Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır'dan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesine alınan davanın duruşmasına, tutuksuz sanık Ertürk ile sanık ve müdahil avukatları katıldı.
Duruşmada, önceki oturumun ara kararı uyarınca, Haziran-Aralık 1993 arasında, Kulp'ta konuşlandırılan subay ve astsubayların isimlerinin sorulduğu Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığından cevap geldiği belirtildi. Cevapta, 1999'daki Düzce depreminde, içinde Tugay arşivinin de bulunduğu binaların hasar gördüğü, kalorifer borularının patlaması sonucu arşivin su altında kaldığı ve incelemede de konuya ilişkin belgeye rastlanmadığının kaydedildiği bildirildi.
Maktullerden Ümit Taş'ın gözaltına alınması ve serbest bırakılmasına yönelik jandarma personelinin tespiti için gönderilen müzekkereye ise Diyarbakır, Ankara ve Kulp emniyetinden, "Ümit Taş isimli kişiye ait evraka rastlanmadığı" yönünde yanıt verildiği kaydedildi.
Müdahil avukatları, müvekkillerinin talebi olmamasına karşın davanın Diyarbakır'dan Ankara'ya nakledildiğini hatırlatarak, Ankara'ya geliş gidiş masraflarının, bakanlıkça karşılanmasını istedi.
Duruşmada söz alan Ertürk de yüklenen suçu işlemediğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Israrla Alacaköy bölgesinde, Tugayımın operasyon yaptığını kabul ettiğim söyleniyor. Ben, Alacaköy'de operasyon yaptığımızı beyan etmedim. Biz, Şenyayla'da, asayiş komutanlığının yazılı emriyle operasyon yaptık. Muş'a 5 kilometre mesafedeki Şenyayla'da, 1990'larda terör örgütünün 2 tane sözde kampı vardı. Yurt içinden terör örgütüne katılan veya kandırılan bütün kişiler, önce bu yaylada toplanırdı. Bölgede, istihbarat birimlerine göre, 250 civarında terörist barınıyordu. Örgütün o dönemdeki 2. kişisi Şemdin Sakık buradakilerin başındaydı. Daha önceki komutanlıklar, operasyon yapmaya cesaret edememişti. Böyle bir ormanda çok şehit verileceği düşünülmüştü. Ben, tugay komutanı olarak bu bölgeyi temizleme yolunda yazılı emir aldım."
Ertürk, operasyon sırasında bölgeden birçok sivilin de çıktığını kaydederek, bu kişileri Muş İl Jandarma Komutanlığına yazıyla teslim ettiklerini anlattı.
"Sivil halka yönelik hiçbir kötü muamelem olmamıştır" diyen Ertürk, daha sonra görev yaptığı Şırnak'ta vatandaşlarla iyi ilişkiler kurduğunu, "PKK'lı görünenlerin dahi yemeğini yediğini, bu sebeple Kara Kuvvetleri Komutanlığına, 'PKK yanlısı. PKK'nın yemeğini yiyor' diye hakkında şikayetlerde bulunulduğunu" anlattı.
Erzincanlı olduğundan askerdeyken lakabının "Kürt Yavuz" olduğunu söyleyen Ertürk, maktüllerin öldürülmesi için emir vermediğini ifade etti.
Ertürk, müdahil avukatlarının, Şenyayla'da operasyon sırasında bulunan sivilleri istihbarat için dinleyip dinlemedikleri sorusuna, bu kişileri sorgulama imkanları olmadığı yanıtını verdi.
Müdahil avukatlarının bir sorusu üzerine Ertürk, "Ben, bu ülkenin evladıyım. Moskova'dan gelmedim" dedi.
Mahkeme, Genelkurmay Başkanlığından, Bolu 2. Tugay Komutanlığının arşivinin zarar gördüğüne ilişkin bir kaydın bulunup bulunmadığının sorulmasına ve daha önce çeşitli kurumlara yazılan müzekkerelerin cevabının beklenmesine karar verdi.
Müdahil avukatlarının, Ertürk'ün tutuklanması talebini reddeden mahkeme, şikayetçilerin Ankara'ya geliş gidiş masraflarının karşılanması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunulmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Duruşmayı, HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ile Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran da izledi.
-Davanın geçmişi
Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Alaca köyünde kazıda insan kemikleri bulunmuş, DNA testi sonucunda bunların, 1993'te gözaltına alındıktan sonra kaybolan 11 köylüye ait olduğu kesinleşmişti.
İddianamede, sanık Ertürk'ün "kasten adam öldürme" suçundan 11 kez müebbet ile "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "halkı silahlı isyana teşvik" suçlarından 25 yıla kadar hapsi isteniyor.
Kulp'ta 11 Köylünün Öldürülmesi Davası
Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde, 1993'te 11 köylünün öldürülmesiyle ilgili, dönemin Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk'ün yargılanmasına devam edildi.