Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Özge Özata Güngör, yaptığı açıklamada
Üst solunum yolu enfeksiyonları havaların soğumasıyla beraber kulak burun boğaz polikliniğinde sıkça karşımıza çıkan enfeksiyonlar olduğunu söyledi.
Uzm. Dr. Özge Özata Güngör, “Üst solunum yolları enfeksiyonları denince gırtlak ve üst kısmının yani; kulak, burun, sinüsler, yutak, bademcikler ve gırtlağın enfeksiyonları anlaşılır. Bu bölgelerin enfeksiyonları; rinit, nazofarenjit, tonsillofarenjit, larenjit, otit, sinüzit olarak isimlendirilir.Aslında vücudumuz bu enfeksiyonlardan korunmak için elbette bazı mekanizmalar geliştirmiştir. Örneğin burun; havayı ısıtıp filtre görevi görüp temizleyerek yutağa gönderir. Ayrıca üst solunum yollarında bulunan lenfoid dokular bağışıklık sisteminin önemli elemanlarıdır. Üst solunum yolundan salınan müsin adı verilen salgı ve silia denen hareketli tüyler de üsye’den korunma da önemlidir.’’ dedi.
Özellikle kış aylarında sıkça görülen akut nazofarenjit yani nezle; genelde virüslerin neden olduğu 2 ile 4 gün süren; hafif ateş, burun akıntısı, burun tıkanıklığının eşlik ettiği bir tablo olduğuna değinen Dr. Özge Özata Güngör, “Özel bir tedavisi olmamakla beraber, sıvı desteği, ateş düşürücü ve akıntı azaltıcı bir takım ilaçlar ve istirahatle gerilemesi beklenir. Grip ise daha ağır seyirlidir, ateş, halsizlik, kas ağrısı, öksürük daha fazla görülür. Grip olan birisinden direk bulaştığı gibi, grip olan kişinin temas ettiği yerlerden de bulaşabilir. Bu nedenle özellikle kış aylarında halkımız toplu yaşanan yerlerde ellerini sık yıkamalıdırlar. Grip iyileşemezse alt solunum yollarını tutabilir, ek hastalığı olan kişilerinin durumlarını kötüleştirebilir. Bu nedenle risk grubunda olan hastalara (kronik akciğer hastalığı, böbrek veya karaciğer yetmezliği, kilolu insanlar, gebeler, kalp rahatsızlığı olanlar) grip aşısı önerilir. Tedavisi bol sıvı alımı, istirahat, antiviral tedavidir.” diye konuştu.
Konuşmasının devamında bademcik ve yutak iltihabına değinen Uzm. Dr.Özge Özata Güngör, “Tonsillofarenjit dediğimiz bademcik ve yutağın iltihabında; genelde virüsler sorumludur ancak bakteriyel/viral ayırımı biz hekimler için tedavi aşamasında önemlidir. Boğaz ağrısı, ateş, yutma güçlüğü, halsizlik, eklem ağrılarının eşlik ettiği bu rahatsızlıkta virüsler düşünülüyorsa etken olarak; beraberinde burun akıntısı, göz enfeksiyonu, ses kısıklığı ve bazı kan değerlerinde yükselme (lökositoz) görülebilir. Bakteriyel kaynaklı düşünülüyorsa ateş daha yüksek olabilir, ağız içi kuru, ödemli, bademciklerin üzerinde yer yer membranlar mevcut olup, kötü kokulu geniz akıntısı da olabilir. Bakteriyel tonsillitte etken halk arasında beta diye bilinen asıl ismi A grubu B hemolitik streptokok olan bakteridir ve bu etkenle tonsillit öyküsünün sayısı sıklığı bir kbb hekimi için son derece önemlidir. Bu nedenle bakteriyel tonsillit düşünülen hastalarda boğaz kültürü alınması gerekebilir. Viral tonsillitte tedavi nezle de olduğu gibi semptomlara yöneliktir. Bakteriyel düşünülüyorsa penisilin tedavisi, alerji öyküsü varsa alternatif antibiyotikler kullanılır ve destek tedavisi verilir. Ayrıca iyileşmeyen tonsillitlerde halkımız komplikasyonlar açısından mutlaka bir uzmana görünmelidir. Tedaviye rağmen düzelmeyen boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, ateş hatta zaman zaman ağız açıklığının kısıtlı olması peritonsiller apse dediğimiz hastalığın bulgusu olabilir. Bu durumda hasta hastaneye yatırılıp apsesi boşaltılıp ilaç tedavisi acill olarak başlanmalıdır.
Gırtlak bölgesinin enfeksiyonlarını; larenjit, epiglottit, spazmodik krup olarak sınıflandırılabilir ve bunlar genel olarak krup sendromları olarak isimlendirilir. Kruplar en çok virüslerin neden olduğu hastalıklardır. Birkaç gün öncesinden başlayan rinit-farenjit semptomları, nefes alırken göğüste çekilmeler, öksürük, solunum sıkıntısı, ateş eşlik eder. Epiglottitin etkeni daha çok bakteriyeldir ve ciddi solunum sıkıntı yaratabilir. Epiglottit dışındaki krup sendromlarında antibiyotik önerilmez. Soğuk buhar, rasemik epinefrin, steroid tedavisi verilir.” dedi.
Sinüzitle ile ilgilide bilgi veren Dr. Güngör, “Halk arasında bir şikayet olarak çokça bahsedilen sinüzit ise sinüslerin inflamasyonudur. Sinüsler kafa içinde bulunan içinde silialı mukoza denen yapı içeren, böylece koku almayı, burun içi basıncın dengelenmesini, mukus üretimini sağlayan boşluklardır. İnflamasyona neden olan faktörler; burun içinde anatomik bozukluk (deviasyon), alerji, kitle, üsye , doğumsal silia rahatsızlıkları, bağışıklık problemleridir. 6-8 haftadan kısa süreliyle akut diye adlandırılır. Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, bazen ateş, baş-yüz ağrısı olabilir. Kronikleşmiş durumlarda öksürük daha dikkat çekicidir. Sinüzitte etken daha çok bakteriyeldir bu nedenle tedavide antibiyotik verilmelidir. Beraberinde mukolitik ler , burun lavajı ve hastaya göre değişen tedavi seçenekleri kullanılmalıdır. Sinüzit tedavi edilmeze kafa içinde, göz etrafında gelişebilecek olan komplikasyonları nedeniyle son derece önemli bir hastalıktır.
Otitler ise daha çok çocukluk çağında görülen geniş bir hastalık grubudur. Akut otitis media dediğimiz orta kulak iltihabı, basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben de gelişebilir, kreşte, sigara içilen ortamlarda bulunmakla, bağışıklık sistemi bozukluklarıyla veya yarık damak dudak gibi doğumsal problemlerin varlığında da ortaya çıkabilir. Etkenler genelde bakteriyeldir. Ateş, kulak ağrısı, işitme azlığıyla hasta gelebilir. Tanı konulur konulmaz antibiyotik tedavisi ve yanında yardımcı tedaviler başlanmalıdır çünkü bu hastalıktada menenjitten beyin apsesine kadar birçok komplikasyon gelişebilir.” şeklinde konuştu.
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Özge Özata Güngör;
Niğde Devlet Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Özge Özata Güngör kış aylarında sıkça görülen hastalıklar hakkında uyarılarda bulundu.