Toplantıya Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen İl Temsilcisi Mehmet Kartal, Eğitim Bir-Sen Şubesi Başkanı Mustafa Öz ve üyeler katıldı
Milli Güvenlik Kurulunun dayattığı kesintisiz tek tip insan yetiştirme modeli olan anti demokratik süreçten mükemmel bir sisteme geçildiğini belirten Ahmet Gündoğdu,”Ama geçerken bile süreç yönetimindeki sahayı bilmeme,tebeşir tozundan haber olmama yaklaşımları bazı uygulamaların başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep verdi. Şundan emin olun şu anki gelen din eğitimine rağmen yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede ilk kez gelen din eğitimi ama halen gerideyiz” dedi.
Konuşmasında okullardaki kıyafet serbestisiye ilgili değerlendirmede bulunan Gündoğdu, burada tek tipçilikten yararlananların oyunlarının bozulduğunu gördüklerini de ifade etti.
Gündoğdu, yaşananın Türkiye’nin algı değişimi olduğunu belirtti.
Yönetmeliğin İmam-Hatip ile Siyer ve Kur’an derslerine de başörtüsü özgürlüğü getirdiğini söyleyen Ahmet Gündoğdu, şöyle konuştu: “Bu, bardağın yarısı dolduğu için teşekkür edeceğimiz bir konu. Ama, dolma biçimi yanlış. İHL’deki kız öğrenciye, ‘bu okulda olman sebebiyle istersen başını örtebilirsin’ diyen yönetmelik o kız ticaret lisesine gittiğinde ‘burada örtemezsin’ diyor. ‘Siyer ve Kur’an dersinde örtebilirsin, ama matematik dersinde örtemezsin’ diyor. Doğrusu, demokratik olanı İHL’deki isteyene başını örtmeme tercihi nasıl veriliyorsa, diğer okulda da isteyene örtme özgürlüğü verilmesi lazım. Bundan daha önemlisi o öğrenciye kısmen de olsa serbestlik verilirken, onun öğretmenini kravat mecburiyetiyle kıskavrak sararken, kadınlara uygulanan başörtüsü yasağı devam ediyorken ‘niçin memurdan başlanmadı’ sorusunu soralım. Bunu söylerken öğrenciden vazgeçin demiyoruz. Öğrencide genelgeyi tamama erdirin, ama devlet dairelerinde de başörtüsü serbest olsun. Kravat serbest olsun.” BAKIŞTA SORUN VAR Toplumda, öğretmene ve kamu çalışanlarına yönelik bakışla ilgili bir sorun bulunduğunu söyleyen Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaptığımız araştırmada çıkan sonuca göre, toplum öğretmenine geçmiş yıllardaki gibi değer vermiyor. Ya da çocuğunun hayata hazırlanmasında öğretmenin rehberliğine, onun öğrencisine yapacağı inşacılığa ve liderliğe ihtiyaç duymayıp sadece test çözmede çocuğuna yardımcı olunmasını istediği için hayata hazırlıkta daha çok test çözenin öne çıktığı, çarpık bir yaklaşım var. Halbuki vatandaşlarımıza çağrım, öğretmenlerin çocuklarımıza dürüst olmayı, erdemli olmayı öğretmesinin çözülecek bütün testlerden daha önemli olduğu gerçeğini hep beraber görmemiz lazım. Eğer bunu görebilirsek elbette hem test çözsün hem de ahlaklı olsun. Bir ayağı sabit değerlerimizde olsun diğer ayağıyla da vizyonunu geliştirsin, geleceğe hazırlansın. Mevcut sistem, okulları diploma doldurulan yer, öğretmenleri de diploma doldurma memurları konumuna getiriyor. Sınav dersanede ya da özel öğretmenle kazanılır ama gidilen yapı, öğretmenin öğrenciye katacağı hayat yolculuğundaki başarısına zarar veriyor. Burada bir başka sorun da yetkililerin öğretmenle ilgili açıklamalarında özensiz davranmasının zaman zaman öğretmenin ve memurların çalışmıyor gösterilmesine yol açıyor. Bunun yanında hastanede tedavi gören yakınını tedavi eden doktora saygı göstermesi, teşekkür etmesi gerekirken, trafik kazası sonrası, hastalık sonrası yoğun bakıma giren hasta yakınlarının kaza ya da hastalıkla ilgilenmek yerine doktor veya hemşireye şiddet göstermesine yatkın bir yapı da var. Bunun da kamuoyunda ciddi manada tartışılması lazım.” DEĞERLER SENDİKACILIĞI YAPIYORUZ Karadeniz Bölgesi’ni kapsayan bir sendikal çalışmanın içinde bulunduklarını söyleyen Gündoğdu, kısa bir süre içinde 8 ili kapsayan programlara katılacaklarını belirtti.
