Mevsimsel Depresyona Girmiş Olabilirsiniz

Mevsimsel Depresyona Girmiş Olabilirsiniz

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Uzm. Dr. Soner Çakmak, aşırı yeme, aşırı uyku ve enerji kaybının mevsimsel depresyonun belirtisi olduğunu bildirdi.


Dr. Çakmak, yaptığı açıklamada, mevsimlerin hastalıkları etkileyebileceği düşüncesinin “Hastalıkları doğuran, esas olarak mevsimlerdeki değişikliklerdir” diyen Hipokrat’a kadar uzandığını belirterek, mevsimlerin kişinin ruhsal durumunu, enerji düzeyini, uyku süresini, iştahını, yemek alışkanlıklarını, sosyal yaşantısını etkileme derecesinin normale göre fazla olmasıyla ilgili kanıtların da ortaya çıktığını belirtti.

Psikiyatri biliminde mevsimlerin insanlarda bazı hastalıkları alevlendirebileceği veya bazı ruhsal ve sosyal davranış değişikliklerine sebep olabileceğinin kabul edildiğini anlatan Dr. Çakmak, depresif dönemlerin ilkbahar ve sonbaharda ortaya çıktığını söyledi.

DÜZENLİ VE ETKİLİ TEDAVİ GEREKİYOR
Aşırı neşe, hareketlilik gibi duygu ve davranışların yazın ortaya çıktığı gibi genel bir görüş olduğunu vurgulayan Dr. Soner Çakmak, şöyle devam etti:
“Kış ve sonbahar dönemlerinde ortaya çıkan ve bir depresyon türü olarak tanımlandırılan 'mevsimsel duygudurum bozukluğu' ismi verilen bir hastalık, bugün psikiyatri tarafından kabul edilmektedir. Depresyon aslında her dönemde görülebilen bir rahatsızlık olmasının yanında birçok türü ve nedeni vardır. Kansızlık, tiroid rahatsızlıkları gibi altta başka bir tıbbi hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi, stres faktörleri ile tetiklenebilen altta bedensel bir rahatsızlığın olmadığı ve yatkın kişilerde görülebilen depresyon türleri de vardır. Ama bunların dışında hiçbir nedene bağlanamayan ve tekrarlayıcı bir şekilde kişilerde görülebilen, müzminleşen depresyon türleri de vardır. Bu tip depresyonların altında görünür bir neden yoktur. Hiçbir neden olmadan insanlarda dönem dönem ortaya çıkmakta ve düzenli, etkili bir tedavi almadıkları sürece seyrini sürdürmektedir.”

MEVSİMSEL DEPRESYONUN BELİRTİLERİ
Yapılan araştırmalarda bu depresyon türleri arasında önemli yer tutan depresyon türünün de mevsimsel olarak ortaya çıkan depresyonlar olduğunu söyleyen Dr. Çakmak, şunları kaydetti:
“Mevsimsel depresyon diğer bilinen depresyon türlerinden biraz farklı başlamakta ve seyretmektedir. Örneğin çoğu depresyonda gördüğümüz ve beklediğimiz iştah azalması mevsimsel depresyonda daha çok; aşırı yeme ve karbonhidrat grubu besinlere daha fazla ilgi gösterme şeklinde görülmektedir. Depresyon hastalarının çoğu uykusuzluk çekerken bu hastalarda aşırı uyku veya uykuya eğilim görülmektedir. Enerji kaybı da bu tür depresyonun en önemli belirtisidir. Çökkünlük, sosyal geri çekilme, sıkıntı, bedensel şikâyetler hastalığın daha sonraki dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Belirtiler genelde hafif veya orta derecededir. Ancak daha nadir olarak ağırda seyredebilmekte ve ciddi bir tedavi gerektirmektedir. Bunun yanında çoğu vakada olduğu gibi kişiyi rahatsız eden ancak tedavi alma ihtiyacı doğurmayan eşik altı belirtilerle de seyredebilir. Çoğu zaman bu durumlarda rahatsızlığın farkına ne biz, ne de doktorumuz varmamaktadır. Genelde bu kişiler uyuşuk hissettiklerini, iştahlarının arttığını, sürekli karbonhidratlı gıdalar tükettiklerini, hep uyumak istediklerini ifade etmektedirler. Ve bunu normal yaşamın bir rutini olarak görmekteler.”

KADINLARDA DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR
Depresyonun genel olarak kadınlarda daha sık görülmekle birlikte mevsimsel depresyonun diğer depresyon türlerine göre kadınlarda görülme oranının erkeklerden çok daha fazla olduğu belirten Dr. Çakmak, mevsim değişikliklerinin insanda bu tür rahatsızlıklara yol açabilmesinin nedenleri ve tedavisini ise şu şekilde açıkladı:
"Mevsimsel depresyonun tedavisinde fototerapi dediğimiz ışıkla sağaltımın oldukça başarılı sonuçlar vermesi bu rahatsızlığın sonbahar ve kış dönemlerinde azalan güneş ışığı seviyesine bağlı ortaya çıktığını gösteriyor. Yine yapılan araştırmalar mevsimsel özellik gösteren bu tür depresyonu olan hastalarda gözde retina dokusunun güneş ışığına olan duyarlılığında azalma olduğunu göstermiştir. Gerçekten de bu hastaların sabah saatlerinde güneş ışığının bütün dalga boylarını içeren bir ışık kaynağına maruz tutulmaları dramatik bir iyileşme sağlayabiliyor. Yine yapılan araştırmalar bu tür rahatsızlıkların ekvatordan kuzey ve güney enlemlerine doğru uzaklaştıkça arttığını gösteriyor. Yani ekvatordan uzaklaştıkça ve güneş ışığının etkisi azaldıkça rahatsızlığın görülme sıklığı artıyor."
Dünya genelinde yapılan araştırmalarda olduğu gibi ülkemizdeki araştırmalarda da insanların yüzde 5’inin bu rahatsızlığı hastalık boyutunda yaşadığını ve tedavi gerektirdiğini söyleyen Dr. Çakmak, nüfusun yüzde 30-40’ının ise hastalık düzeyine erişmeden sıkıntı veren ruhsal bir durum olarak bu dönemi geçirdiğini söyledi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile