İki yıl öncesi; haziran ayının ortası… 2008'in son çeyreğinde zirve yapan küresel krizin ardından artık daha dingin günler yaşanıyor. Yorumlar genellikle küresel krizin artık büyük ölçüde geride kaldığı noktasında yoğunlaşıyor. Ama acaba öyle mi… Krizi büyük ölçüde geride bırakabildik mi, yoksa daha önümüzdeki kat edilmesi gereken çok yol var mı…
Yer Mardin; tarih 12 Haziran 2009… Basın mensupları olarak Mardin Çimento'da OYAK Grubu'nun konuğuyuz. OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy ile sohbet ediyoruz. Türkiye'de ve tüm dünyada, mezarlıktan geçerken ıslık çalarak korkusunu yenme çabası hakim; kimse görüyorsa bile gerçeği dile getirmeye pek yanaşmıyor. Coşkun Ulusoy çıkıyor ve küresel krizi geride bırakmanın 2011 yılından önce mümkün olmadığını belirtiyor ve asıl can alıcı, "moral bozucu" tahminini de adeta sona saklıyor:
"Krizden çıkış 2015 yılını bile bulabilir."
2009'un ortasındayız, "artık kriz yavaş yavaş geride kalıyor" derken Ulusoy tutup 2011 yılını işaret ediyor; sonra da adeta "hızını alamıyor", krizden çıkışın 2015 yılını bile bulabileceğinden söz ediyor.
Yine 2009 yılındayız… O dönem TRT Türk'te ekonomi programı hazırlayıp sunuyorum. Bir programda konuğum Coşkun Ulusoy. O günlerde ne konuşulacak, konu küresel kriz tabii ki. Coşkun Ulusoy bir süre önce Mardin'de dile getirdiği görüşünü yineliyor; küresel krizden tümüyle çıkışın 2015 yılını bile bulabileceğini dile getiriyor.
Ulusoy'un bu tahminleri dile getirmesinin üstünden iki yıl geçti. Özellikle geçen yılki tabloya bakanlar "kriz artık tümüyle geride kaldı" diye düşünüyordu herhalde. Hele hele ikinci bir dip olasılığı, ABD'nin notunun düşürüleceği, ABD'yi not anlamında Japonya'nın izleyeceği, AB'nin en güçlü görülen, sanılan ekonomilerinin borç ödeme güçlüğüne düşeceği, euronun geleceğinin tartışılacağı herhalde kimsenin aklına gelmiyordu.
Tüm dünya gibi bizim de kahin ilan ettiğimiz ve "kriz kahini" unvanı vermekte hiç sakınca görülmeyen Roubini acaba bu dönemi de görmüş müydü ki… Üstelik bu kahin iktisatçının daha önceki yıllara göre müthiş bir kamuoyu desteği vardı…
Unutmayalım, Nostradamus da yüzlerce kehanette bulunmuştu bulunmasına ama, bunlar arasında tutmayanlar, ki çoğunluktaydı elbette, unutuldu gitti, tutanlar kimilerine parmak ısırttı.
Kaldı ki küresel krizle ilgili tahmin konusunda Roubini yalnız da değildi; ama bulunduğu üniversite ve kamuoyundan aldığı destek onu ön plana çıkarmıştı.
***
Türkiye 2008 krizinin etkilerini ancak silme aşamasına gelmişken yeni bir kriz kapıda. Ekonomi ilk çeyrekteki yüzde 11 büyümenin avantajıyla ve ikinci çeyrekte yavaşlamış olmakla birlikte yüzde 6.4 dolayında beklenen büyümenin (Eko Analiz 11 Temmuz 2011) etkisiyle yılı yüzde 6-7 dolayında bir oranla tamamlayacak gibi görünüyor. Ama çok açık ki eğilim aşağı yönde.
Artık enflasyondan değil, durgunluktan korkuyoruz. Bu yüzden değil midir ki Merkez Bankası Para Politikası Kurulu da dünkü toplantısından sonra yaptığı açıklamada "önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurtiçi iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğini" bir kez daha vurgulama ihtiyacı duyuyor…
Umarız Coşkun Ulusoy yanılacaktır. Hem eminiz Ulusoy da yanılmayı tercih edecektir. Ama artık şunu kesin olarak görüyoruz. 2008 küresel krizi çok sert yaşandığı için çıkış da biraz tepki anlamında öylesine sert oldu. Bu kez, daha yumuşak bir çöküş ortaya çıkacağa benziyor, dolayısıyla çıkış da aynı ölçüde yavaş, ama daha uzun zamana yayılacakmış gibi görünüyor. Dolayısıyla 2012'nin tümüne yayılan bir durgunluğa hazır olmak gerek. Sonrası mı; 2015'e ne kalıyor ki… Alaattin Aktaş/Dünya
Krizin daha üç yılı mı var?
Krizi büyük ölçüde geride bırakabildik mi, yoksa daha önümüzdeki kat edilmesi gereken çok yol var mı