettiğini de hatırlatan Prof. Dr. Bekmez, “Hükümetin kalıcı yatırımları destekleyici politikalar üretmesi durumunda daha reel etkiler gözlenebilecektir. Risk priminin azalmış olması dolayısıyla, Türkiye’nin dış borçlanma maliyetini de azaltacaktır” dedi.

Dikkat edilmesi gereken hususlara da işaret eden Prof. Dr. Bekmez, “Türkiye’nin dış açığı hala yüksek oranlarda seyretmekte, kamu ve özel sektör borçlarının dikkate alınması durumunda, kırılganlığın hala var olduğu görülmektedir. Bunların bir şekilde azaltılması gerekiyor. Her ne kadar 2011 yılında yüzde 8,5 oranında bir büyüme rakamı yakalandıysa da, 2012 yılında bu oran 2,2 düzeylerinde gerçekleşti. Kapasite kullanım oranları da yine aynı yıllar için yüzde 76 düzeyinden yüzde 74’lere gerilemiştir. Ayrıca, aşırı değerlenmiş Türk Lirası, ihracatı azaltıp, ithalatı artıracaktır” diyerek, bu da dış dengelerin tekrar bozulması anlamına gelecektir” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Bekmez, “Siyasi olarak, Anayasa hazırlama ve barış süreci de kredi notunun daha da yükselmesi için gerekli koşullar olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, Türkiye’nin önünde bulunan seçim süreci de önemli bir handikap. Seçim ekonomisi izlenmesi uzun vadeli hedeflerde sapmalara neden olabilir. Ancak, iki yerel, iki de genel seçim atlatılmasına rağmen hiç birinde seçim ekonomisi uygulanmamış, olması, güzel bir deneyim olarak karşımızda durmaktadır. Sonuç olarak kazanılan bu iyimser hava maliye ve para politikalarıyla desteklenmelidir. Standard&Poor’s da daha fazla direnemeyecek, o da not artırımına gidecektir” diyerek, Türkiye doğru yoldadır ve bu yolda devam etmelidir şeklinde konuştu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile