Manisa Eğitim Bir-sen’den 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılı Değerlendirilmesi

Manisa Eğitim Bir-sen’den 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılı Değerlendirilmesi

Eğitim Bir-Sen Manisa Şubesi Başkan Yardımcısı Mehmet Akış, bugün sona eren 2013-2014 eğitim-öğretim yılını değerlendirdi.


2013-2014 eğitim-öğretim yılı, 17 milyonu aşkın öğrencinin karne heyecanıyla bitiyor. Bugün sona eren 2013-2014 eğitim-öğretim yılı hakkında açıklamalarda bulunan Eğitim Bir-Sen Manisa Şubesi Başkan Yardımcısı Mehmet Akış, “28 Şubat bakiyesi 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin sonlandırılması ve eğitimin kesintili hale getirilerek kademelendirilmesi amacıyla hayata geçirilen, bazı çevrelerin 28 Şubat ruhunun yok edilmesi dolayısıyla tepki gösterdiği 4+4+4 yeni eğitim sistemi, eğitim çalışanlarını ilgilendiren mevzuat çalışmalarında gecikmelerden etkilenmemiş, felaket tellallarına rağmen ikinci yılında başarı testini geçmiştir. Birinci dönem, ülkemizde kadınların eğitim ve çalışma hayatının önüne konulan en büyük bariyer olan, başörtülü kadınlara devlet eliyle şiddetin sembolü haline dönüşen, kamusal alan yalanının sona ermesi, 28 Şubat mağduru eğitim çalışanlarının görevlerine iadesi, toplum mühendisliği uygulaması olan andımız uygulamasının kaldırılması, okullarda imkânlar ölçüsünde ibadet yerleri tahsisi, yeni sisteme uygun okul dönüşümlerinin yapılması, şube müdürlüğü görevde yükselme sınavının yapılarak atamaların gerçekleştirilmesi, SBS yerine yeni uygulama olan TEOG’a geçilmesi, öğretmenlerin ve bakanlık personelinin özlük hakları ile ilgili sorularını/sorunlarını iletebileceği 444 9 446 numaralı özel danışma hattının uygulamaya geçirilmiş olması, eğitim çalışanlarının aile bütünlüğünün sağlanması amacıyla eş durumu tayinlerinde olumlu yaklaşımların sergilenmesi nedeniyle çözümün öne çıktığı bir dönem olmuştur. İkinci dönemde ise, 6528 sayılı Kanun sonrası gerekli mevzuat düzenlemeleri ile 652 sayılı KHK nedeniyle yapılması gereken ve bekletilen mevzuat güncellemelerine geç başlanması nedeniyle sıkıntılar yaşanmıştır.

Milli Eğitim’de yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan önce özellikle çalışanlar açışından çözüme kavuşturulması gereken sorunlar yaz döneminde ortadan kaldırılmalıdır.

Taşra Teşkilatı Üst Yönetici Atamalarının Geri Kalanları İvedilikle Yapılmalıdır
6528 sayılı Kanun sonrasında Bakanlığın il ve ilçe teşkilatlarında üst görevlerdeki pek çok açık kadro halen atama beklemektedir. Yasa gereği Eğitim Uzmanı kadrosuna kaydırılan yöneticilerin yerine yeni/yeniden atamalar yapılmadığı için, belirsizlikler, eğitimin son iki ayında işlerin oluruna bırakılmasına neden olmuş ve bu durum eğitim çalışanlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Yeni eğitim-öğretim yılına sorunsuz girilmesi için il milli eğitim müdürü, il milli eğitim müdür yardımcısı ve ilçe milli eğitim müdürü atamalarının Haziran ayında, öncelikle ve ivedilikle yapılması gerekmektedir.

