Esra Elönü'nün hazırlayıp sunduğu Arafta Sorular programının bu haftaki canlı yayın konuğu Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Okuyan oldu.
Cennete bir kişinin girip girmeyeceği bir takım kişilerin kendi kontrolündeymiş gibi davranmasının yanlış olduğunun altını çizen Okuyan “Hani cennet gökler ve yer kadar genişliğe sahipti. Bunlar cenneti bir evin bodrum katı gibi zannediyorlar. Kendi takımından olanları oraya yerleştiriyorlar geri kalanın canı cehenneme dercesine böyle garip tasvirler yapıyorlar. Bu Kur'an'ın öğrettiği akıl ve yol değildir. Kur'an-ı Kerim bize bir adam daha kazanmanın yolunu öğretir” dedi.
KANAATLAR DİN OLMUŞ
İnsanlar kanaatlerini din diye sunmalarının hastalık olduğunu değinen Okuyan bu şekilde sunulan dinin uyduruk bir din olduğunu söyledi. Dini bir konuda kanaat belirten kişilere referans sorulduğunda “Bana delil sorma benim dediğime bak” şeklinde cevap verildiğini söyleyen Okuyan “Dinde ruhbanlık yok diyoruz bas bas bağırıyoruz. Yaptıkları ruhbanlığın daniskası değil mi? Sen anlayamazsın demek şudur ‘Sen ehliyeti alma bizim arabaya bin' demektir. Sizi ömrünüzün sonuna kadar sömürecekler” dedi.
KAFANIZ DARMA DUMAN
Radyo programlarında akşama kadar bu helaldir bu haramdır diye konuşan birisini aradığını söyleyen Okuyan “İki saattir sorulara cevap veriyorsunuz ama verdiğiniz cevapların bazıları Kur'an'da yer almasına rağmen Kur'an'dan cevap vermiyorsunuz. Kendinize göre yada benimsediğiniz bir yolun takipçisi olarak cevap veriyorsunuz. Size üç ayet hatırlatacağım” deyince radyo programından apar topar alındığını söyledi.
Radyoda fetva veren kişinin de kendisi için “Bu kardeşimizin kafası çok karışık” dediğini aktaran Okuyan “Ben de onlar için “Benim kafam karmakarışık değil sizin kafanız darma duman dedim. Din adına size bir şey sormuşsa ve siz fetva verecekseniz Kur'an referanslı cevap vermek zorundasınız. Çünkü soruyu soran adam sizin kanatinizei merak ederek size sormuyor Allah'ın ne dediğini merak ettiği için size soruyor” diye konuştu.
KUR'AN OKUMUYORUZ
Bu ümmetin en büyük problemlerinden biri Kur'an okumama olduğunu ifade eden Okuyan sözlerini şöyle sürdürdü: Kur'an'ın okuma ile ortaya koyduğu kavramlar var. Bu kavramları henüz anlamadan yaptığı eyleme okumak demek gibi bir garabetimiz var. Kur'an okumaya tilavet, tertil ve kıraat der. Tilavet bir şeyin izini sürmek, peşini takip etmek, söyleleni yapıyor olmak demektir. Kıraat aklın okuması,anlayarak okuması diye bir manası vardır. Tertil de yüreğin okuması diye bir anlam boyutu vardır.
Biz okuma ile ilgili üç kavramı bıraktık yeni bir okuma türü geliştirdik. Ayetlerin kelimelerini seslendirmek. Buna okumak değil ses titreşimi yapıyoruz derler. Size bilmediğiniz bir dilde bir kağıt verip okumanızı istesem siz bana “Ben bunu okuyamam.Bunu anlamıyorum. Bu dil benim dilim değil” derseniz. Kuran okuyorum diyor anladın mı diyorum “Anlamadım” diyor. Bu okumak değil ses titreşimi meydana getirmektir. Metni seslendirme işini şimdi elektronik cihazlar daha kolay yapıyor. Maksat bu değil ve değildi de…
Sahabeler dini hassasiyetlerini kendileri geliştirmişlerdi anlamadıkları yerleri hemen Peygamberimize (sav) soruyorlardı .Şimdi ortalıkta canlı bir peygamber yok. Ne yapacağız? Önce Kur'an'ı okumaya başlayacağız. Hele bir okumaya başlayalım bakalım çaresizliğe gidecekmiyiz.
Kur'an-ı Kerim çok zor diyorlar bunu söylemek Kur'an'a iftiradır. Kur'an'da altı tane ayet var “Kur'an kolaydır” diye ilan ediyor. Öyle bir tanıtım yapılmış öyle bir zorluk üretilmiş ki Kur'an zordur. Sen onu anlayamazsın, öteki de anlayamaz .Peki kim anlayacak bu Kur'an'ı ? Diyorlar ki “Biz anlarız” Sizin anladığınız anlaşılması gereken mi? Ne malum? Peşinden gittiğin takım ya yanlış bir takımsa?
Mehmet Okuyan: Kafaları darma duman olmuş!
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Okuyan toplumun kanayan yaralarının en başında Kur'an'ı Kerim okumamak olduğunu söyledi.