Kubadabad`da Yeni Buluntular Ortaya Çıktı
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Rüçhan Arık, bu yıl 31`ncisi gerçekleştirilen Kubadabad Sarayları`ndaki arkeolojik kazılar sonrasında çok önemli mimari buluntular ile küçük buluntuların ortaya çıkarıldığını söyledi.Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Arık, yaptığı açıklamada, Konya`nın Beyşehir ilçesine bağlı Gölyaka beldesi sınırları içerisinde yer alan Kubadabad Sarayları`nda Haziran ayında başlanan arkeolojik kazı çalışmalarının bu yılki bölümünün tamamlandığını bildirdi. Kazılar için ayrılan 50 bin liralık ödeneğin bitmesi üzerine çalışmaları sonlandırmak durumunda kaldıklarını belirten Prof. Dr. Arık, tarihi Kubadabad Sarayları`nın ayağa kaldırılarak gün yüzüne çıkarılabilmesi için bölgeye verilen maddi desteğin daha da artırılması gerektiğine dikkat çekti. Bu yıl kazı çalışmaları esnasında 30 yıllık bir kazı evinin onarımını gerçekleştirdiklerini anlatan Arık, deponun ise baştan aşağı elden geçirildiğini, 30 yıllık malzemelerin ise çalışanlar tarafından tasnif edildiğini belirterek şu bilgileri verdi: “Onun dışında arkeolojik kazı çalışmalarımız bu yıl da devam etti. Hem pro-historic dönem kazılarımız sürdü, hem de geçen sene bulduğumuz büyük yapıyla atölye olabileceğini düşündüğümüz binanın arkasındaki kısmı kazdık. Kazı çalışmaları sonunda çok enteresan mimari buluntularla birlikte küçük buluntular çıktı. Buluntu yönünden bu yıl çok memnunuz. Özellikle hem pro-historic, hem de kendi dönemimize ait buluntular çok önemli. Bunları bitirdik. Seramik parçalar bulduk. Özellikle seramikler bu yıl için çok önemli. Hem tarih öncesi, hem de kendi dönemimize ait seramikler bulduk. Metal buluntular ve mimari bağlantıları çıktı. Bu mimari buluntular, dönemlerine ait özellikler veriyor. O bakımdan çok önemli. Bizans dönemine kadar buluntuyla birlikte birtakım yapısal özellikler de dikkati çekiyor. Buradaki yerleşim çok eski dönem. Hem hırıstiyan, hem İslam dönemi; yani Selçuklu dönemi. Hem de milattan önceki dönem; eski tunç çağı. Kalkolotik çağa ait malzemelerin, mimarinin ve malzemelerin yer aldığını gördük. Ki şimdiye kadar Kubadabad için hep Selçuklu demiştik, tabii ki o bizim asıl üzerinde durduğumuz, çalıştığımız konu; Türk-İslam dönemi. Ama bunun yanı sıra diğerleri de çıkınca böylelikle kültür katları da meydana çıkmış oldu. Buralarda hangi dönemlerde yerleşim olmuş, neler kullanılmış, nasıl kullanılmış, bu bizim için çok önemli ve değerli bir bilgidir.”Çalışmalar esnasında 30 yılın sonunda çıkan parçalar içerisinde yapıştırılarak birleştirilmesi gerekenleri de birleştirdiklerini belirten Prof. Dr. Arık, bu sene müzeye 200`e yakın parça teslim ettiklerini belirterek, “Bu azımsanmayacak bir rakam. Özellikle çiniler çok güzel ve önemli parçalar. Onları verdik. Paramız az olmasına rağmen oldukça verimli bir yıl oldu, oldukça memnunuz” dedi. Bugüne kadar devam eden kazılar sırasında ne olduğunu bilemedikleri ama çok büyük bir anonim bir binanın ortaya çıkarıldığını, bunu bir köşk olarak tahmin ettiklerini de belirten Arık, çalışmaları da bu yapının güneyindeki alanda icra ettiklerini anlatarak, gelecek yıl ile ilgili hedefleri konusunda ise şunları aktardı:“Aşağı yukarı 20 kare falan kazıldı. Önümüzdeki yıl da buranın milli saraylar içerisine girmesi için elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Kubadabad Sarayları`nın gerçekten milli saray olması gerektiğini, bunu hak ettiğini düşünüyoruz. Bununla uğraşacağız. Bu konuya ağırlık vereceğiz. Ayrıca, restorasyon ve konservasyon için de bir ekip çalışıyor. Geçen sene ödenek çıkmıştı ve bir firma bunun için çalışıyor. Bakalım onlar nasıl bir şey getirecekler. İnşallah iyi bir röleve hazırlanmış olur. Restorasyon ve konservasyon çok pahalı bir iş. Onun için de elimizden gelen gayreti, araştırmayı ve desteği arayacağız.”