“TEOG SINAV SONUÇLARININ GEÇ AÇIKLANMASI ÖĞRENCİLERİ MAĞDUR ETMEMELİDİR”
Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) sınav sonuçlarının geciktirilmesi eğitimde stresi arttırdığını iddia eden Akış, sözlerine şöyle devam etti: “Dönem sonu iş ve işlemleri nedeniyle okul yönetimlerinde kaygılara neden olmuştur. TEOG sınav sonuçları öğrenci karnelerine yansıyacağından dönemin bitişine iki gün kala açıklanması birçok işin son iki gün içerisinde çözülmesi gibi bir zorunluluğa neden olmuş, bu durum öğrenci, öğretmen ve okul idaresi üzerindeki stresi artırmıştır. Bakanlık, sistemden kaynaklanan sıkıntıların yaşanmaması ve öğrencilerin mağdur olmaması için gerekli önlemleri almalıdır. Yönetici Atama Yönetmeliği Geç Yayımlanmıştır Fakat Görevlendirmelerde Geç Kalınmamalıdır Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik 10 Haziran 2014 tarihli ve 29026 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Çok daha önce yayınlanması beklenen yönetmeliğin bu kadar geç yayınlanması birçok belirsizliği beraberinde getirmiştir. Zira eğitim-öğretim yılının sona ermesiyle birlikte öğrenci ve öğretmenlerin yanında yöneticilerin de yaz dönemi izinlerini kullanacağı bir zaman diliminde yeni yönetmeliğin geç yayınlanmış olması ve içeriğinden hareketle kısa süre içerisinde sağlıklı bir şekilde yürütülememesi ihtimali belirsizlik oluşturmaktadır. Yeni yayınlanan yönetici görevlendirme yönetmeliği üzerindeki yargı baskısı kalkmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin yasanın okul yöneticiliklerini ilgilendiren kısmına ilişkin iptal kararı vermemesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nı ve eğitim çalışanlarını önemli ölçüde rahatlatmıştır. Bu durum, Bakanlığı rehavete kapılmaya değil, iş ve işlemleri sistemli bir şekilde yürütmeye ve belirsizlikleri ortadan kaldırmaya sevk etmeli ve geç kalınmamalıdır”
“ÖĞRETMEN ATAMA YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ ACİLEN ÇIKARILMALIDIR“
652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin yayınlamasının üzerinden 3 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliğinin hâlâ çıkarılmadığını belirten Mehmet Akış, “Mezkûr yönetmelik özellikle isteğe bağlı il içi ve il dışı yer değiştirme, özür durumuna bağlı yer değiştirmelerde yaşanan sorunların çözümünde yetersiz kalmıştır. Yer değiştirme uygulamasında yaşanan atama sorunlarının en aza indirilmesinde becayiş sistemi ise olmazsa olmaz hale gelmiştir. Yönetmelik çalışmasına paydaşlarla birlikte son şekli verilmeli ve gerekli değişiklikler yapılarak bir an evvel yayınlanmalıdır. Eğitim sisteminde, okul dönüşümleri gibi önemli değişim süreçleri yaşanmasına karşın, eğitim kurumlarındaki yönetici ve öğretmen normları ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadığından, işleyiş ve uygulamalara bağlı ciddi sorunlarla birlikte hukuki sorunların da yaşanmasına neden olunmaktadır. Binlerce öğretmen ve yöneticinin mağduriyetine neden olan norm kadro yönetmeliğinin, sadece öğretmen ve yöneticileri değil, Bakanlığın diğer personelini de kapsayacak şekilde ivedilikle yeniden düzenlenmeli ve acilen çıkarılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın en fazla yoğunlaşması gereken konulardan biri olan ve yılan hikâyesine dönen ‘öğretmenlerin kariyer basamakları’ ile ilgili çalışma, ne yazık ki hâlâ yapılmamıştır. 2004 yılında yasal düzenleme yapılan ve sınavlar sonucunda 2006 yılında ilk defa uzman öğretmenlik unvanı verilen kariyer basamakları uygulamasında, Anayasa Mahkemesi kararı sonrası Bakanlığın gerekli adımları ivedilikle atmaması üzerine eşitler arasında bir eşitsizlik oluşmuştur. Diğer yandan, tezli yüksek lisans yapanların açtıkları on binlerce dava yerel mahkemelerde öğretmenlerin lehine sonuçlanmış, daha sonra ise Danıştay bu kararı öğretmenlerin aleyhine olacak şekilde reddetmiştir. On binlerce öğretmen mağdur durumdadır. Bu sorun, daha fazla zaman kaybedilmeden çözülmelidir.” dedi.

“GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAVLARI AYRI TARİHLERDE YAPILMALIDIR”
Akış, “Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik yayınlanmış ve uzun yıllar yapılmayan şube müdürlüğüne yükselme sınavları yapılmıştır. Bu sınavın yapılmasını, eğitim çalışanlarının kariyer yükselmelerinde olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte memur ve şefliğe yükselmek için görevde yükselme, mühendis, tekniker ve teknisyenlik için unvan değişikliği sınavları farklı tarihlerde gerçekleştirilmeli, sınavlara ilişkin konu başlıklarıyla sınavdaki ağırlıklarını içeren kılavuz bir an önce yayınlanmalıdır. Kasım 2012’de Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te yapılan değişiklikle imam hatip ortaokulları ve liseleri ile çok programlı liselerin imam hatip programlarında tüm derslerde kız öğrencilere hakları iade edilmiş, inancı gereği başını örtmek isteyen öğrencilere dayatmadan vazgeçilmiştir. Ortaokul ve liselerde ise sadece seçmeli Kur’an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilecekleri hüküm altına alınarak, ders merkezli özgürlük anlayışı gibi ucube bir yaklaşım meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Bakanlık, hiçbir öğrencinin inanç özgürlüğünü kısıtlamamalı, yönetmelikteki sınırlamayı kaldırarak, kız öğrencilerin haklarını toptan iade etmelidir.” diye konuştu.

