Nasır, Hacettepe’nin yeniden ruhsat alması durumunda nakillere hazır olduğunu belirterek, “Benim ünlü olma gibi bir amacım yok. Ben bu işe kendimi adadım” dedi.
Doç. Dr. Nasır, 2 kol 2 bacak nakli yaptığı hastasını kaybetmesinin ardından yaşadıklarını Medimagazin Gazetesi'ne anlattı. “Hacettepe plastik cerrahiden ihtisasımızı birlikte aldık” dediği arkadaşı Prof. Dr. Ömer Özkan’ın da kendisine yönelik basında çıkan açıklamalarını eleştiren Nasır, “Bence bir doktorun, bir doktor arkadaşına, hatta dostuna söylememesi gereken çok şanssız açıklamalardı” diye konuştu
Doç. Dr. Serdar Nasır, diğer ekstremite nakli olan hastanın da kaybedilmesiyle kendisinin “daha iyi anlaşıldığını” belirtirken, Hacettepe’nin yeniden ruhsat alması durumunda bu nakillere hazır olduğunu belirtti.
Dünyada ekstremite nakillerinin yaklaşık 7-8 yıldan bu yana yapıldığını bildiren Doç. Dr. Nasır ilk yüz naklini basından öğrendiğinde önce şaşırdığını ve sonra “Niye ben yapmadım?” diye düşündüğünü söyleyerek, “Ama daha sonra sevindim, çünkü bu nakli yapan en samimi arkadaşımdı, onun adına sevindim” diye konuştu.
Türkiye’de ilk yüz naklini yapan Prof. Dr. Ömer Özkan’la Hacettepe Tıp’tan birlikte uzmanlıklarını aldıklarını ifade eden Nasır, Özkan’ın kendisi hakkında basına verdiği bilgilerle ilgili olarak ise, “Bence bir doktorun, bir doktor arkadaşına, hatta dostuna söylememesi gereken çok şanssız açıklamalardı. Çünkü bu açıklamalar sonucunda ileride nelere yol alacağının tahmin edilmesi gereken söylemlerdi ki, sonucunda hasta yakınlarının bu haksız ve mesnetsiz açıklamalardan olumsuz etkilenerek bana ölüm tehditlerinde bulunduğunu düşünüyorum” dedi.
Yüz nakli yaptığı hastayla ilgili olarak “Bu hastaya yüz nakli gerekmez” eleştirilerine de yanıt veren Doç. Dr. Serdar Nasır, şunları söyledi: “Her insanın sorunu, kendisi için belki de en büyük sorundur. Kimisi yanağındaki beni sorun yapar kimisi akciğer kanserini sorun yapmaz. Yüz naklinin de bazı endikasyonları var. Sağlık Bakanlığının bunun için belirlediği ölçütler; gözde, burunda, ağızda kalıcı bir deformiteye yol açması ve sosyal fobi oluşturacak şekilde bir estetik kaybın oluşması. Bizim hastamızda dudağındaki çekilme yüzünden yemek yerken bir kaçış, tükürük kaçışı vardı. Önemli bir şey daha, kendisinin ve ailesinin söylediğine göre bu çocuk akrabalarının, amcasının dahi yanına gidemeyen, hiçbir sosyal ortama giremeyecek şekilde yüzünde yanığa bağlı ciddi izleri olan bir hastaydı. Baktık, endikasyon ölçütlerine göre nakle uygun olduğunu gördük. Hasta da bunu istiyordu. Hastaya bütün riskleri, ölüm riski dahil hepsini anlattık, onay formunu aldık. Bu ameliyatı niye yapmayalım ki? Örneğin bir hastanın burnunu değerlendiren 10 plastik cerrahın belki beşi ‘Bu ameliyatı yapalım’, beşi de ‘Yapmayalım’ der. Başkası gerek görmeyebilir, ama hasta gerek görüyor, doktoru uygun görüyor. Sonuçta ek ölçütleri de uyuyorsa bence yapılabilir.” Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin nakillerle ilgili iptal edilen ruhsatı tekrar alması durumunda yeni nakillere hazır olduğunu belirten Doç. Dr. Nasır, “Ben ilk gün de hazırdım. Şöyle söyleyeyim, benim bir muayenehanem yok. Burada ikinci bir kazancım ya da bunu ikinci bir kazanca yöneltecek bir durumum yok. Ünlü olma gibi bir amacım yok. Ben bu iş için kendimi adadım, ama yaşananlar beni çok yaraladı. Ruhsatımızın iptal edildiği sıralarda hastalar bizi aradı, biz onları başka merkezlere yönlendirdik. Birçok hasta da, hem Hacettepe’nin adına güvendikleri hem de davadan haberleri olduğu için ‘Biz davanın sonucunu bekleyeceğiz. Eğer ruhsatınız iptal olursa ondan sonra başka merkeze gideceğiz’ dediler. Birçok hasta bizi ve davanın sonucunu bekliyordu. Bu yüzden benim o hastalara karşı manevi bir borcum vardı ve kendimi o hastalara karşı sorumlu hissediyordum. O nedenle ben çok hazırım bu ameliyatları yapmaya” dedi.
Meslektaşını topa tuttu
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Nasır, dört ekstremite nakli yaptığı hastasını kaybetmesinin ardından yaşadıklarının kendisini çok yaraladığını söyledi.