Memur-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, kaybettikçe daha da marjinalleşen, marjinalleştikçe akıl ve izanla mesafesi daha da açılan fikir firarisi KESK'in, yasakları fiilen kaldıran sivil itaatsizlik eylemi üzerinden ideolojik körlüğünü yeniden ilan ettiği bildirildi.
Kaldırım taşı sökmeyi, cam-çerçeve indirmeyi, illegal örgütlerin hazır kıta üyeliğini sendikal mücadele olarak gösterme çabalarını hükümsüz kılan özgürleşme kararlılıklarına sessiz kalmayacaklarını ve çamur atmaya yelteneceklerini bildikleri belirtilen açıklamada, "Ancak, gerçek yüzlerini, gizli ajandalarını pervasızca sergilediklerinin bile farkına varamayacak kadar aymaz bir üslup tercih etmelerini beklemiyorduk" denildi.
Açıklamada, "Türkiye'nin sendikal tarihinin kendileriyle başladığı masalı üzerine bina ettikleri anlayışlarını düzeltme ihtimalinin imkansızlığını da deklare edilen açıklama; sendikacılığa, kamu görevlilerine, kadına, nihayetinde dindar insanlara ve dine nasıl baktıklarına dair itiraf belgesi hükmünü taşıyor. 2003 yılında genel başkanları olan müptezel zat '14 asır önce köhnemiş ve karanlık fikirleri tekrar ortaya atıp da çocuklara bu fikirleri aşılamanın ne gereği var' sözleriyle dinimize ve Kuran-ı Kerim'e fütursuz hakaretini dillendirmişti. Bugün gelinen noktada, on yıl önceki noktada durduklarını, dillerindeki ve zihinlerindeki zehri kusmak için her an fırsat kolladıklarını bir kez daha görüyoruz" ifadelerine yer verildi.
İdeolojik hezeyanları üzerinden 'günün şartlarına uygun sendikacılıkla' itham ederken, aslında Memur-Sen'in günün şartlarını kabul etmeyen/değiştiren sendikal vizyonundan rahatsızlıklarını ortaya koydukları bildirilen açıklamada, "Kendilerini de ağır bir makyajla 'emekten, barıştan ve demokrasiden yana toplumsal güç olarak' tanımlamışlar. Emekçilerin ekmek teknelerini tarumar etmek ne zamandan beri emekten yana tavır koymak sayılıyor" denildi.
Barıştan yana olmak iddialarının, bu ülkenin toplumsal barışına Dinamit koyan, üniversite gençliğini canlı bombalara dönüştüren örgütlerle dirsek temaslarının, Genel Başkanları başta olmak üzere birçok yöneticisinin bu ülkede kan pazarı kurmayı hedefleyen illegal örgüte/örgütlere üyelikten yargılanması gerçeği karşısında bırakın zihinleri kulakları dahi rahatsız eden yalan değirmeninin taş gıcırtısından başka bir anlam ifade etmediği ifade edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Kamu görevlilerinin, 1980 askeri darbesi ürünü militarist anlayışın dayattığı kılık-kıyafet yasaklarıyla daha doğrusu sivil üniformalarla kamu hizmeti sunmak zorunda bırakılmasından rahatsız olmamız, sivil itaatsizlik anlayışıyla 'biz darbe ürünü yasakları yok sayıyoruz' diyerek kılık-kıyafet özgürlüğünü hayata geçirmemiz, mağduru olduklarını iddia ettikleri darbenin mimarlarıyla aynı bakış açısına sahip olmaktan rahatsız olmayanları şüphesiz rahatsız eder. Gerçekten de, millet iradesine, milletin değerlerine, milletin huzuruna ve toplumsal barışa açtıkları savaşı gizlemek için kullandıkları sendikal örgüt örtüsünü kaldırdıklarının farkına varamayacak kadar rahatsız oldular. Özgürlük adına boyun eğmememize çamur atmak isteyenlerin, gizliden gizliye destekledikleri darbecilerin bile aklına gelmeyecek alanlara çekme gayretindekilerin milletimizin medeniyet mefkuresine, milletimizin dinine tahammülsüz ve sendikal açıdan hükmünü tamamen yitirmişler topluluğu olduğunu biliyoruz. "
Memur Sendikaları Arasında 'kılık Kıyafet' Polemiği
Memur-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, "Kaybettikçe daha da marjinalleşen, marjinalleştikçe akıl ve izanla mesafesi daha da açılan fikir firarisi KESK, yasakları fiilen kaldıran sivil itaatsizlik eylemimiz üzerinden ideolojik körlüğünü yeniden ilan etmiştir" denildi.