“EĞİTİM ÇALIŞANLARINA YÖNELİK KILIK KIYAFET SINIRLAMASI KALDIRILMALIDIR”
Akış sözlerine şöyle devam etti: “Kamuda çalışan kadınlara uygulanan başörtüsü yasağının, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in çeşitli eylem ve etkinlikleri sonrası 12 milyon 300 bin imzayla
toplumun iradesini yansıtmasıyla ortadan kaldırılması, hem kamuoyu hem de çalışanlar tarafından son derece olumlu karşılanmıştır. 1982 yılından kalma darbe döneminin iklimini yansıtan kamu personeline yönelik kılık ve kıyafet yönetmeliği topyekûn olarak değerlendirilmeli, bir an önce değiştirilerek, çalışanların saçı, bıyığı, ayakkabı topuk boyu, pantolonunun kumaşı, kazağının yakası gibi birçok gereksiz ve gülünç ayrıntılar ortadan kaldırılmalıdır. Öğretmenlerin ek ders ücretlerine münhasır zam, uzunca bir süredir yapılmamış, ek ders esaslarında dengesizlik ve mağduriyete neden olan hükümler, uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlâ değiştirilmemiştir. 2006 yılında köklü bir değişikliğe uğrayan ek ders esasları sekiz yıla yakın bir süredir uygulanmakta ve değiştiği günden beri bazı adaletsizlikler devam etmektedir. Sendika olarak hazırlayıp Bakanlığa sunduğumuz taslak metin mutlaka dikkate alınmalı, gerekli değişiklikler bir an önce yapılmalıdır. Öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizlik, okul türlerine göre yöneticilere verilen ek ders ücreti sorunu mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır. Ek ders ücreti hâlâ 10 TL’nin altındadır. Ek ders ücreti en az 15 TL’ye yükseltilmeli, 6528 sayılı Kanun sonrasında oluşan yöneticilerin, ek ders ücretlerine ilişkin “görevlendirme” ibaresi dolayısıyla yaşayabilecekleri problemlerin de önüne geçilmelidir.”
“NÖBET GÖREVLERİNE ÜCRET TAHAKKUK ETTİRİLMELİDİR”
Çoğu kurumda nöbetin bir karşılığı varken, eğitim hizmet kolunda bunun bir karşılığının olmamasının adil olmadığını kaydeden Akış, “Toplu sözleşme masasına taşıdığımız, ‘Eğitim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenlerce fiilen yerine getirilen nöbet görevi karşılığında, nöbet tutulan her gün için 4 saat ek ders ücreti ödenir’ teklifinin yerine getirilmesi noktasındaki haklı talebimiz, ek ders esaslarında değişiklik yapılarak karşılanmalıdır. Nöbet tutturulan öğretmenlerimize hiçbir ücret verilmemesi haksızlığına son verilmelidir. Öğretmenin nöbet görevi angarya olmaktan çıkarılmalı ve her nöbet günü için 4 saat ek ders ücreti verilmelidir.

Eğitim sistemindeki reformları kalıcı kılacak olan, okullarda boş ders kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olmasıdır. Bir yanda atama bekleyen yüz binlerce öğretmen ve diğer yanda yüz binden fazla öğretmen açığı bulunmaktadır. Ağustos’ta ataması yapılacak öğretmen sayısı en az 100 bine çıkarılmalı ve öğretmen eksikliği nedeniyle yaşanan sorunların önüne geçilerek yeni dönemin sorunsuz başlaması sağlanmalıdır. Karnelerin öğrencilerin şahsında aynı zamanda veliye de verildiği gerçeği akıldan çıkarılmamalı ve karne dolayısıyla öğrencilere hiçbir şekilde ‘karne sendromu’ yaşatılmamalıdır.

Başta öğretmenler olmak üzere, bütün eğitim çalışanlarını emeklerinden dolayı tebrik ediyor, 2014-2015 eğitim-öğretim yılına sorunsuz başlamak için, mevzuat ve yönetici görevlendirmeleri eksenli sorunların ivedilikle çözülmesi gerektiğinin altını çiziyor; sorunları geride bırakmış olarak yeni eğitim-öğretim yılına başlamayı umut ediyoruz.” dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile