İşte Kubilay Çelik’in köşe yazısı;
KKTC’de Eroğlu’nun işi zor
Bilindiği üzere; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) Cumhurbaşkanlığı seçimini Derviş Eroğlu kazandı.
KKTC'deki kamuoyu yoklamalarında, Mehmet Ali Talat'a karşı, Derviş Eroğlu'nun önde gittiğini görülüyordu.
Ancak buna rağmen; Talat'ın değil de, Eroğlu'nun kazanması birçok kesim için sürpriz oldu.
'Garantör devlet Türkiye'deki hükümet için sürpriz oldu. Çünkü; Kıbrıs'ta barışı sağlamak adına Rum kesimiyle bir yılı aşkın süredir görüşmeler yapan Talat'tan sonra 'şimdi ne olacak?' sorusu sorulmaya başlandı.
Diğer garantör devlet olan Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi de; 'Eroğlu, Talat gibi bizimle uyumlu çalışmaz ve bir süre sonra masadan kalkar' korkusuna kapıldı.
***
Ancak şurası unutulmamalıdır ki; KKTC'de, Türkiye'nin istemediği bir şey olmaz.
Diyelim ki; çok düşük bir ihtimalle, bu olursa, KKTC'de maaşları ödeyen Türkiye, desteğini çeker.
KKTC'ye politik desteğini sürdüren Türk hükümeti, Eroğlu'nu uluslararası arenada yalnız bırakır.
Bu da Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun yıpranması ve görevi bırakmasına kadar gider. (Rauf Denktaş örneğine bakınız.)
***
O yüzden; yeni Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da bunun bilincindedir.
Ancak Eroğlu'nun da işi oldukça zor gibi gözüküyor.
Yani hem İsa'ya, hem de Musa'ya yaranmak zorunda.
* Ya; görüşmeleri ve Rumlar'la birleşmeyi destekleyen Türk hükümetine rağmen müzakerelerdeki bazı maddelere 'Hayır' diyebilir. Ki, bu da; Rumlar'ın masadan kalkmasına neden olur. Buna Türk hükümeti ne der?
* Ya da; Eroğlu'da, Talat'ın yolundan gider müzakereleri sürdürür. Ki, Talat'ın bu tutumundan memnun olmadığı için onu seçmeyen KKTC halkı buna ne der? O da ayrı bir konu...
Ödül törenlerine kot pantolonla gelenler!
Bizdeki ödül törenlerinde; 'davetli olarak gelen veya ödül almak için sahneye çıkan sanatçılar niçin bu kadar kötü giyinir?' anlamakta güçlük çekiyorum.
Yaka, bağır açık, ayaklarında sokak ayakkabıları ve kot pantolon...
Sanki; 'Burada benim ne işim var?', ya da 'Bu töreni önemsemiyorum' havası içindeler.
Türkiye'de sinema dalında yapılan ciddi festivallerin sayısı, bir elin parmaklarını geçmez.
Ancak; bunlara katılan sanatçıların büyük bir çoğunuğu, çok kötü giyinerek davetlilerin ve kameraların önüne çıkar.
***
Sanatçı arkadaşlara tavsiyem; güzel, temiz veya kaliteli giyinmek sizi küçük düşürmez. 'Sanatçı duruşunuz'dan da bir şey kaybettirmez.
Bakın elin oğlunun yaptığı; Oscar, Grammy ve Emmy ödül törenlerine ne demek istediğimi anlarsınız.
Türkiye'deki festival komiteleri; sizlere verdiği değeri göstermek için ayaklarınızın altına kırmızı halı seriyor.
Sizler de onun üstünde; o geceye uygun ayakkabı ve kıyafetle yürüyün.
Unutmayın ki; sizleri alkışlayan bizlere karşı, giyiminizle de bir sorumluluk taşıyorsunuz.
'Söz' kavramını unutalı çok oldu
Geçen pazar günü; Hürriyet'te sevgili Nilgün Karataş'ın bir haberi vardı.
AS/Nexia Türkiye'nin, Rusya'daki ortağı Cem Tezelman'la yapılan röportajın bir bölümü dikkatimi çekti. Okurken; şöyle bir gerilere gittim.
İsterseniz önce Tezelman'ın; Rusya'daki ticaret hayatını anlatırken, söylediği o bölümü bir okuyalım: 'Rusya'da ticaret hayatı, çek-senet üzerine değil, 'söz' üzerine dönüyor...'
Burada; 'Söz' kelimesine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Hani bir aralar; biz de de çok geçerli olan bir kuraldı.
'Yazılmamış kanun' yerine geçen, 'namus' kadar değerli bir kavramdı.
***
'Söz' denen şeyi unutalı çok oldu.
Bizim unuttuğumuz bu değerli kavram; şimdi, düne kadar ticaretini küçümsediğimiz Rusya'da geçerli.
Bizde bunun yerini; çek, senet, kontratlar aldı ama nafile.
Bu bağlayıcı kurallarda artık işe yaramıyor.
Şimdi mahkemelerde; binlerce karşılıksız çek, senet ve vecibesi yerine getirilmeyen kontratlar var.
Sahi ne oldu bize böyle?..
Kubilay Çelik: Eroğlu'nun işi oldukça zor
Güneş gazetesi yazarlarından Kubilay Çelik bugünkü köşesinde Kıbrıs'ta Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi.