Yazar yeni kitabında, karakterlerin pişmanlıklarını, vicdanlarına karşı verdikleri ya da veremedikleri mücadeleyi anlatıyor.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile Muğla Sanayi ve Ticaret Odası tarafından belirlenen "Ege'de Yüzyılın Yüz Kadını" projesinde, "Başarılı kadın yazar" kategorisinde de yer alan Zirek, yeni romanında okuyucuyu "Siz olsaydınız ne yapardınız?" sorusuyla ve vicdanıyla baş başa bırakıyor, bir Kore Gazisi'nin, asıl savaşını vicdanı ile çarpışarak verdiğini anlatıyor.
Melda Zirek, Muğla Yerkesikli. Almanya'da doğdu büyüdü, üniversite eğitimini İstanbul'da tamamladı. İki üniversite bitirerek diş hekimi olmaya hak kazandı. Yazarlık tarafı ağır basınca diş hekimliğini de turist rehberliğini de bıraktı. İlk kitabı Bulantı'yı 4 yıl önce yazdı. Uyuşturucu kuryesi bir genç kızın hayatını konu alan ve yoğun ilgi gören bu kitabın ardından, Almanya’ya Göç’ün 50. yılında babasının hayatını konu alan “Pala” adlı romanını yayınladı. Zirek 3. kitabı Jöle Kadınlar'da, küçük kadınlar ve küçük erkeklerin hayatını konu olarak seçti.
Yazdığı romanlarda tanıdığı karakterlerden faydalanan ve onların yaşadıklarını romanlaştıran Melda Zirek, bu defa da okuyucuyu vicdanıyla baş başa bırakacak olan bir romana imza attı. Yazarın geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkan Vicdan Manifestosu isimli eserinde gerçek hayattan kesitler de yer alıyor. Kitabın odağında halen Yerkesik'te yaşayan Kore Gazisi Osman Bektaş yer alıyor.
Melda Zirek, “Kitapta, savaşla ilgili bölümleri Kore Gazisi Osman Bektaş'dan dinledim ve not aldım, yazdım ama genel anlamda onun hayatını anlatan bir roman değil. Roman kahramanının babası okumasını istemiyor ama, o ısrarla okuyup asker olmak istiyor. Gerçek hayatta da Kore'de savaşıyor. Çocukluk döneminde öğrendiği bir gerçeğin vicdani savaşını veren ve bunları başkalarına anlatıp anlatmama konusunda kararsız kalan, vicdanıyla mücadele eden bir karakter” dedi.
Kitapta amcasıyla evlendirilen bir kadının, daha sonra birçok erkekle olan ilişkisini, yazdığı, ama kimseye göndermediği, öldükten sonra dolabında bulunan mektupları anlatan yazar, yaşadıklarından pişman olup dağa çıkan bir Bilge'yi de konu ediyor. Zirek, Bilge'yi şöyle anlatıyor: "Karısı ölümcül hasta bir adam. Acı çektiğini gördükçe bir an önce ölmesini istiyor ama, bir yandan da başka bir kadınla beraber oluyor, bunu da hasta karısı görüyor. İkinci kadınla evlendikten sonra vicdan muhasebesinden çıkamaz ve boşanarak dağa çıkar, başka bir hayat kurar kendine. Bu eser, vicdanlarıyla savaşan insanların ortak paydada buluşturulduğu bir eserdir"
Romanın baş karakterlerinden Bilge'nin “Vicdan ağırlaştıkça geçmiş de ağırlaşır. Geçmiş ağırlaştıkça da vicdan… Bu terazinin dengesi hiç bozulmaz. Geçmişini hafifletmeye, üzerine gitmeye başladığın anda vicdan az da olsa nefes almaya başlar. Asla vicdanın seni sınamasına izin verme evlat. Ağırlığı altında ezilirsin. Seni usulden çürütür, içten içe... Sol yanın hep acımaklı geçer" şeklindeki sözlerini hatırlatan Zirek, Vicdan Manifestosu'nu şu sözlerle anlattı: "O, Kore gazisi... Elinden hiç düşürmediği tahta tüfeğiyle çocukluğunu süsleyen en büyük hayaliydi asker olmak. Tahminin ötesinde bir şekilde oldu da! Kore Savaşı'na katıldı.
Bu uğurda bedeninde düzelmeyen hasarlar aldı ve birkaç parmağını feda etti. Ne var ki hayatının asıl savaşını vicdanı ile çarpışarak verdi”
Melda Zirek'ten 4. Kitap
Muğlalı yazar Melda Zirek'in 4. kitabı Vicdan Manifestosu okuyucuyla buluştu.