HaberTürk tv ekranlarında yayınlanan Akşam Raporu programına konuk olan Radikal Gazetesi Yazarı Ertuğrul Mavioğlu ve Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık ve Prof. Dr. Yalçın Küçük hakkında değerlendirmelerde bulundular.
Ahmet Şık'ın göaltına alınması şaşırtıcı mıydı değil miydi sorusunun pek önem taşımadığını ifade eden Mavioğlu, "Zira yaklaşık bir haftadır Oda Tv'ye yapılan baskın sonrasında çeşitli medya organlarında Ahmet Şık hakkında bir karalama kapmanyası başlatıldı. Bunun polis kaynaklı olduğuna hiç şüphe yok. Çünkü Ahmet Şık ile ilgili çarpıtılmış neredeyse bütün bilgi kırıntıları baştan aşağı bu yazıların içerisinde vardı. Şık buna cevap vermeye çalıştı sesini pek duyuramadı. Ama daha öncedeki pek çok gözaltındada neredeyse biz gözaltına alınacak insanları medyadan okur hale gelmiştik. Yani bu da benzer bir durum gibi geliyor bana" dedi.
Gözaltına alınma gerekçesinin, Oda tv'nin bilgisayarında çıktığı öne sürülen Şık'ın yazdığı son kitap olduğunu belirten Mavioğlu, "00 kitap koduyla bir de bir nottan bahsediliyor, o notun ne zaman ve kim tarafından ne amaçla yazıldığı konsunda hiçbir bilgi yok. Ama oradaki ifadelerde tabi Ahmet Şık çalıştırılsın Nedim Ahmet'i çalıştırsın, kitap seçimden önce yetişsin, bu kitap Hanefi Avcı'nın kitabından daha kapsamlı olsun falan gibi böyle bir sürü laf salatası var. Ve muhtemelen Ahmet Şık esas itibariyle burada çıktığı öne sürülen birtakım dökümantasyonlarla bu soruşturmaya tabii tutuldu ki zaten bir haftadır sürdürülen karalama kapmanyasında da Ahmet Şık'ı çoktan ergenekoncu ilan etmişti birileri.
İki konuya dikkat çekmek istediğini söyleyen Mavioğlu şunları kaydetti:
"Avukatların açıklamasına göre Ahmet Şık ergenekon terör örgütüne üye olmak ve halkı kin ve nefrete teşvik etmek gibi bir suçlamayla karşı karşıya. Umuyoruz ki sonu iyi olacak yani Ahmert Şık gözaltından bırakılacak. Ve yine Şık'ın ergenekon gibi bir yapılanmayla derin devlet bu devletin kendi iç yapılanmasındaki karanlık işleri çevirenlerle hiçbir alakası olamayacağını anlamak için Ahmet'e de soru sormazlar. Ahmet'in gazetecilik yaptığı süre boyunca yaptığı haber arşivlerine şöyle bir göz atarlar. Onda da mı anlamadılar bizim birlikte yazdığımız kitaba bakarlar. Bu soruşturmanın aslında ellerinde verilen bilgiler varken niye derin devlete, niye JİTEM'e, niye asit kuyularına, niye faili meçhul cinayetlere falan uzanmadığını bunların sorumlulularının niye soruşturulmadığını yazan bu kitaptan yola çıkarak, Ahmet'in bu suçlamayla derin devlet mensubu olma suçlamasıyla hiçbir alakası olamayacağını, tam tersine bunun kaşısında olduğu gerçeğini görürler. Bu da mı yetmedi 2007 yılında çıkan özde örnek günlüklerine bakarlar ve biz bu soruşturmayı hangi haberlerden yola çıkmıştık acaba diye unuttuklarını bir zahmet hatırlarlar. Yani demem o ki sözün bittiği yer bu ergenekon soruşturmalarında birkaç sefer yaşandı. Ama şimdi herhalde çok daha net gözler önüne serilmiş durumda. Eğer ki ergenekon soruşturmasını sürdürenlerin amacı kendi iddiaları gibi, Türkiye'nin karanlık geçmişiyle hesaplaşmak, Türkiye'ye demokrasi, özgürlük barış getirmek ise o halde bu ayaklarına sıktıkları kurşun nedir diye sorarım. Ama niyetleri hakikaten çokça zamandır o Türkan Saylan'ların gözaltına alındığı dönemden beridir konuşulan esas dert sivil dikta inşaatıysa esas dert Makkarticilikse, esas dert Türkiye'deki muhalif sesleri çeşitli gerekçelerle susturmak ise buna da diyecek herhangi bir lafımız yok."
AHMET ŞIK'I ÖNDE GELEN MUHALİFİN TUTUKLANMASI OLARAK NİTELEMEK DOĞRU DEĞİL
Nazlı Ilıcak ise konuşmasında, sivil dikta iddialarına kesinlikle katılmadığını belirterek, "Burada hükümetin rolünden ziyade şöyle birşeyi ön plana çıkarmak lazım. Ahmet Şık Fethullahçı yani cemaatin poliste örgütlenmesine ilişkin bir kitap yazıyordu. Ve bu kitap Oda tv'de çıktı 'o kitap' başlığıyla. Esasında Ahmet Şık ile ilgili hareket bununla ilgili olarak başladı. Yani muhalifler tutuklanıyor derken ben Ahmet Şık'ın özür dilerim ismini bile duymamıştım o kadar mutfağında çalışmadığım için gazeteciliğin. Önde gelen bir muhalifin tutuklanması olarak nitelemek bu işi zor. Ahmet Şık bir kere böyle bir kitap yazdığı için başına bu geldi diye konuştu.
"Ortaya şimdi şöyle bir durum çıkıyor" diyen Ilıcak, "Birileri bu kitabı itibarsızlaştırmak mı istiyor daha yayınlanmadan veya gerçekten böyle bir düzenek mi kuruldu Oda tv, Nedim Şener, önce Hanefi Avcı'ya bir kitap yazdırdılar cemaat eleyhine, ondan sonra Ahmet Şık'a mı bir kitap yazdırmaya gayret ediyorlar cemaati karalama üzerine. Şimdi ortada bu ergenekon davası başladığı günden beri çok garip bir iddia var. Diyelim ki Avukat Serdar Öztürk'ün bürosu basılıyor orada irticayla mücadele eylem planı diye bir plan çıkıyor bunu diyor polisler koydu cemaatin parmağı var diyor. Mesela 1. ordu bir plan semineri yapıyor. Bu plan seminere uydurularak bir balyoz planı hazırlandı ve üstelik bu balyoz planı Gölcük'te istihbarat karşı koyma biriminin altından çıkıyor bunu cemaat yapmıştır diyorlar. Hanefi Avcı tutuklanıyor bu kitap sonrasında o da atuhaf. Birdenbire bir takım kasetler çıkıyor bu kasetleri cemaat koydu diyor. Şimdi çok tuhaf birşeyle karşı karşıyayız. Yarbay Mustafa Dönmez'de krokiler çıkıyor silahları gösteren orada silahlar bulunuyor cemaatin organizasyonu diyor. Ben bir hüküm vermiyorum fakat son derece tedirginim. Bir taraftan bakınca Makkartizm gibi bir olay var. Bir de mümkün olmayan böyle birşeyi bir cemaat nasıl yapar devletin istihbarat birimleri yok mu" şeklinde konuştu.
ORTALIK ÇOK KARIŞIK
Ilıcak, "Diyelim ki Soner, Ahmet Şık, Nedim Şener 'biz sevmiyoruz bu cemaati tehlikeli buluyoruz' böyle bir tertibe girmiş olsalar dahi hatta Hanefi Avcı'ya da bu tertibe soksanız dahi bunu ergenekonla nasıl irtibatlandıracaksınız ben bunu anlamıyorum. Kimseyi de suçlamıyorum yanlış anlaşılmasın ortalık çok karışık" dedi.
KİMİN AYAĞINA BASILSA O, CEMAAT YAPTI DİYOR
Burada kitabın soruşturmasının yapılmadığını savunan Ilıcak, "Esas itibariyle Oda tv kapsamında bu kişilere ulaşılıyor sadece mesele bu kitap değil Hanefi Avcı'nın kitabı var sonra tertemiz bir belgesi var işte o tertemiz belge sözüm ona Yalıçın Küçük ile Soner Yalçın arasında bir kurye gidip geliyor. Nasıl bir yayın yapılacağı düzenleniyor. Orada Yalçın Küçük'ün ergenekonla ilişkisi olduğu da ileri sürülüyordu. Kimin ayağına basılırsa o cemaat yaptı diyor" şeklinde konuştu.
BEYAZ GAZETE
'O kitabı yazdığı için başına bu geldi'
Sabah Gazetesi Yazarı Nazlı Ilıcak, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Gazeteci Ahmet Şık ile ilgili, "Fethullahçı yani cemaatin poliste örgütlenmesine ilişkin bir kitap yazıyordu. Böyle bir kitap yazdığı için başına bu geldi" dedi.