Nevşehir'in Ürgüp ilçesindeki bir otelde düzenlenen Liberal Düşünce Kongresi'nin açılışında konuşan Yayla, 2008 yılından itibaren Türkiye'nin hızlı bir olaylar sürecinden geçtiğini anlattı.
Özellikle Gezi Parkı odaklı eylemlerle başlayan süreçte Türkiye'de çeşitli toplumsal kesimler arasında büyük ayrışmaların yaşandığını savunan Atilla Yayla, bu ayrışmalardan liberallerin de nasibini aldığını vurguladı.
LDT bünyesindeki bazı kişilerin topluluğu terk ederek ayrı dernek kurduklarını bildiren Prof. Dr. Yayla, "Her ne kadar bu süreç içerisinde bir takım yanlış söylemler tuttursalar da bir takım çirkin hareketler yapıldıysa da bunları bir düşmanlık sebebi olarak görme eğiliminde değilim. Liberal düşünceye yapılacak her katkıyı memnuniyetle karşılamak durumundayız" diye konuştu.
Diğer toplum kesimlerinde görülen ayrışmaların liberal topluluklarda da görülmesinin iki ana nedeni olduğunu belirten Yayla, şöyle devam etti:
"Bunlardan birisi hükümete ve Tayyip Erdoğan'a olan bakıştır. LDT'de, yukarıdan aşağıya empoze edilmeyen ama arkadaşların tercihleriyle ortaya çıkan bir konsorsiyum var. Konsorsiyum bize diyor ki; siyasi partiler, iktidarlar ve liderler ne melektir ne de şeytan. Ne onlara tapmalıyız ne de onlardan nefret etmeliyiz. Bu aktörleri icraat, söylem ve eylem bazında tek tek değerlendirme, ilkelerimize yakın gördüğümüz şeyleri yaptıklarında tebrik ve teşvik etmeli, aykırı gördüğümüz şeyleri de eleştirmeli ve önünü kesmeliyiz. Yani toptancı bir yaklaşımdan uzak durmalıyız."
Atilla Yayla, liberaller arasında ayrı düşüncelerin ortaya çıkmasındaki bir diğer sebebin ise hükümet ve cemaat tartışmalarıyla ortaya çıktığını dile getirildi.
Bazı çevrelerde "Fetullah Gülen cemaati ve hükümet arasında bir savaş olduğunun söylendiğini" aktaran Yayla, "Bu bir bakıma doğru bir bakıma da yanlış bir tespittir. Aslında bu mücadele hükümet ile cemaat arasında değildir. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındadır" şeklinde konuştu.
Meşruluk ile gayrimeşruluk arasında bir mücadele olduğu zaman liberal ilkeler ve demokratik ilkelere inanan bir insanın doğal safının "meşruluk" olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yayla, şunları kaydetti:
"Meşruluğu savunmak bir siyasal partiyi ya da lideri savunma anlamına gelmez. Meşruluğu savunmak, ilkeleri savunmak anlamına gelir. Demokratik usullere uygun olarak siyaset yapan aktörler yanlış yapabilirler, hata yapabilirler ancak bu onları gayrimeşru pozisyona itmez. Buna karşılık açık ve meşru siyaset yapma yolunu terk ederek, devlet içerisinde gizli bir yapılanmayla bürokratik iktidarı, sivil toplumun çeşitli kesimlerini sindirmek için kullanmak ve daha sonra da bunu fark edip kendisine cephe alan iktidara karşı savaş açmak gayrimeşrudur. Bir liberalin bu gayrimeşru pozisyonun yanında durması ahlaka da liberal ilkelere de aykırı gelmektedir. Ayrılığın, ayrışmanın ikinci kaynağı budur."
İstanbul'da eğitim üzerine yeni bir dernek kurma çalışmalarında sona gelindiğini vurgulayan Atilla Yayla, Türkiye’deki insanların hayır ve eğitim faaliyetlerine para verdiğini gözlemlediklerine işaret etti.
Eğitimin kutsal bir faaliyet olarak görüldüğünü dile getiren Yayla, şunları ifade etti:
"Kutsal bir faaliyet neredeyse. TED ve TEV gibi büyük ve çok başarılı büyük kaynaklara hükmeden dernekler olduğu gibi, muhafazakar camiada da önemli kaynakları kullanan dernekler var. Bunlardan belki biz de nasibimizi alırız diye Değerli Eğitim Derneği'ni kurmak üzereyiz. LDT tarihinde ilk defa böyle bir derneğe iş adamları ilgi gösteriyor. Bize ilgi gösteren iş adamlarının hepsi de entelektüel tipler. Bu bize bir fikir veriyor, demek ki bizim entelektüel olan, okuma yazma kabiliyeti olan, fikir faaliyetlerinden zevk alan kişilere yaklaşmamız gerekiyor."
Liberal Düşünce Kongresi
Liberal Düşünce Topluluğu (LDT) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atilla Yayla, Paralel Devlet Yapılanması'na yönelik çalışmaların meşruluk ve gayrimeşruluk mücadelesi olduğunu söyledi.