Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin yargılanmasına devam edildi.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, kamuoyunda "kumpas davaları" olarak bilinen Balyoz, Devrimci Karargah gibi davaları onayan eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul, hakim karşısına çıktı.
Sanık Ertuğrul, yakınları ve avukatının katıldığı duruşmada, Ertuğrul hakkındaki iddianamenin özeti okundu.
İddianamede, sanığın örgüt mensuplarınca örgüt adına çalışması için takip edildiği, örgüt mensubu eski yargı mensupları ile aynı dairede 2015'e kadar çalıştığı, terör dosyalarının görüşüldüğü dairede örgütün istediği yönde karar çıkarılması için özel müzakere heyeti oluşturduğu, bu kapsamda örgüte mensup tetkik hakimlerini belirli dosyalar için görevlendirdiği belirtildi.
Sanığın, kritik öneme haiz dosyaların görüşülmesi sırasında dairede o güne kadar görülmeyen şekilde bazı üyelerin daireden uzaklaştırılmasını sağladığı aktarılan iddianamede, örgüt yöneticisi olmakla yargılanan eski tetkik hakimi ve eski Yargıtay üyesi Ahmet Toker ile 2001, örgüt mensubu eski tetkik hakimi ve daire üyesi Fikriye Şentürk ile 2003'ten bu yana birlikte çalıştığı, bu kişilerin üye seçilmeleri konusunda girişimde bulunduğu, Toker'in organizesinde örgüte sadakat içinde sorunsuz faaliyet yürüttüğünün anlaşıldığı kaydedildi.
İddianamede, sanığın, "2011'den itibaren Dairede yaşanan olağan dışı olaylardan haberinin bulunmadığı, sadece işini yaptığı" yönündeki savunmasının, meslek deneyimi göz önüne alındığında hayatın olağan akışına aykırı olduğu da belirtildi.
Ertuğrul'un ayrıca kamuoyunda geniş yer tutan Balyoz davasında oy birliğiyle onama kararı verilen heyette başkan olarak yer aldığı, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'nın yargılandığı Devrimci Karargah örgütü davasını da FETÖ yapılanmasının rahatsızlığı nedeniyle Dairedeki iş bölümünün değişeceğinin konuşulmasına rağmen apar topar gündeme alarak onanmasını sağladığı ifade edildi.
Dairede dizayn edilen yapı içinde birçok örgütsel taktiğin uygulandığı süreçlere tanık olan sanığın, buna rağmen örgüt mensubu üyelerle çalışmaya devam ettiği, özel heyetler oluşturarak örgütün talepleri doğrultusunda karar çıkması için sevk ve idare sağladığı belirtilen iddianamede, Ertuğrul'un başta örgüt içinde yer almamakla birlikte örgüt üyeleriyle fikir ve eylem birliği içinde yapıya dahil olarak örgütün istediği kararların çıkmasını sağladığı, böylelikle örgüt üyeliğinden cezalandırılması gerektiği aktarıldı.
- Ertuğrul'un savunması
Savunma için söz verilen Ertuğrul, 30 yıllık meslek hayatının 20 yılını terör suçlarına bakan dairede tetkik hakimliği, üyelik ve başkanlık yaparak geçirdiğini, son 20 yılda verdiği kararlar nedeniyle birçok terör örgütünün açık hedefi haline geldiğini anlattı.
Duruşmalarda üstü kapalı ikazlar dışında çok sayıda tehdit mektubu aldığını ifade eden Ertuğrul, "Meslek hayatımın büyük bölümünde terör örgütlerinin açık hedefi olmama rağmen şu an terör örgütü üyeliğinden yargılanıyor olmam beni gerçekten incitiyor." dedi.
Öğrencilik yılları dahil hiçbir dernek, cemaat, parti oluşumu içinde yer almadığını, tarafsızlığını korumak adına sosyal çevreden bile uzak durarak yaşadığını öne süren Ertuğrul, şunları söyledi:
"Yargısal faaliyetlerim sırasında kimseden emir, talimat ve tavsiye almadım. Her zaman dosyadaki bilgi, belge ve kanuna uygun vicdani kanaatime göre karar verdim. Masumiyet karinesini gözden uzak tutmadım. Hep hukuka uygun davrandım. Bu uğurda gece gündüz çalıştım. Bu yapıyla ne cemaat olarak adlandırıldığı dönemde ne hizmet hareketi denildiği dönemde ne de terör örgütü denildiği dönemde ilgim alakam oldu. Bu yapıya ve elemanlarına ne sempati duydum ne sempati gösterdim. Yargı içinde mensupları olduğunu bilerek kimseyle hareket etmedim. Hiçbir ilgim olmayan bu terör örgütü ile irtibatlandırılarak tek kişilik hücrede 622 gündür tutukluyum, hakkımdaki tüm iddiaları reddediyorum. Savunmam bundan ibarettir."
Ekrem Ertuğrul'un avukatı da itirafçıların beyanlarında müvekkili aleyhine suçlamada bulunmadığını, müvekkilinde Bank Asya, ByLock gibi örgüt mensubiyetini gösteren kayıtlara rastlanmadığını, gözaltı kararından sonra Yargıtay Birinci Başkanı'nın odasına giderek, burada emniyete kendisinin teslim olduğunu savunarak, müvekkilinin tahliyesini istedi.
Duruşmada daha sonra Mahkeme Başkanı Burhan Karaloğlu, Ertuğrul'un adına kayıtlı hat üzerinden 2010 Temmuz ayında firari örgüt yöneticileri Osman Karakuş ve Şerif Ali Tekalan ile görüşme yapıldığına ilişkin kayıtları okudu.
Ertuğrul, "Kayıtlar yalan söylemez ama bu kişileri tanımıyorum, görüşmeyi hatırlamıyorum." savunmasını yaptı.
- Müdahillik talepleri
Devrimci Karargah Örgütü davasında aldığı mahkumiyet kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesince onanan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'nın davaya katılma talebine ilişkin dilekçe gönderdiği belirtildi.
Duruşmada hazır bulunan ve davaya katılma talebinde bulunan Balyoz davasında aldıkları hapis cezaları Yargıtay 9. Ceza Dairesince onanan eski Kurmay Albay Ali Yasin Türker, annesi Kadriye Türker ile eski Tümamiral Erdem Caner Bener'e söz verildi.
Ali Yasin Türker, Balyoz davasında aldığı 16 yıl hapis cezasının sanığın başkanlığını yaptığı 9. Ceza Dairesince onandığını, Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verene kadar bin 8 gün tutuklu kaldığını söyledi.
Ertuğrul'un yalnızca sahte olduğu bilirkişi raporlarıyla kanıtlanan dijital raporlara dayanarak cezasını onadığını ifade eden Türker, şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtti.
Türker'in annesi Kadriye Türker de oğluna verilen hapis cezası onandığında Yargıtay önünde yerlerde yuvarlandığını ifade ederek, "Ben ilkokul mezunu bir anneyim. Kendi alamadığım eğitimi çocuklarıma vermek için yıllarca çalıştım ama benim oğlumun cezasını onadılar. Hiç vicdan azabı duymadın mı?" dedi.
Caner Bener ise Balyoz davasında yargılandığında Tümamiral olduğunu, bin 84 gün hapis yattığını anlatarak, "Özel yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı yargılamanın adaletsiz olduğunu dünyaya ispatladık. 9. Ceza Dairesine de gerekli argümanları verdik. Buna rağmen kasıt içinde cezamızı onadılar. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sonucu tekrar yargılanıp beraat ettik. Tasfiye edilmemiz sonrasında örgüt mensubu subaylar bizim yerimize getirildi, Türkiye'yi 15 Temmuz'a sürükleyen süreç yaşandı. Biz görevde olsaydık bunlar yaşanmazdı. Sanık darbecilerin değirmenine su taşımıştır." diye konuştu.
- "Yargıtayın rutin işleyişi"
Ardından sanık Ertuğrul'a Devrimci Karargah davası kararını Dairenin görevinin değişeceği bilinmesine rağmen neden verdiği soruldu.
Ertuğrul, daire kayıtlarının incelenebileceğini, dosyanın kesinlikle öne alınmadığını, diğer tutuklu dosyalarla aynı kategoride incelendiğini ileri sürdü.
9. Ceza Dairesinin görevinin değişeceği tartışmaları başlamadan 6 ay önce dosyayla ilgili duruşma tarihinin verildiğini savunan Ertuğrul, "Ne bir tavsiye ne bir talimat ne bir öne alma olmuştur. Hiçbir dosyada ayrım yapmadım." dedi.
Bir başka soru üzerine Ertuğrul, heyetlerin oluşumu için özel çaba harcamadığını, herkesin her türlü dosyaya baktığını, nitelikli dosyaların kıdemli tetkik hakimlerine verilmesinin Yargıtayın rutin işleyişi olduğunu, bu kapsamda kaleme bir müdahalesinin bulunmadığını öne sürdü.
Evinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait kitap ve CD ele geçtiğinin hatırlatılması üzerine Ertuğrul, Gülen'in terör örgütü üyeliğine ilişkin dosyasının daha önce Yargıtay 9. Ceza Dairesine geldiğini anımsattı. Ertuğrul, şu savunmayı yaptı:
"Evimde dosyalarla ilgili arşiv var. Kararlarla birlikte evimde arşiv olarak bulunduruyorum. Tetkik hakimi olarak Abdullah Öcalan dosyasını da ben okumuştum. Bu nedenle Öcalan'ın kitapları da var. Bunların içinde dosya içeriğine ilişkin kitaplar, yayınlar da mevcut. O kitapları okudum. O dönemki başkanın da iznini alıp dosyaya koymuştum. PKK, KCK ile ilgili de yasak yayınlar var ama bunları okumam gerekiyordu. Arama sırasında Balyoz kararını ve PKK/Öcalan kararını aldılar, Gülen ile ilgili kararı bırakıp, yalnızca kitaplara el koydular."
Yargıtaydaki seçimlerde oy konusunda talimat alıp almadığı sorulan Ertuğrul, "Buna cesaret edecek adam olmamıştır." dedi.
Ertuğrul, Yargıtay başkanlığına adaylığının gündeme gelip gelmediği yönündeki soruyu, "Hayır, aklıma dahi gelmedi." diye yanıtladı.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, katılma taleplerini reddetti ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Devrimci Karargah davasına ilişkin incelemenin yapıldığı dönemde diğer tutuklu dosyaların ne kadar sürede karara bağlandığının sorulması, sanık hakkında ifade veren eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK üyesi Kerim Tosun ile eski 9. Ceza Dairesi katibi Özmen Polat'ın tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 25 Temmuz'a bırakılması kararlaştırıldı.
'Kumpas Davalarını' Onayan Heyetin Başkanı Hakim Karşısında
Kamuoyunda 'kumpas davaları' olarak bilinen Balyoz, Devrimci Karargah gibi davaları onayan eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ertuğrul, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti Ertuğrul: 'Yargısal faaliyetlerim sırasında kimseden emir, talimat ve tavsiye almadım. Her zaman dosyadaki bilgi, belge ve kanuna uygun vicdani kanaatime göre karar verdim' Duruşmada, eski emniyet müdürü Avcı ile bazı Balyoz davası sanıklarının müdahillik talebi reddedildi