MHP'nin, CHP ve BDP ile birlikte 'hayır'cı cephede yer almasını eleştiren Başer, "MHP, bunu şu an iktidarı yıpratmak ve seçime zorlamak amacıyla yapıyor. Objektif değiller." dedi. Başer, ülkücülerin yarısının da 'evet' diyeceğini kaydetti.
Abidinpaşa Ülkücü Kuruluşlar Davası sanıklarından Osman Başer, 12 Eylül'de yapılan darbenin ardından Mamak Askeri Cezaevi'ne kondu. 18 yaşında cezaevine giren Başer, 7'si Mamak olmak üzere toplam 14 yıl yattıktan sonra 32 yaşındayken delil yetersizliğinden beraat etti.
Halen avukatlık yapan Osman Başer, cezaevinde yaşadıklarını anlattı. İşkencenin her türlüsünü gördüğünü ifade eden Başer, "Mamak anlatılmaz. Bulgaristan'da Türklerin toplandığı Belene kampından daha kötüydü. Buraya insanlar girdiği zaman insanlığını unutacaktır. Mamak Askeri Cezaevi, Mustafa Pehlivanoğlu, Hasan Alemlioğlu ve Bekir Bağ'a mezar olmuştur. Biz bu mezar içinde canlı yaşayan ölüler idik. Annelerim ve kız kardeşlerimizi buraya bizi görmeye gelirken dayak yiyerek içeri alınıyorlardı. Burası anlatılmaz, yaşanır." dedi.
"GÖRDÜĞÜM İŞKENCELER HALA RÜYALARIMA GİRİYOR"
Başer, gördüğü işkencelerin üzerinden 20-30 yıl geçmesine rağmen hala büyük sıkıntılar yaşadığını anlatırken, "Gördüğüm işkenceleri hala rüyalarımda görüyorum. 4 çocuğum var. Bu çocuklarım bu acıları işkenceleri yaşamasın diyorum. Halen cezaevlerinde yargılanan arkadaşlarım var. Yemin ediyorum suçsuzdur. Kemal Türker davasından yargılandılar, zaman aşımına girdi. Bahçelievler davasından yargılandı. AİHM, bu davanın yeniden yargılanmasına karar verdi." diye konuştu.
"ÜLKÜCÜLÜK KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL"
MHP yönetiminin, kendilerini kaderleri ile baş başa bıraktığını söyleyen Başer, "Bu, MHP'nin ülkücü kuruluşlar davası ile ilgili şu anki MHP yöneticilerinin ne gibi bir hamleleri olmuştur. Nasıl bir çalışma yaptılar, biz bunları görmek isteriz. Bu insanlar yalnız bırakılmıştır. Çilelerle, işkencelerle başbaşa bırakılmıştır. Şu an eğer ki MHP'nin yöneticileri bizi temsil ediyorsa, ben buna katılmıyorum. Düşünce ve söylemlerine katılmıyorum." ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin küçümseyici ifadelerine katılmadığını ifade eden Başer, "Ben dün de ülkücüydüm, bugün de ülkücüyüm. Ölene kadar da ülkücü kalacağım. Ülkücülük kimsenin, Sayın Bahçeli'nin tekelinde değil." şeklinde konuştu.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Başer, 12 Eylül'den en çok çekmiş bir hareket olan MHP'nin, Anayasa değişikliğine 'hayır' demesini anlamakta güçlük çektiğini söyledi.
MHP'nin 'hayır' demesinin temelinde haklı ve mantıklı hiçbir gerekçesinin bulunmadığını ifade eden Başer, şunları söyledi: "Ben referandumda 'evet' vereceğim. Bunu, MHP'ye karşı olmak ya da AK Parti'ye destek olmak için de yapmıyorum. Sadece ve sadece insan hakları, demokrasi ve temel hak ve özgürlüklerin önü açılsın ve bağımsız bir Türkiye için istiyorum. Çocuklarımızın geleceğini biz şekillendirecek isek sivil düşünce özgürce ifade edilebilmeli. Metris ve Diyarbakır cezaevlerinde yapılan işkenceleri şu an şiddetle kınıyorum. Dev yol'cular yanımızda açlık görevi yaparken, ölmesinler diye tahinli helva yedirdik. Bu memleketin çocukları diye. Biz de şehit verdik, açlık grevi yaptık. İşkenceler gördük. MHP'nin tavrı siyasi bir çekişmedir. Şu an iktidarı yıpratmak ve seçime zorlamak amacıyla yapılan bir düşünce objektif değildir. Ülkücüler şu an ikiye bölünmüş durumda. MHP'li olup da 'evet' verecek çok sayıda arkadaşım var."