Ziyaretlerde ve katıldığı toplantılarda, Memur-Sen’in değerler sendikacılığı yaptığını örnekleriyle anlattığını dile getiren Gündoğdu, Mescid-i Aksa Şairi Mehmet Akif İnan’ın kurduğu sendikanın mensupları olarak, Filistin’in devlet statüsü kazanmasının mutluluğunu yaşadıklarını kaydetti.
Sahip oldukları değer ve misyonun kendilerine Türkiye’de Van ve Samsun’da olduğu gibi Filistin, Arakan, Somali ve Doğu Türkistan’daki ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşma ve onların yardım çığlıklarını geniş kitlelere duyurma görevi verdiğini söyleyen Gündoğdu, bundan sonra da çalışmalarını bu şekilde sürdüreceklerini ifade etti
Milletimizin geçmişten bugüne kadar din ve değerlerinden uzaklaştırma çalışmalarına prim vermediğini söyleyen Gündoğdu, şöyle konuştu: “Milletimiz kendisine oynanan oyunları elinin tersiyle itti. Yetkiyi Menderes’e verdi. Bugün de Silivri, kuşatma altında. Vicdan sahibi herkes, Silivri’deki yargılamanın bir an önce bitmesini istiyor. Bir kişi bile haksız yere içerideyse, en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşmalı. Ancak, yargılamanın bitmesi istenmiyor. Yargı kuşatılmak isteniyor. Avukatların ve bazı milletvekillenin, gazetecilerin, siyasetçilerin Silivri’de mahkemeyi işgal etme ve çalışamaz duruma getirme çalışmaları milletimizin olduğu gibi bizim gözümüzden de kaçmıyor” DARBE ÜRÜNÜ KURUMLAR Darbe ürünü kurumların millet egemenliği ve hakimiyetinin önünde durduğunu ve özgürlüklere geçit vermediğini dile getiren Gündoğdu, bunların Anayasa Mahkemesi, YAŞ, YÖK gibi kurumlar olduğunu dile getirdi
Referandumda yapılan değişikliklerin hukukun üstünlüğüne geçiş ve millet iradesinden yana kazanımları içerdiğini söyleyen Gündoğdu, bu sebeple Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen olarak referandumda ‘evet’ dediklerini hatırlattı. Millet iradesinin darbeciler eliyle tokatlanması sebebiyle sivil toplum örgütü olarak darbelerle ve darbecilerle mücadele ettiklerini dile getiren Gündoğdu, devletin milletinden milletin devletine geçiş sürecinin tamamlanması için yeni ve demokratik bir anayasanın kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Toplu sözleşme süreciyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Gündoğdu, toplu sözleşme yasasının referandum paketinde yer alması için verdikleri mücadele kadar, toplu sözlüşme sürecinde de yetkinin devri sorunuyla karşılaştıklarını söyledi.
Referandumda toplu sözleşme hakkını verdiklerine pişman olan ve bunu kabul edemeyen siyaset anlayışıyla karşılaştıklarını söyleyen Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sürecin hem yıpratıcı, hem hazmettirici faydaları oldu. Bundan sonra da bu yönde mücadelemiz sürecek. Toplu görüşme, suya atılan imza gibiydi. Anlaştıklarınızın hayata geçirilmesi için gerekli yasaların çıkmasını takip etmek zorundaydık. Ancak toplu sözleşmede masada alınan karar, kanun hükmünde.” Ağustos’ta iktidarın kaçamayacağı bir toplu sözleşme yaşayacaklarını söyleyen Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı: “İlk toplu sözleşmemiz yasanın çıkarılma sürecinin zorlukları ve yetki devrinin gölgesinde geçti. Eşit işe eşit ücret uygulamasının mağdur ettiği eğitim çalışanlarının mağduriyetinin giderilmesi için çok çalıştık. Onlarca kazanım elde ettik ama ek ödeme talebimiz gerçekleşmedi. Önümüzdeki yıl iktidarın kaçamayacağı bir toplu sözleşme yaşayacağız. Gerçekleşmeyen taleplerimizin bu süreçte hayata geçirileceğine inanıyoruz”
Memur-sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun açıklaması
Eğitim Bir-Sen Giresun Şubesi Genişletilmiş İl Divan Toplantısı, Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Salonu’nda yapıldı.