Vakıflar Genel Müdürlüğü Konferans Salonunda gerçekleştirilen Ensar Vakfı Buluşmalarına konuk olan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş "Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Türkiye’nin 2023 Siyaset Reformu" hakkında bir konuşma gerçekleştirdi. Ensar Vakfı Ankara Başkanı Ercan Poyraz’ın açılış konuşmasının ardından Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, halkoylaması ile milletin kabul etmiş olduğu anayasa değişiklikleri çerçevesinde atılması gereken bir takım hukuki adımların ve yasal süreçlerin olduğunu belirtti.
Bundan sonraki sürece ilişkin perspektifin ne olacağı ve siyasete hangi bakış açılarının yön vereceği konularını ele alan Kurtulmuş, Türkiye’de siyasetin iki farklı siyasi çizginin mücadelesi üzerinde geliştiğini belirterek, bu siyasi çizgilerden birisinin iktisadi ve siyasi elitlerin oluşturduğunu, diğerinin ise milletin içinden çıkan, halkın tercih ve taleplerine güvenen, medeniyet değerlerimizi savunan ve değişimci dönüşümcü milletin çizgisi olduğunu kaydetti.
Tepeden inmeci anlayışın, zoraki bir modernleşme ve batılılaşmayı bu milletin önüne koyduğunun altını çizen Kurtulmuş konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Bu tepeden inmeci yapının dayattığı bir başka husus ise millet eğer zıvanadan ve onların belirlediği istikametin dışına çıkarsa, milletin haddinin bildirilmesi ve milletin hizaya sokulması operasyonlarıdır. Türkiye’nin darbe teşebbüsleriyle geçmiş maalesef siyasi tarihleri de hepimizin hafızalarındadır. En son 15 Temmuz’daki hain darbe teşebbüsü Türkiye’nin önlenmiş olmasına rağmen uzun yıllarını alan ve heba eden bir teşebbüs olarak kalmıştır. Terörün oluşturduğu baskının ve finansal mühendisliklerle halkın soyulduğu dönemlerde bunların yapıldığını biliyoruz. Türkiye’deki reform ve değişim hareketleri bir günde bir siyasi partinin gündemine gelmiş değildir. Bu süreç son 200 yılın temel meselesidir. Önümüzde 3 tane temel konu var bunlardan birisi Yeni Türkiye. Siyasetiyle, iktisadıyla, dış politikasıyla, toplumsal yapısı ve devlet millet ilişkisiyle güçlenmiş, milletin söz sahibi olduğu yeni bir Türkiye. Türkiye’nin büyük ve güçlü olmak mecburiyeti var."
"2007 referandumu Türkiye’nin yakın siyasi tarihinin en önemli noktalarından birisidir"
2002 ve 2016 yılı arasındaki dönemin politik reformlarına değinen Kurtulmuş, bu dönemin değişim bakımından en sancılı ama en çok mesafe alınan dönemlerinden birisi olduğunu ifade ederek, "Bir taraftan statükocu bürokratik oligarşi direnmiş, bir taraftan da milleti değişime zorlamıştır. Bu çerçevede 2002-2016’nın en önemli gelişmelerinden birisi bürokratik oligarşinin zayıflaması ve bu anlamda siyasi iradenin bürokrasiye karşı güçlü hale gelmesidir. Katılımcı demokrasiyi güçlendirecek adımların atılmasıdır, milleti iradesinin daha güçlü bir şekilde ortaya konulmasıdır. Türkiye büyük bir olağanüstü dönemin kapısından döndü, eğer Türkiye’de parlamento 367 garabetiyle tıkanmasaydı belki 2017 referandumuna gidilmeyecek ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin önü açılmayacaktı. Dolayısıyla 2007 referandumu Türkiye’nin yakın siyasi tarihinin en önemli noktalarından birisidir. 2010’dan sonra da Türkiye darbelerin sonuçlarıyla yüzleşmeye ve mücadele etmeye başladı.
