Küçükçekmece Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Temel Atma Töreni
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 2002 yılından itibaren, Yunanistan'ın başardıklarını katlamalı olarak başarmaya başlayan bir Türkiye olduğunu belirterek, "Yunanistan veya Avrupa artık, 'Türkiye bunu nasıl başardı ?' diye kendisine sormaya başladı. Bugünkü medyaya yansıyan haber 7 bin doktoru yurt dışında iş arıyor. Benim de onlara ihtiyacım var. Yunanistan'ın 7 bin doktoruna kapılarımız açık. Onları bu ülkeye, birikimleriyle bu millete hizmet etmeye davet ediyorum" dedi.
Müezzinoğlu, İl Özel İdaresi tarafından yapılacak Küçükçekmece Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, herkesin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutladı.
Bakan Müezzinoğlu, "Milletin neredeyse çaresizlikle baş başa kaldığı, ülkenin her bir yanından işgal edildiği, bir taraftan Yunan'ı, bir taraftan Fransız'ı, bir taraftan Rus'u, her bir tarafından bölünmek istenen, üzerinde bin bir çeşit hesapların yapıldığı bir günde, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk büyük Türk milletine inanarak ve güvenerek istiklal mücadelesini başlatıyor. Bugün çok şükür ay-yıldızlı bayrağımızın altında, özgürlüğümüzü ve istiklalimizi yaşamaktan haz duyuyoruz, onur duyuyoruz. Fakat onlara da şükran borcumuzu asla unutmuyoruz. Allah onlardan razı olsun diyoruz" diye konuştu.
İleriye dönük millet ve ülke adına büyük hayaller kurarken, dünün mücadele ruhunu asla unutmamak gerektiğini belirten Müezzinoğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünü hatırlatarak, Türkiye'de egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu ifade etti.
Son 10 yılda, "rüyada görülse inanılmayacak" başarıları gerçekleştiren bir millet olduklarını ifade eden Müezzinoğlu, Türk milletinin fıtratında bu tür bir çok başarıya imza atmış bir millet olduğunu dile getirdi.
Müezzinoğlu, ancak birilerinin bazı zamanlarda kapalı kapılar ardında milletin iradesine müdahaleler planlandığını, bazen darbelerle, bazen milli iradeyi idama götürecek tavırlarla, bazen de milli iradeyi yok farz edecek anlayışlarla Türk milletine yanlışlar yapıldığını, zulüm ve haksızlık yapıldığını kaydetti.
Ancak 11 yıldır AK Parti iktidarının ne pahasına olursa olsun "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve millet ne derse o olacak" dediğini ifade eden Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığı olarak "önce insan, önce sağlık" dediklerini ve bu anlayışın aynı zamanda hem medeniyet hem de devlet anlayışı olduğunu vurguladı.
Müezzinoğlu, 1994 yılında Küçükçekmece'de ilçe başkanı olarak göreve başladığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bu, Küçükçekmece'nin zenginliklerinin ne şekilde heba edildiğini vatandaşlarımızla paylaşırken iki tane örnek gösteriyorum. Birincisi, 'Yan taraftaki Avcılar'a bir bakın. Avcılar'ın başardığını, Küçükçekmece niye başaramıyor?' diyorduk. Ülkemiz adına da Yunanistan'ı örnek gösteriyorduk. Çok şükür ki, 2002 yılından itibaren, evet Yunanistan'ın başardıklarını katlamalı olarak başarmaya başlayan bir Türkiye var. Yunanistan veya Avrupa artık, 'Türkiye bunu nasıl başardı ?' diye kendisine sormaya başladı.
Bugünkü medyaya yansıyan haber, 7 bin doktoru yurt dışında iş arıyor. Benim de onlara ihtiyacım var. Yunanistan'ın 7 bin doktoruna kapılarımız açık. Onları bu ülkeye, birikimleriyle bu millete hizmet etmeye davet ediyorum."
