Küresel Kamu Diplomasisi Ağı 4. Genel Kurulu

Başbakan Başmüşaviri Prof. Dr. Karlığa: 'Günümüzde tüm dünyanın büyük bir krizden geçmekte olduğunu ve bunun temelinde de bir medeniyet krizi olduğu konusunda dünyanın önde gelen aydınları hemen hemen ittifak halinde' 'Bu krizin temelinde bağnazlıklar, bilgisizlikler, tahammülsüzlükler, ön yargılar, düşmanlıklar, kin ve nefret duyguları var, neticesinde şiddet ve terör eylemlerine dönüşmekte ve sonra da kanlı savaş ve saldırganlık eğilimleri yaygınlaşmaktadır. Bu da bizim karşı karşı bulunduğumuz durumu içinden çıkılmaz bir hale sokmaktadır'

Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Kurulu Başkanı ve Başbakan Başmüşaviri Prof. Dr. Bekir Karlığa, günümüzde tüm dünyanın büyük bir krizden geçtiğini ve bunun temelinde de bir medeniyet krizi olduğu konusunda dünyanın önde gelen aydınlarının ittifak halinde olduğunu belirtti.

Türkiye adına dönem başkanlığını Yunus Emre Enstitüsünün yürüttüğü Küresel Kamu Diplomasisi Ağı'nın (GPDNet) 4. Genel Kurul Toplantısı, Marmara Üniversitesi Tarihi Rektörlük Binasında başladı.

İsveç, Macaristan, Polonya, Portekiz, Tayvan, Singapur, Filipinler, Güney Kore ile Nijerya'dan kamu ve kültür diplomasisi kuruluşlarının temsilcilerinin yer aldığı toplantı kapsamında düzenlenen "Çatışan Toplumları Bir Araya Getirmede Kamu Diplomasisinin Rolü" konulu uluslararası konferansta konuşan Karlığa, çatışmaların, tartışmaların, bölünmelerin, karşılıklı düşmanlıkların temelinde tarihin köklerinin yattığını anlattı.

Karlığa, İslam medeniyetinin bir bilgelik medeniyeti olduğunu, 21. yüzyılda bu barışçıl ortamın kurulamadığına ve sıkıntıların buradan geldiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Günümüzde tüm dünyanın büyük bir krizden geçmekte olduğunu ve bunun temelinde de bir medeniyet krizi olduğu konusunda dünyanın önde gelen aydınları hemen hemen ittifak halinde. Bu krizin temelinde bağnazlıklar, bilgisizlikler, tahammülsüzlükler, ön yargılar, düşmanlıklar, kin ve nefret duyguları var. Neticesinde şiddet ve terör eylemlerine dönüşmekte ve sonra da kanlı savaş ve saldırganlık eğilimleri yaygınlaşmaktadır. Bu da bizim karşı karşıya bulunduğumuz durumu içinden çıkılmaz bir hale sokmaktadır. Bu krizin çok ağır faturalarını ödüyoruz. O kadar can kaybı, o kadar tarih kaybı. Uzağa gitmeye gerek yok, Suriye'de öldürülen, yurtdışına kaçıp, sürgüne giden, hicret eden milyonlarca insanı bir kenara bırakalım, 5 bin yıllık tarih hazinesi yok oldu. Bundan daha büyük bir facia olmaz. Bu bir medeniyet yıkımıdır. Bağdat'a saldırıldığında 7 bin yıllık tarih hazineleri kayboldu. Karşı karşıya bulunduğumuz bu kriz insanlığın uzun asırlar içinde oluşturduğu evrensel değerleri kökten tehdit etmektedir."

Çoğunlukla dini, etnik ve mezhep kökenli olan çatışmaların ortadan kaldırılmasına yönelik çözümlerin de ne yazık ki gerçekçi olmadığını vurgulayan Karlığa, tarihten günümüze çatışma alanlarının ortaya çıkması ve zaman zaman da küresel boyuta erişmesi araştırıldığında, bunun pek çok sebebinden söz edilebileceğini aktararak, "Bu çözümsüzlüğün temelinde iki ana neden yatmaktadır: Birisi çıkar, sömürü, diğeri de cehalet, yanlış bilgi ya da bilgi kirliliğidir." dedi.

