Türkiye'nin demokratikleşmesi için 1980 darbesi ürünü olan anayasanın değişmesi gerektiğini belirten Altan, temel insan haklarını ön plana alan yeni bir anayasa hazırlanmasının elzem olduğunu vurguladı. İnsanların yaşamlarını kolaylaştıran gelişmelerin sadece kendi içinde iyileşme anlamı taşıdığına işaret eden Altan, Turgut Özal'ın ülke için iyi bir dönüşüm süreci başlattığını ancak Türkiye'nin bir gün 28 Şubat'a uyandığını anımsattı. Altan, şöyle devam etti: "Demokratikleşme benim ömrümü aldı götürdü, dilerim gençlerinkini de götürmez. Benim için en önemli mesele mutlu olmaktır. İnsanlar mutlu olduğu sürece başka şeye gerek yok. Yetmezlik duygusuyla biz bir takım şeylere ihtiyaç duyarız. Türkiye'de 23 milyon insanımızın yüzde 60'ının mesleği yok. Darbelerin tümüne hep birlikte dokunmak ve bir daha olmayacak şekilde de tedbirler almak lazım. Kendi içimizdeki 10 yıllık süreci değerlendirdiğimizde en olumlu konu sosyolojik değişimdir. Yani buranın sahibinin halk olduğunun anlaşılmasıdır. Bu 10 yılın en geçerliliği olan, en sağlıklı, en anlamlı ve en umut veren normalleşme sürecidir ama bunun geri dönüşünü, bu gerçeği inkar etmeye yönelik bir harekatın geri dönüşünü engelleyecek dönüşümler açısından baktığımız vakit, bu kadar umut verici ve sağlıklı bir ortama rastlamıyoruz." Türk toplumun kendi ihtiyaçlarını konuşamadığını savunan Altan, "Anayasayı kim yapacak? Siyaset yapacak. Türk toplumu kendi ihtiyaçlarını konuşamıyor. Siyaset ne isterse onu konuşuyoruz. Diyarbakır'da yaşanan patlama olayında, bir sene önce müfettişler orada inceleme yaptılar, patlama olacak dediler, patlama gerçekleşti. 10 bin 500 işçi geçen sene hayatını kaybetti. İnsan üzerinden hayata bakmıyoruz, siyasiler ne söylerse öyle bakıyoruz. Elektriği insan buluyor. İnsan nasıl muhteşem bir varlık. Siyasi Partiler Yasası'nı sorsak, doğru dürüst bilen olmaz. Türkiye'de gittikçe artan bir şekilde siyaset konuşuluyor. Siyaset yasasına bakan yok. Siyasi Partiler Yasası'nda Türkiye adına siyaset yapmak yasaktır. Milletvekillerini biz seçiyoruz zannediyoruz. Seçim yasası bir adam atıyor, biz de onlara oy veriyoruz. Seçim sistemi, bir adamın seni oraya getirmesini onaylıyor. Halk, seni denetleyemiyor." diye konuştu.
İnsan olma hakkının konuşulması gerektiğini kaydeden Altan, 12 Eylül'ün, Türkiye'de siyaseti engelleyen yapısını kimsenin tartışmadığını ifade etti.
Prof. Altan, şöyle devam etti: "Eskiden havaalanlarında belli bir kesim olurdu. Şimdi bakıyorum herkes uçak kullanabiliyor. Bu iş demokratikleşti. Bir ülkede bir şeylerin ne kadar değiştiğini mağdurlar üzerinden anlarsınız. Bizim konuştuğumuz şey din, dil, ırk, mezhep. İnsan olma hakkını, temel hakları kimse konuşamıyor. Demokratikleşme sürecinde yeni anayasa hayati bir konu. Çok hızlı yükselmenin tek aracı var bizim ülkemizde; siyaset. Yolları duble yapıyoruz, çok yol kat ettik diyoruz. Türkiye ne zaman demokratikleşir? Bize ayar verilmediği, topluca bağırdığı vakit, partilerin üzerinden bölünmek yerine 12 Eylül rejimine hep birlikte demokratik bir başkaldırıyı fiili hale getirdiğinde, insan olduğunu esas kabul haline getirdiğinde; din, mezhep, ırk ayrımından birbiriyle kavga edip birbirini ötekileştirmediğinde Türkiye demokratikleşir. "
Mehmet Altan: Türkiye İnsanı, Siyaset Ne İsterse Onu Konuşuyor
Gazeteci-yazar Mehmet Altan, Türkiye'de insanların hayata siyasi partiler üzerinden baktığını, ancak Siyasi Partiler Yasası ile ilgili kimsenin konuşmadığını söyledi
Malatya Avrasya Hukuk ve Demokrasi Derneği tarafından 10 kuruluş yıldönümü çerçevesinde düzenlenen 'Türkiye'de Demokratikleşme ve Yeni Anayasa' konulu konferansa Prof. Dr. Mehmet Altan konuşmacı olarak katıldı.