Medeniyetlerin Buluştuğu Kent Antakya
İstanbul Doğuş Üniversitesi’nin organize ettiği "Medeniyetlerin Buluştuğu Kent Antakya’da Bir Arada Yaşamak" konulu panele, Antakya’daki cemaat temsilcileri katıldı.
Millenium Kültür Tesisleri’nde panelin moderatörlüğünü yapan Eski Antakya Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Arkeolog Jozef Naseh, "Mozaikte kültürler yan yana durur ve birbirine karışmaz. Alaşımda ise her kültür birbirinden etkilenir ve birbiri ile karışır. Bu yüzden Antakya’daki kültür mozaikten çok alaşıma benzemektedir. Bulunduğumuz coğrafyada kültürlerimizi korumak için dilimizi de korumamız gerekiyor. Farklı dil ve dinlerin bir arada yaşadığı Antakya dünyaya örnek olabilecek bir yerdir" dedi. Antakya Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Fadi Hurigil de, Antakya’nın medeniyetlerin buluştuğu ve birçok dilin ve dinin bir arada uzlaşı ile yaşadığı bir kent olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Kültürler arası diyalogun, uzlaşmanın ve bir arada yaşamanın yolu sevgiden geçer. Antakya’nın insanları etnik kökenine ve dinine bakmadan birbirini kucaklıyor. Burada kimse kimseyi yargılamaz. Herkes herkesle uzlaşır. Çünkü burada uzlaşı baş eğme değil başı dik tutmadır. Günümüz dünyası uzlaşıya ve sevgiye dündendaha çok muhtaçtır."Antakya Musevi Havrası Vakfı Başkanı Şaul Cenudioğlu ise, dünyanın kaosa en açık bölgesinde yaşadıklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Aynı coğrafyada yaşayan aynı Tanrı’ya inanan insanlar, cennete gitmek adına cehennemlik işler yapıyorlar. Halkların barışa ve sevgiye en çok muhtaç olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Barışa inananların sesi savaş çığırtkanlığı yapanlar kadar yüksek çıkmazsa, çocuklarımıza güzel bir dünya bırakamayacağız. Burası her yerden farklı bir yer. Dünyanın kaosa en açıkbölgesi olmasına rağmen en huzurlu bölgesidir. Antakyalıların ibadet yerleri ayrı olabilir ama normal yaşamda her zaman bir arada yaşamaktadırlar."Ehlibeyt Yönetim Kurulu Üyesi Şefik Kazar da, değişik unsurların merkezinde olan Hatay’ın farklı dinlerin bir arada yaşadığı mozaik bir kent olduğunu belirterek "Türkiye’nin her yerini gezin bu özelliğe sahip başka bir kent bulamasınız" dedi. Tüm dinlere mensup insanların burada sorunsuz yaşadığını anlatan Kazar, şunları söyledi: "Burada her dine mensup insanlar birbirlerinin düğünlerine ve cenazelerine katılırlar ve iş yerleri dip dibedir. Dünyanın hiçbir yerinde cami ile kilisenin ortak bir duvarıyoktur ama bunu burada görmek mümkün. Antakya; aynı alan içinde hem cami hem kilise hem de havrayı görebileceğiniz ender yerlerden biridir." ANADOLU’DAKİ TOPLUMLAR BİRBİRİNDEN ETKİLENDİDoğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem de dinler arası diyalogun kendisini cehaletten kurtardığını ifade ettiği konuşmasında, "Ben her din mensubu ile diyalog kurdum. Bu diyalog kendi dinime de yakınlaşmamı sağladı. Anadolu’da var olan dinler birbirlerinden her zaman etkilenmişlerdir. Mimarimiz Bizans mimarisi ve dilimizin de büyük bir çoğu Rumca, Arapça ve Farsçadan etkilenmiştir. Kısacası Anadolu’da yaşayan toplumlar her konuda birbirlerinden etkilenmişlerdir" dedi.Cemaatleşmenin dinin doğasında olduğunu ve tarikatsız din olmayacağını da belirten Öktem, sözlerine şöyle devam etti: "Her din değişik yorumlarla karşımıza gelir. Peygamberler döneminde hiçbir dinde tarikat yoktur. Çünkü o dönemlerde dini yorumlayan din adamları yoktu. Dini tek yorumlayanlar peygamberlerdi. Tarikatlar peygamberlerden sonra gelişmiştir." Antakya Güney Kore Protestan Kilisesi Ruhani Lideri Yakup Chang ise, Antakya’nın çok geniş bir yelpazeye sahip olduğunu ve burada yaşayanların sevgi çerçevesi içinde yaşamalarının buraya ayrı bir renk kattığını ve savaşlardan bıkmış insanların buna ihtiyacı olduğunu söyledi.