Karlığa, bilgisizlik alanının özellikle din olduğunda bu durumun daha da içinden çıkılmaz bir hal aldığını, kendi inançları konusunda doğru bilgiye sahip olmayan insanların, inandıkları değerlerle, yaşadıkları hayat arasında sağlıklı koordinasyon kuramayacaklarını ifade ederek, "Bütün bu olumsuz gelişmelere dur diyecek yeni bir erdemler mücadelesi başlatmanın zamanı geldi. İnsanı önceleyen yeni bir medeniyet anlayış ve bilincinin tüm toplumlarda yaygınlaşmasına çalışmak zaruret haline gelmiştir. Bu tarihin bizden beklediği en önemli ödevlerdendir." değerlendirmesini yaptı.

- "Aslında tam olarak birbirimizin söylemek istediği şeyleri anlamıyoruz"

Kolombiya Üniversitesinden Siyaset Bilimi Uzmanı Brigitte Nacos da dünya tarihinde hiç olmadığı kadar çok fazla bilginin bugün insanlara anında sunulabilir durumda olduğunu, teknolojik gelişmelerin yapılan çalışmaları çok daha kısa sürelerde yapmaya olanak sağladığını ifade ederek, "İlk baktığımız anda sanki her şeyi herkes anında yayınlıyor durumda gibiyiz ama bu herkes tarafından çok da olumlu karşılanıyor mu acaba?" dedi.

Aynı söylem, anlatım ve mesajın farklı kişilerce, farklı politik ortamlarda çok farklı şekillerde algılanabildiğini belirten Nacos, şöyle konuştu:

"Batılı liderler terörizmle savaşmaktan, El Kaide, IŞİD, Boko Haram gibi gruplardan bahsettiğinde, birçok Batılı olmayan taraf farklı düşünüyor aslında. Onlar bunu terörizme karşı savaş değil İslam'a karşı bir savaş olarak algılıyorlar. Yani aynı kelimeler, cümleler farklı coğrafyalarda çok farklı anlamlar taşıyabiliyor. Bir zamanlar öngörülmüş olan küresel köy ortaya çıktı ama elimizde olan şey, buradaki birliktelik değil daha çok bir elektronik ortam, elektronik ilişki. Konuşuyoruz, sanki birbirimizi anlıyor durumdayız ama aslında tam olarak birbirimizin söylemek istediği şeyleri anlamıyoruz. Bu da çatışmaların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Günümüzde dünyada tam da böyle bir durumla karşı karşıyayız."

Fransa'da yayımlanan haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo'nun karikatür krizine de değinen Nacos, toplumların birbirlerinin kültürel değerlerini anlamayıp, bilmedikleri zaman işledikleri nefret suçları ve konuşulmayan şiddetin farkında olmadıklarını vurguladı.

Nacos, "Birbirimizin tarihini, kültürünü, dinini anlayabilmek, aslında toplumların bir araya getirilmesini sağlayacak en temel araç olmalı. Her toplumda çatışma olur, ben yapının doğasında olduğunu düşünüyorum ama geleneksel diplomasi, bugün yaşadığımız anlamdaki çatışmalarda pek işe yaramıyor artık. Devletlerle iletişim kurulması, bildiğimiz geçmişteki klasik diplomasi ayağı konusu var bir taraftan ama sonrasında bir de devreye giren kültürel değişim, yani dil, kültür sanat, spor alanlarındaki etkileşim söz konusu." ifadelerini kullandı.

Klişelere karşı mücadele etmenin en büyük çaba olması gerektiğini dile getiren Nacos, "Bütün ülkeler, kültürlerde uluslararası alanlarda var olan bu klişelere karşı mücadele etmemiz gerekiyor." dedi.

- "Kapsayıcı bir diplomasi yaklaşımına ihtiyaç var"

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş de kamu diplomasisi araçları aracılığıyla sofistike ve birbiriyle ilişkili küresel konular üzerinde çalışarak, bunlar üzerinde kafa yorarak var olan ve potansiyel çatışmaların üstesinden gelmenin mümkün olabileceğini kaydetti.

Ateş, "Bugün uluslararası ilişkilerde bildiğimiz klasik diplomasi devam etmekte ama öte yandan da bu süreç içerisinde daha proatkif bir yaklaşımla, daha yerel, yaşanan çatışmalara da müdahale edilebilmesi için kamu diplomasisine ihtiyacımız var. Şimdi daha kapsayıcı bir diplomasi yaklaşımına ihtiyaç duyduğumuzu anlıyoruz. Stratejik iletişim ihtiyaçları, kültürel diplomasi, böylelikle de bunların politika yapıcılarla birlikte gündelik yaşama aktarılabilmesi gerekiyor." diye konuştu.

Genel kurul seçimiyle devam edecek etkinlik, yapılacak oturum ve konferansların ardından 21 Ekim Cumartesi günü sona erecek.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile