Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, gelecek dönemde para politikası duruşunun enflasyon görünümüne bağlı olmaya devam edeceğini belirterek, 'Merkez Bankası olarak, enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeleri dikkate alarak para politikasındaki sıkı duruşumuzu gerekli gördüğümüz süre boyunca koruyacağız.' dedi.
Yılın ikinci Enflasyon Raporunu açıkladığı toplantıda konuşan Çetinkaya, raporda para politikası kararlarına temel oluşturan iktisadi görünüm ile makroekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmeleri aktaracaklarını ve son üç aydaki gelişmeler doğrultusunda güncellenen orta vadeli enflasyon tahminleri ile para politikası duruşu hakkında bilgi sunduklarını ifade etti.
Çetinkaya, yakın dönemde küresel oynaklıklarda gözlenen düşüşün sürdüğünü ve küresel finansal koşullarda iyileşme yaşandığını belirtti.
Küresel iktisadi faaliyetteki yavaşlama eğiliminin ve enflasyondaki düşük seviyelerin devam etmesi ile gelişmiş ülke merkez bankalarının destekleyici politikalarını bu dönemde de sürdürdüğünü kaydeden Çetinkaya, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artışlarını daha yavaş gerçekleştireceğini belirttiğini, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankasının (BoJ) ise genişleyici yeni para politikası tedbirleri açıkladığını anımsattı.
TCMB Başkanı Çetinkaya, son zamanlarda Çin ekonomisine yönelik belirsizliklerin de azaldığını ifade etti.
Bu gelişmeler doğrultusunda, gelişmekte olan ülkelerdeki finansal koşullarda da iyileşmeler görüldüğünü dile getiren Çetinkaya, bu ülkelere yönelik portföy akımlarının toparlanırken, risk primleri ile piyasa faizlerinin gerilediğini ve para birimlerinin değerlenme eğilimi sergilediğini anlattı.
Çetinkaya, küresel piyasalarda yaşanan bu gelişmelerin Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkilediğini ve yakın dönemde açıklanan veriler ile makroekonomik göstergelerdeki iyileşme eğilimlerinin devam ettiğini söyledi.
Enflasyonda temelde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olarak belirgin bir azalış yaşanırken, birikimli döviz kuru etkilerinin hafiflemesi ile de çekirdek enflasyon eğilimi bir miktar iyileşme sergilediğini ifade eden Çetinkaya, şunları kaydetti:
'Bu dönemde cari işlemler açığındaki azalış sürerken, açıklanan veriler ile öncü göstergeler iktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğunu gösterdi. Bu gelişmeler çerçevesinde, TCMB olarak enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici politika duruşumuzu devam ettirirken para politikası çerçevesinde sadeleşmeye yönelik adımlar attık. 2016 yılı ilk çeyreğinde, enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları dikkate alarak likidite politikasındaki sıkı duruşumuzu sürdürdük.
Küresel oynaklıkların azalmasının yanı sıra 2015 yılı ağustos ayında yayımladığımız yol haritasında belirtilen politika araçlarını etkili bir şekilde kullanmamız geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azalttı. Bu doğrultuda, marjinal fonlama faizini Mart ayında 25 baz puan, Nisan ayında ise 50 baz puan düşürerek sadeleşme yönünde ölçülü adımlar attık. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını ve gecelik borç alma faizini ise sırasıyla yüzde 7,5 ve yüzde 7,25 oranlarında sabit tuttuk.'
Çetinkaya, Merkez Bankası fonlamasının bu dönemde ağırlıklı olarak bir hafta vadeli repo ihaleleriyle yapılmaya devam ederken, marjinal fonlamanın payı yüksek seviyesini koruduğunu anımsattı.
2016 yılı şubat ayında yüzde 9,1 seviyesine ulaşan ağırlıklı ortalama fonlama faizinin nisan ayı itibarıyla yaklaşık yüzde 8,6 seviyesine gerilediğini belirten Çetinkaya, bankalararası gecelik repo faizlerinin de koridorun üst bandında gerçekleştirilen toplam 75 baz puanlık indirime paralel olarak düşüş gösterdiğini ifade etti.
Çetinkaya, 'Önemle vurgulamak isterim ki, önümüzdeki dönemde para politikası duruşu enflasyon görünümüne bağlı olmaya devam edecektir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak, enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeleri dikkate alarak para politikasındaki sıkı duruşumuzu gerekli gördüğümüz süre boyunca koruyacağız.' diye konuştu.
- 'Sadeleşme adımlarına devam edeceğiz'
Yakın dönemde getiri eğrisi tüm vadelerde aşağı kaydığını belirten Çetinkaya, 'Bu gelişmede küresel faktörler olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının genişleyici politika duruşlarını sürdürmesi ile bu ülkelerdeki faiz oranlarının uzunca bir müddet düşük düzeylerde kalacağı öngörüsünün güçlenmesi, küresel belirsizliklerin azalması ve küresel finansal koşullarda gözlenen iyileşme etkili oldu.' açıklamasında bulundu.
Çetinkaya, Türkiye'ye ilişkin makroekonomik göstergelerin olumlu seyrinin, piyasa ve anket bazlı enflasyon beklentilerindeki azalış ve marjinal fonlama faizinde yaptıkları indirimlerin de bu gelişmeye katkı verdiğini ve getiri eğrisinin eğiminin ise bu dönemde yataya yakın konumunu koruduğunu dile getirdi.
Küresel gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılmasının büyük önem taşıdığına dikkati çeken Çetinkaya, ekonomik temeller açısından bakıldığında son yıllarda Türkiye'deki kırılganlıkları azaltan önemli gelişmeler olduğunu ifade etti.
TCMB Başkanı Çetinkaya, özellikle uygulanan para politikası ve makroihtiyati politikalarla ekonomide yaşanan dengelenmenin bu sürece önemli destek verdiğini vurguladı.
Bu dönemde, mali disiplinin sürdürülmesinin de ekonominin sağlamlığına önemli bir katkı verdiğine işaret eden Çetinkaya, 'Ayrıca, ağustos ayında açıkladığımız yol haritasındaki önlemlerin etkili bir şekilde uygulanması ile kredilerde ve döviz kurlarında gözlenen aşırı oynaklıkların azaldığını görüyoruz. Uygulamakta olduğumuz sıkı para politikasının ekonominin küresel şoklara olan hassasiyetini azaltarak finansal istikrarı desteklediğini değerlendiriyoruz. Merkez Bankası olarak, küresel oynaklıklardaki düşüşün devam etmesi veya dış denge ve finansal istikrar alanındaki kazanımları sürdürecek politika önlemlerinin etkili bir şekilde kullanılması durumunda sıkı para politikasını daha dar bir faiz koridoru içerisinde uygulayabileceğiz. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde koşullar elverdiği ölçüde sadeleşme adımlarına devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum.' değerlendirmesini yaptı.
- 'Kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyredecek'
Çetinkaya, uyguladıkları sıkı para politikasının ve BDDK’nın konut hariç bireysel kredilere yönelik yürürlüğe koyduğu makroihtiyati tedbirlerin de etkisiyle yavaşlayan finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerin yıllık büyüme oranının 2016 yılı ilk çeyreğinde yüzde 10,9’a gerilediği bilgisini verdi.
Bu dönemde, 2014 yılı başından itibaren olduğu gibi, ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha yüksek bir oranda büyümeye devam ettiğini aktaran Çetinkaya, kredi büyümesi ve kompozisyonundaki bu gelişmelerin bir yandan dengelenme sürecine ve finansal istikrara katkı verirken, diğer yandan enflasyon üzerindeki maliyet yönlü baskıları sınırlayıcı yönde etki yaptığına dikkati çekti.
Çetinkaya, 13 haftalık ortalamaların yıllıklandırılmış büyüme hızlarına bakıldığında ise hem ticari kredilerde hem de tüketici kredilerinde büyüme eğilimlerinin 2016 yılı başından itibaren bir toparlanma sergilediğini söyledi.
Tüketici kredilerinin risk ağırlıklarına dair yapılan düzenlemelerin, ücret gelişmeleri ve finansal koşullarda yaşanan iyileşmelerin gelecek dönemde kredi büyümesine olumlu etki edebileceğini değerlendiren Çetinkaya, 'Bununla birlikte, sıkı para politikası duruşumuzun ve makroihtiyati politika çerçevesinin katkısıyla yıllık kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyretmeye devam edeceğini öngörüyoruz.' dedi.
(Sürecek)
Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya Enflasyon Raporu'nu Açıkladı Açıklaması (2)
'Önümüzdeki dönemde para politikası duruşu enflasyon görünümüne bağlı olmaya devam edecektir. Merkez Bankası olarak, enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeleri dikkate alarak para politikasındaki sıkı duruşumuzu gerekli gördüğümüz süre boyunca koruyacağız' 'Sıkı para politikası duruşumuzun ve makroihtiyati politika çerçevesinin katkısıyla yıllık kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyretmeye devam edeceğini öngörüyoruz'