- "Milleti istismar edenlere, milleti slogan cümlelerle kandıranlara asla prim vermeyin"
Müezzinoğlu, AK Partinin 10 yıllık iktidarında zaman zaman "ülkeyi satıyorlar" denildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ülkenin öz kaynaklarını satıyorlar' dediler. Evet sattık. Bu ülkenin özelleştirmeyle ilgili yönetiminin dinamik olması gereken bir çok şeyini milletimizin istifadesi adına sattık. Fakat bir şeyi satmadık, milletimizi satmadık. Bize 'sattın' diyenlere 3 örnek göstereceğim. Almanya 1945 yılında tarumar olmuş şekilde savaştan çıktı. Fakat 1960 yılında bizden işçi almaya başladı.
Biz oraya binlerce insanımızı karın tokluğu için gönderdik. Şu anda oradaki 3. kuşağın Türkçeyi konuşup konuşmadıkları soru işareti. Bu milletin değerlerini, kültürünü bilip bilmedikleri soru işareti. Onların hak ve hukuklarının gerçek bir vatandaş anlamında korunup korunmadıkları soru işareti. Bugün dünya çapında, Türk vatandaşı olarak 5 milyon vatandaşımızın yüzde 99'u karın tokluğu nedeniyle dünyanın değişik ülkelerinde. İnsanımızı biz nerelere sattık? Biz ikinci dünya harbine girmedik. Biz niye Almanlar'ı burada işçi olarak istihdam edemedik, o yönetimleri niye yapamadık? Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olsaydı, bugün olduğu gibi işte, nasıl Yunanistan'daki 7 bin doktora 'Buyurun gelin bize hizmet edin' diyebiliyorsak, bunu 50 yıl önce de derdik. O gün diyebilecek koşulları, darbe yaparak, milli iradeyi idama götürerek önünü kestiler. Beyin göçü dedik. Bizim en iyi yetişmiş insanlarımız Profesör Gazi Yaşargil, Profesör Mehmet Öz ya da bir başkaları acaba İsviçre bizden daha az mı milliyetçiydi ki Gazi Yaşargil'i marka yaptı. Amerika bizden daha az mı milliyetçiydi ki Mehmet Öz'ü marka yaptı ve Amerika'yı bir kalp merkezi haline getiriyor? Bu beyinleri biz nereye sattık. Şimdi geri dönüşünü ve dünyadan beyin almayı planlayan bir noktaya geldik."
2002 yılında yurt dışına tedavi için giden vatandaşlarının net olmamakla birlikte 100-150 bin kişi arasında olduğunu belirten Müezzinoğlu, ödedikleri paranın asgari 50 bin dolar olduğunu söyledi.
Müezzinoğlu, "Neyi satmış oluyoruz? 2012 yılı yurt dışından Türkiye'ye tedavi için gelen insan sayısı 480 bin... İnşallah bu seneki rakam 500 binin üzerindeki bir rakama... Bu rakam Türkiye'nin hak ettiği rakam değil. Bu rakam şu anda Türkiye'nin sağlık turizminden alabileceği payın dörtte biri. İnşallah 5 yıl sonra yüzde 50'lere, 10 yıl sonra da yüzde 70'lere taşıyacağız. Üç saatlik yakın mesafedeki 1 milyarlık nüfusa bu ülke sağlık turizmi anlamında hizmet edecek. Çünkü o özgüveni ve tecrübesi olan doktorlarımız, sağlık çalışanlarımız var. Artık teknolojik alt yapısı olan hastanelerimiz de var. Şimdi sattı diyenlerden bu üç sorunun cevabını bekliyorum. Bu 5 milyon insanımızı karın tokluğuna nereye sattınız? Bu ülkenin büyüttüğü, eğittiği beyinlerimizi dünyanın farklı ülkelerine hangi yönetim anlayışıyla göz yumdunuz ve gönderdiniz? Her yıl 100 binle ifade edilen insanımızın sağlık sorunlarını çözmekteki dinamiklerini koyamamanın anlayışı yönetim anlayışı mıdır? Sabiha Gökçen'i 2 milyar liraya özelleştirdik. Sabiha Gökçen nerede? Yine aynı yerde. İki kilodan fazla toprağını alıp kimsenin bir yere gitmesi mümkün mü? Kapasitesi arttı, vergisi arttı, istihdamı Türkiye'den sağladı. Peki neyi satmış olduk? Milleti istismar edenlere, milleti slogan cümlelerle kandıranlara asla prim vermeyin" diye konuştu.