Meclis Genel Kurulu’nda 'Ana Dilde Savunma' Görüşmeleri

'Ana dilde savunma' hakkı ve mahkumların eşleri ile özel görüşmelerine imkan sağlayan ‘Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın görüşmeleri devam ediyor.

Tasarının tümü üzerinde söz alan AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel, Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olduğunu belirterek, “Yargılama dili de Türkçedir ve hep öyle kalacaktır; kimsenin bundan şüphesi olmasın. Öyle bir tablo çiziliyor ki; sanki Kürtçe hiç konuşmuyorlar savunma yapmıyorlar, böyle birşey yok. Türkçe bilmeyen vatandaşlar ya da yabancı uyruklular kendi ana dillerinde savunma yapıyorlar tercüman vasıtasıyla dosyaya giriyor. İnanın bu tasarı ile farklı bir şey getirmiyor” diye konuştu.

MHP sıralarından gelen 'Niye getiriyorsunuz o zaman?' itirazları üzerine Özel, “Süren bazı yargılamalar sanıkların ifadesi alınamadığı için kilitlenmiş durumda. Sanıklar kendi dillerinde savunma yapacaklarını söylemişlerdi. Mahkemeler şu anda yürürlükteki mevzuatta engel olmamasına rağmen bu taleplerin gereğini yerine getirmemiş yargılama kilitlenmiştir. Uygulamadaki bu aksaklığı gidermek için bu tasarı getirilmiştir. Mevcut kanun ile çözülecek bir konu, tasarıda daha açık, sahih bir dille ele alınmış ve sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceğini ifade ettiği başka bir dilde yapabilme imkanı getirilmektedir” dedi.

Türkiye'de herkese temel hak ve özgürlüklerin eksiksiz verilmesi gerektiğini ifade eden Özel, “Bunu vaktinde verilmemiş bir hakkın teslimi olarak topluma anlatmazsak bir kesim tarafından taviz olarak nitelenebilmektedir. Oysa bu taviz değil, haktır ve hakkın zamanında teslim edilmesi gerekir. Bir toplumun hakkı zamanında teslim edilmemişse ileride daha büyük meselelerle karşı karşıya gelinir.

“KİŞİNİN BEYANI ESAS ALINMALI”

Tasarının tümü üzerinde söz alan CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, dilinin tartışmaya açılamayacağını belirterek. “Yargılama dilini tartışmaya açtığınızda o ülkenin egemenlik hakkını tartışmaya açmışsınız demektir. Dili siyasal malzeme olarak görmeye başlarsanız o ülkede yargılama dili konusunda tereddütlerle karşılaşırsınız. Devletin resmi dili Türkçe'dir. Yargılama dilinin Türkçe olduğunu tartıştıracak herhangi bir duruş Türk halkının endişe içerisine düşmesine neden olur. Savunma alanında, yargının siyasallaştığı dönemde AK Parti yargısının yaratıldığı dönemde yargıçlar da kendisini savunma hakkını güvence altına alan kişiler olmak yerine kendilerin siyasetin aktörü gibi görmeye başladılar' diye konuştu.

Tezcan, savunma dili konusunda, kişinin beyanının esas alınması gerektiğini ve buna göre tercüman sağlanması gerektiğini söyledi.

“HAK TALEBİ DEĞİL, ETNİK İMTİYAZ TALEBİ”

Tasarı üzerinde söz alan MHP Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, PKK'lı teröristlerin isteklerine cevap verilmeye çalışıldığını belirterek, mevcut düzenlemede zaten Türkçe dışında savunma yapabilme imkanı olduğun ubelirterek, “Yasal düzenlemeler varken hukuken bu tasarı gereksiz ve anlamsızdır” dedi.

Tasarının terörle mücadele etmeyip müzakere etme acziyetine düşen hükümetin çaresizlik halinin dışa vurumu olduğunu ifade eden Öztürk, “Cezaevindeki bazı tutukluların ana dilde savunma talebiyle açlık grevine başlaması ve BDP'nin destek vermesi manidardır. Terör örgütü mensuplarının ana dilde savunma gibi sadece Kürtçe savunma talepleri hak talebi değil etnik imtiyaz talebidir. AKP bölücülerin oyuncağı haline gelmiştir. Cinayet örgütü PKK, AKP'den ne istediyse almıştır. Kazandıkça vurmaya devam etmiştir. Tasarı, Oslo'da verilen sözlerden birini daha tutma gayretidir” dedi.

“EKSİK AMA ÖNEMLİ BİR ADIM”

Tasarı üzerine konuşan BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak ise, KCK davası sanıklarının ana dilde savunma talebinde bulunduklarını ancak mahkemelerin bunu kabul etmediğini belirterek, bu durum üzerine yargılamaların tıkandığını söyledi.

Bozlak, “Açlık grevlerindeki taleplerden biri de ana dilde savunma idi. Hükümet bu tasarı ile tıkanmayı aşmaya çalışıyor. Bu tasarı bizce son derece eksik, dört başı mamur bir çözüm getirmeyen; sadece karşı karşıya kalınan somut bir çözümü çözmeye yöneliktir. Bu nedenle canı gönülden desteklediğimiz bir tasarı değildir. Bu küçücük adımı da önemsedik” diye konuştu.

Bozlak ayrıca, sadece iddianamenin okunması ve savcının mütaalası sonrası sanığın savunmasını kapsayan bu hakkın tüm yargılama sürecini kapsaması gerektiğini ifade etti.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile