Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, İslam İşbirliği Teşkilatına (İİT) evrensel sorunlara karşı İslam aleminin "kültürel ve kurumsal varlığını" dünya sahnesine taşıma çağrısı yaptı.
Demircan, Tunus'un başkentinde düzenlenen İİT'ye bağlı İslami Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonunun (ISESCO) Tunus 2019 İslam Dünyası Kültür Başkenti Kapanış Programı’nda konuştu.
Programa katılan Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, İİT Genel Sekreteri Yusuf el-Useymin ve ISESCO Genel Sekreteri Salim el-Melik'i selamlayan Demircan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un selamlarını ve iyi dileklerini iletti.
Demircan, bir ilahiyatçı, siyaset bilimci, kültür ve devlet adamı olarak İbn-i Haldun'un doğduğu topraklarda bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, "İbn-i Haldun halen pek çok konuda insanlığa rehberlik yapıyor. Tek başına bu rehberlik, İslam aleminin pek çok konuda dünyaya rehberlik yapabileceğinin göstergesidir." değerlendirmesinde bulundu.
Üniversite yıllarında Tunus'ta bulunduğunu hatırlatan Demircan, Beyoğlu Belediye Başkanlığı süresince en önemli icraatlarından birisi olarak saydığı Kefken Kampı'nı, Tunus'ta gördüğü gençlik kamplarından model aldığını anlattı.
Demircan, İİT'nin bünyesindeki kurum, kuruluş ve alt örgütlere değinerek, "Teşkilatın muazzam bir cesameti var. Dünya yüzündeki etki ve etkinliğimiz ise maalesef bu cesamete uygun değil." ifadelerini kullandı.
Her bir katılımcının düzenlenen programa fikirleriyle katkı sağladığını belirten Demircan, "Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakan Yardımcısı olarak benim önerim; deklarasyona ek olarak, kimin ne yapacağını, ne zaman yapacağını tespit eden bir eylem planının da ilan edilmesidir. Kavli duamızı, fiili dua ile takviye etmenin sağlanmasıdır." dedi.
- "Bu coğrafya bizim kaderimizdir"
Demircan, İslam ülkelerinin Müslümanlar ve insanlığa hayırlı hizmetler üretmesinin öncelikli yolunun sahip olduğu eşsiz yaşama kültürünü gün yüzüne çıkarmak olduğunu söyledi.
Bakan Yardımcısı Demircan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaratılanı yaratandan dolayı sevmek, komşusu açken tok yatmamak, kıyamet kopacak olsa da elindeki ağacı dikmek, ana babaya ve yakın akrabaya yardımda bulunmak, harama el uzatmamak, bunlar dinimizin bize nasihatidir ve insanlığın bu nasihatlere ekmek kadar, su kadar ihtiyacı var. Kültürümüzü yaşayarak anlatacağız ya da yaşadığımız ve bizim olan kültürü zamanın araçlarıyla dünyaya aktaracağız. İrfana, ilime, kitaba, sinemaya, tiyatroya, internete zamanın iletişim araçlarına yatırım yapacağız."
"Menfaat için her şeyin mübah olduğu" şeklindeki dayatmanın, "savaş, kaos, eşitsizlik, adaletsizliği" de beraberinde getirdiğine vurgu yapan Demircan, "Bundan kurtulmanın yolu, yeryüzünü ve bir birimizi emanet olarak bilmektir ve bu Müslümanca bir yoldur." görüşünü dile getirdi.
Konuşmasında İbn-i Haldun'un meşhur "Coğrafya kaderdir" sözünü hatırlatan Demircan, şöyle devam etti:
"Bu coğrafya bizim kaderimizdir ve bu yeryüzünde hiçbir ümmete nasip olmayacak bir kaderdir. Neye sahip olduğumuzu bilmekle yetinemeyiz, neye sahip olduğumuzu bildirmekle de yükümlüyüz. Bir eylem olarak dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorunlarla ilgili İslami bakış açısıyla, estetik ve sanatsal derinliği olan küresel bir kampanya geliştirmeyi öneriyorum.
Ötekileştirme, İslamofobi, ayrımcılık, göç ve mültecilik, küresel ısınma, gelir adaletsizliği, aile bu konularda görüşlerimiz ve çözüm önerilerimizi belirleyelim; dünyanın tüm televizyonlarında, sinemalarında, reklam panolarında, meydanlarında, performans salonlarında sergiler, gösteriler, sinemalar, filmler, ilanlarla bir farkındalık oluşturalım. İslam aleminin hem kültürel hem kurumsal varlığını dünya sahnesine taşıyalım."
- "100'den fazla yazma eser dijital ortama aktarıldı"
Türk müzelerinin 1980 yılından itibaren gerçekleştirdiği kültürel miras değiş tokuşuyla uluslararası sergiler düzenlediğini ve bu sergilere katılımın da her yıl arttığını paylaşan Demircan, bu kapsamda Japonya’da "Hazineler ve Osmanlı İmparatorluğu'nda Lale Geleneği", Katar’da "Suriye Meseleleri", Azerbaycan’da "Dünya Müzelerinde Şirvanşahlar Mirası", Sırbistan’da ve Bosna Hersek’te "Okçuluk ve Türk Okçuluğu" sergileri düzenlendiğini aktardı.
Demircan, Türkiye'deki müze, kütüphane, sinema, tiyatro, okullar ve diğer tüm platformlarda kültürel hizmetlerin dijitalleştirilmesine hız verildiğini ifade ederek, 100'den fazla yazma eserin dijital ortama aktarıldığını ve ücretsiz olarak erişime açıldığını söyledi.
- "Özel Destinasyon Olarak Kudüs’ü Şerif"
Kültür ve Turizm Bakanlığının, 2020 yılında İİT üye ülkelerden uzmanları bir araya getirecek bir etkinlik düzenleyeceği bilgisini veren Demircan, "Özel Destinasyon Olarak Kudüs’ü Şerif, temasıyla 8. İİT/ İSEDAK Özel Sektör Turizm Forumu'nun düzenlenmesi planlanmaktadır. Uluslararası toplumun Kudüs’ü Şerif'in kültür turizmi destinasyonu olarak büyük potansiyeli hakkında farkındalık yaratmayı amaçladık."dedi.
Demircan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kuşkusuz, uzmanlarınızın bu toplantıdaki varlığı, İslami ortak kültürel mirasa ait kent kimliğinin korunması ve sürdürülebilirliği konusundaki çabaları zenginleştirecektir. Forumun, ülkelerimiz arasındaki mevcut iş birliği ve Filistinli Kudüs sakinleriyle dayanışmamız için faydalı olacağına içtenlikle inanıyoruz. Tüm üye devletleri söz konusu etkinliğe aktif olarak katılmaya davet ediyoruz."
Kültür Ve Turizm Bakan Yardımcısı Demircan Açıklaması 'İslam Aleminin Kültürel Varlığını Dünya Sahnesine Taşıyalım'
'Teşkilatın (İİT) muazzam bir cesameti var. Dünya yüzündeki etki ve etkinliğimiz ise maalesef bu cesamete uygun değil' 'İbni Haldun halen pek çok konuda insanlığa rehberlik yapıyor. Tek başına bu rehberlik, İslam aleminin pek çok konuda dünyaya rehberlik yapabileceğinin göstergesidir' 'Bu coğrafya bizim kaderimizdir ve bu yeryüzünde hiçbir ümmete nasip olmayacak bir kaderdir. Neye sahip olduğumuzu bilmekle yetinemeyiz, neye sahip olduğumuzu bildirmekle de yükümlüyüz' 'Bir eylem olarak dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorunlarla ilgili İslami bakış açısıyla, estetik ve sanatsal derinliği olan küresel bir kampanya geliştirmeyi öneriyorum'