Ardından da darbe teşebbüslerinin yargılanması oldu, şimdi önümüzde 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yargılanmaları var, farklı dosyalarla bu teşebbüslerin yargılanmaları başlatıldı ve ümit ediyoruz ki 15 Temmuz’un hesabı bu darbe teşebbüsüne katılanların burnundan fitil fitil getirilir" şeklinde konuştu.
2023 hedefleri
Politik reformlar bünyesinde gelecek 2017-2023 vizyonunu açıklayan Kurtulmuş, bu çerçevede parlamentoda HSYK ile ilgili seçimlerin yapıldığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti üyesi olduğunu ve 21 Mayıs’ta Genel Başkan olarak referandumun gerektirdiği acil adımların atılmış olacağını vurguladı. Bundan sonra bir geçiş süreci olacağına dikkat çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Temennimiz odur ki bu geçiş süreci çok hızlı ve doğru şekilde olsun. Parlamentodaki diğer partilerle de çalışılarak Türkiye’nin anayasa değişikliğinin gerektirdiği uyum yasalarının çok sıhhatli bir şekilde çıkarılmasını sağlayacağız. Diğer bütün partilerinde bu sürece katkıda bulunmalarını isteriz. Gelecek vizyon kapsamında yeni anayasa talebi şimdilik büyük oranda karşılanmıştır, 12 anayasasının yönetim modeli değiştirilmiştir. İkincisi ise sivil-asker ilişkileridir. Her şerde bir hayır vardır, 15 Temmuz’daki hain teşebbüsten sonra ortaya çıkan manzarada Türkiye sivil-asker ilişkilerinin demokratikleştirilmesi için önemli adımlar atmak durumundaydı. Kuvvet Komutanlıklarının Bakanlıklara bağlanması, Jandarma ve Sahil Güvenliğin İçişleri Bakanlığına bağlanması, askeri okulların Milli Savunma Üniversitesi şeklinde dönüştürülmesi gibi alanlarda sivil-asker ilişkileri konusunda demokratikleşmenin yapılması Türkiye’nin senelerdir hayal ettiği önemli adımlardır. En son HSYK’dan da askeri yargıyla ilgili üyelerin çıkarılması, askeri mahkemelerin Türkiye’den kaldırılması ve sadece bir disiplin mahkemesi haline dönüştürülmesi de devrim niteliğinde bir adımdır. Çünkü biliyoruz ki nice siviller askeri mahkemelerde yargılandı. Bu iki adımdan sonra önümüzde 4 tane temel alan daha var hızla yerine getirilmesi gereken. Bunlardan birisi anti demokratik bütün yasaların kaldırılması, değiştirilmesi ve yenileştirilmesi gerekiyor, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası ve Meclis İçtüzüğü bunlardan bazılarıdır. Bir başka önemli alan Türkiye’nin uzun zaman meşgul eden ve Türkiye’nin 1 buçuk trilyon maddi kayba uğramasına neden olan terörün bitirilmesi ve tamamen tasfiye edilmesi gerekiyor. Türkiye 36-37 yıldır terörle boğuşuyor ve bu terör örgütlerinin arkasındaki bir takım uluslararası güçler de teröre her türlü destek veriyor, olan bu milletin çocuklarına oluyor, askerlerimiz şehit oluyor. Eğer Türkiye’ye ilişkin fikirler varsa, bununla ilgili projeler varsa bütün siyasi aktörler bunları kamuoyunun gündemine getirmelidirler. Türkiye bu bölgede daha fazla bölünmenin, parçalanmanın asla adresi olamaz, daha fazla toparlanmanın adresi olur."
Kurtulmuş Açıklaması 'Türkiye Bu Bölgede Daha Fazla Bölünmenin, Parçalanmanın Asla Adresi Olamaz'
37 yıldır terörle boğuştuğunu ve bir takım uluslararası güçlerin teröre her türlü destek verdiğini belirterek, “Eğer Türkiye’ye ilişkin fikirler varsa, bununla ilgili projeler varsa bütün siyasi aktörler bunları kamuoyunun gündemine getirmelidirler. Türkiye bu bölgede daha fazla bölünmenin, parçalanmanın asla adresi olamaz, daha fazla toparlanmanın adresi olur" dedi.