'Markasını Bilmediğiniz Ambalajsız Ürünleri Tüketmeyin'

Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Saner: 'Gıda konusunda bilgi kirliliği had safhada, markasını bilmediğiniz ambalajsız ürünleri tüketmeyin. Ambalaj üzerinde mutlaka Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın ismini arayın' 'Dışarıda yemek yiyorsanız gittiğiniz restoranın tuvaletine bakın, tuvaleti temiz olmayan bir yerde yemek yemeyin. Müşterinin tuvaleti bu haldeyse çalışanın ki daha beter haldedir'

SEMRA ORKAN - Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, gıda konusunda bilgi kirliliğinin yoğun olduğunu belirterek, "Markasını bilmediğiniz ambalajsız ürünleri tüketmeyin. Ambalaj üzerinde mutlaka Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın ismini arayın." dedi.

Saner, "16 Ekim Dünya Gıda Günü" dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, gıda güvenliğinin tarladan sofraya gelen gıdanın, insan sağlığını bozmaması anlamına geldiğini, gıda güvenliğinin bir bütün olduğunu anlattı.

Saner, "Gıda güvenliği, kimyasal ve biyolojik olarak da ikiye ayrılıyor. Biyolojik dediğimiz zaman aklımıza bakteriler, küfler, mayalar geliyor. Gıda güvenliğinin bu kısmına hijyen diyoruz. Kimyasal boyutu ise tarlada kullanılan tarım ilaçlardan tutun da çevreden bulaşan ağır metaller ve toksinler oluşturuyor." ifadelerini kullandı.

Saner, tüketicinin gıdayı güvenli yerlerden almasının önemine dikkati çekerek, "Ambalajlı gıdaları tercih etmeliyiz. Gıda güvenliğinin çok önemli bir kısmını izlenebilirlik oluşturuyor. Ancak ürün ambalajlı olduğunda tarladan soframıza gelene kadarki süreci izlenebilir." dedi.

Ambalajsız, üzerinde üretim, tüketim ve diğer bilgilerin olmadığı ürünlerden uzak durulması gerektiğini belirten Saner, şöyle devam etti:

"Ambalajlı gıdaları alarak bütün riskleri yok etmiyoruz ama minimize etmiş oluyoruz. En sıklıkla yapılan hataların başında et ve et ürünleri geliyor. Bu ürünleri aldığınızda eve geç getiriyorsanız gıdalarda bakteri üreyebilir. Gıdaları uygun sıcaklıklarında muhafaza etmezsek bakteri üremesine sebep oluruz. Gıdayı doğru pişirmek onu mikroplardan arındırır. Bu nedenle doğru pişirme de çok önemli. Örneğin, köfte pişirirken ortası kırmızı kalmamalı veya yumurtanın akı tam beyaz olana kadar pişirilmeli. "

- "Pişmiş gıdaları çiğ gıdalarla temas ettirmeyin"

Saner, pişmiş gıdaların çiğ gıdalarla temas etmesinin çapraz bulaşmaya neden olacağının altını çizerek, bu şekilde temiz gıdanın kirlendiğini, kızartılmış bir tavuk parçalanırken, çiğ tavuğun kesildiği bıçak ve kesme tahtası kullanıldığında çiğ tavuktaki mikropların pişmiş yemeğe geçtiğini aktardı.

"Sonra da deniyor ki 'tavuk zehirledi.' Hayır, bu bir tavuk zehirlemesi değil bunun temelinde bilinçsiz mutfak uygulamaları yatıyor. Bu balık ve kırmızı et için de geçerlidir." diyen Saner, gıdaların dondurulması konusunda şu önerilerde bulundu:

"Etleri yarım kiloluk paketler halinde buzluğa yerleştirin. İki kiloluk bir eti çözdürüp, içinden yarım kilosunu alıp, geri kalanını tekrar dondurmanız çok risklidir. Bu ürünler ne kadar oda sıcaklığına maruz kalıyorsa risk o kadar artıyor. Ayrıca dondurulmuş gıdayı buzdolabında çözdürmelisiniz. Yani bir gün önceden buzluktan çıkarmalısınız. Derin dondurucular et muhafaza etmek için çok uygun yerlerdir. "

Tarım ilaçlarında korunmak için çiğ tüketilen sebze ve meyvenin de çok iyi yıkanması gerektiğini dile getiren Saner, bu ilaçların vücutta birikim yaptığını, bu nedenle meyvelerin kabuklarını soyarak yemekte fayda olduğunu söyledi.

- "Organik ürün konusunda yapılan hilelere dikkat etmemiz lazım"

Saner, Türkiye'deki gıda güvenliği mevzuatının hemen hemen yüzde 90 civarında Avrupa Birliği ile uyumlu olduğunu aktararak, buna rağmen uygulamanın daha yaygınlaşması gerektiğine dikkati çekti.

Organik ürünleri alırken tüketicinin organik ürün logosuna dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Saner, şunları kaydetti:

"Tüketicinin çok uyanık olması, organik ürün konusunda yapılan hilelere dikkat etmesi lazım. Son tüketim tarihi kadar önemli bir diğer konu da gıdayı uygun koşullarda muhafaza etmektir. Ne olduğu belirsiz ambalajsız ve merdiven altı ürünlerden uzak durmak lazım. Bir peynir buzdolabında satılmıyorsa ve üzerinde markasını da göremiyorsanız bu bir bombadır uzak durun. 'Yoğurtta solitin' var gibi bir söylenti yayıldı. Bu araştırmada imzası olan hocayı aradık. Hocam, 'bu bilgi doğru mu?' diye sorduk. Hoca da 'Araştırma ile benim hiçbir alakam yok, benim adımı kullananları bulursanız söyleyin, mahkemeye vereceğim.' dedi.

Mesela, 'tavukta hormon var.' diye de söylentiler vardı. Bunlar kesinlikle doğruluğu olmayan şeyler. Teknoloji gelişti, eğer yoğurdu çok daha geç bozulacak bir bakteri ile mayalarsanız bozulmaz. Bu ürünler çok hijyenik ortamda üretiliyor. Evde yapılan yoğurtlar bu kadar steril bir ortamda yapılmadığı için daha çabuk ekşir. Evdeki yoğurda kötü demiyorum ama dışardan aldığın sütün ne kadar hijyen olduğunu biliyor musun? Markasını bilmediğiniz ambalajsız ürünleri tüketmeyin. Ambalaj üzerinde mutlaka Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın ismini arayın. Dışarıda yemek yiyorsanız gittiğiniz restoranın tuvaletine bakın, tuvaleti temiz olmayan bir yerde yemek yemeyin. Müşterinin tuvaleti bu haldeyse çalışanın ki daha beter haldedir."

Samim Saner, gıda konusundaki bilgi kirliliğini önlemek için dernek olarak, çeşitli yollarla tüketicilere gıda güvenliği konusunda doğru bilgileri vermeye çalıştıklarını ve Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi düzenlediklerini sözlerine ekledi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile